Soğan yüzyılı ne olacak!
Kılıçdaroğlu bir video daha çekti, bu kez soğan fiyatları üstüne.
"O kalırsa bu elimdeki kuru soğan, olacak 100 lira. Şu an bile kilosu 30 lira. Soğan bu ya soğan, soğan soğan" diyor.
AK Partililer karşı atağa geçti, fakat ucuz soğana karşı Türkiye Yüzyılı vaat ettiler.
'Asıl biz kazanırsak soğan ucuzlar, ekmeğiniz büyür, paranız bereketlenir' diyene rastlamadım.
Kimi, pahalılıktan soğan yiyemeyenlere SİHA gemisi veriyordu; kimi İHA, kimi TOGG.
"Çatlasalar da patlasalar da uzayda yerimizi alacağız" iddiası, sunulmaz mı! İkramlar arasında o da sunuluyor.
Soğanın karşısına milli uzay hamlesiyle çıkacaklar, eksik kalmadı.
Ama hepsi bu.
Kılıçdaroğlu'nun, ucuz soğan vaadine cevaben başka da verecek bir şeyleri yok.
Bir de alaya alıyorlar; Erdoğan büyük düşünüp Türkiye Yüzyılı'nı başlatırken Bay Kemal hâlâ soğan, sarımsak hesabı yapıyormuş. Aklı, fikri milletin yemeğinde, küçük düşünüyormuş. İşte vizyon farkı buymuş.
Öyle ya vizyon; yıllardır günden güne yoksullaşan halkı, kuru ekmekle soğana razı ve talim ettirme becerisiydi. Üste şükrettirmek de ayrı bir başarı.
Bu seçimde"Türkiye Yüzyılı, hemen şimdi" sloganları, boşa mı vizyona giriyor!
Umut, fakirin ekmeği...
Ekmek veremeyen siyasetçi de umut dağıtarak idare eder.
Artık kuru ekmekle soğan yedirmeyi bile vaat edemediğinde vizyon, halka şöyle buyurur:
Bugün talim ettiğin soğanı, ekmeği de yarın bulamazsan gelecekte bir gün yine bulabilirsin ama vatanı kaybedersen bir daha bulamazsın!
Uzaya gitme, İHA taşıyan sözde uçak gemisi yüzdürme, dünyada Türkiye Yüzyılı başlatma şahlanışından vatanı kaybetme zâfiyetine birden nasıl düştü vizyon, anlamazsınız.
Sormaya kalmadan da vizyon, "hemen şimdi" kıble çağrısıyla doldurur bu kez kulaklarınızı.
"Türkiye Yüzyılı", bırakın hemen şimdi başlamayı, ufukta da görünmüyor madem... Kıbleyi bilmeyenlere, asıl kıblenin neresi olduğunu bildirmek için seçime gidiyormuşuz gibi yaparak; durmak yok, vizyona devam.
14 Mayıs'ta kıbleyi bileni ve dünyayı kimin yöneteceğini seçmeye çağrı, vizyoner bir siyaset oluyor.
Soğanı, ekmeği çoğaltma vaadi ise güdük bir siyasi akıl ve tam bir vizyonsuzluk.
Seçim ve siyaset, sanki bunun için mi!
'Kıbleyi, bilmeyene öğretelim; dünyanın durumunu iyileştirelim de bizim halimiz ne olacak, soğan yüzyılı ne olacak, kendimizden başlasak' derseniz...
Alacağınız cevap hazır; 'üç günlük fani dünya hayatını ne yapacaksınız, edebî olanı isteyin, âhiretinizi kurtarmak için oy verin!'
Âhiret de tehlikeye girince asıl soruya yine sıra ve fırsat gelmez.
Öyleyse en muazzam vizyon, şu soruyu bir türlü sordurmamaktır demek:
Vatanı kaybetme korkusundan soğanı, ekmeği bulamadığına şükredecek hale getiren bir güçten düşüş; kimin iktidarında yaşandı?
OOO LÜTFİ ELVAN DA SAHALARDA
Piyasalar gergin, huzursuz. Ve belli ki ekonominin, seçim öncesi bir daha çalkalanmasından ciddi çekiniyor iktidar.
Seçimi atlatana kadar doları, enflasyonu yatıştırmak için bir çırpınış var.
Faiz, fiilen serbest salındı, yüzde 30'larda...
"Ekonomi benim alanım, sonuç ortada" yaklaşımı da terk edildi.
Artık Mehmet Şimşek üzerinden, ekonomi yönetiminde ana yola dönüldüğü mesajı veriliyor.
Doları, enflasyonu tutmaya yetmezse diye üste Lütfi Elvan kulisleri de sahalara sürüldü. Elvan, seçimden sonra ekonominin başına yeniden getirilebilirmiş.
O da epistemolojiden kopuş ve ana yoldan sapış sırasında kalaylana kalaylana harcananlardan.
Kadere bakın, vay canına!
AK Parti çıkışı, bir kalemde harcadığı isimlerde arıyor. Bir umudu onlarda, hayret.
"Durmak yok, yola devam" sloganını, Erdoğan güncellemişti. Yenisi, "doğru adımlarla yola devam".
Düşük faiz deneyi, enflasyonla doları patlatmıştı. Artık faiz de patlak.
Ve seçim öncesi bir daha patlamasınlar diye doları, enflasyonu baskılamak için yanlış adımlardan dönülüyor.
Dereyi geçene kadar tabii...
Atı alan dereyi geçerse seyreyleyin gümbürtüyü.