Olmaz, denilen ne varsa oluyor.

Dedikleri bir bir çıkan siyaset tellâlları, şimdi de senaryonun devamını kulaklara üfürüyor.

Ne demiyorlar ki...

Yalnız İBB'ye değil CHP'ye de kayyum atanacakmış. İmamoğlu'ndan sonra sıra Yavaş'taymış, o da dışarıda bırakılmayacakmış.

Öyle uzun zamanlardan da bahsetmiyorlar; peş peşe, üst üste. Hazırlıklar sürüyormuş, eli kulağındaymış.

CHP ile ilgili bir şaibeli kurultay soruşturması var. Fakat Mansur Yavaş hakkında duyulmuş bir soruşturma da yok.

Şöyle akıl yürütüyor olabilirler: İmamoğlu, Yavaş'a yarasın ve önü açılsın diye sandık dışı yollarla elenmeyeceğine göre ona da bir iyilik düşünülecektir.

Acaba varsayımsal mı konuşuyorlar; yoksa yine sufle aldılar da kamuoyunu mu hazırlıyorlar, yani bir bildikleri mi var?

İster hazırlıklardan haberdar olsun, ister yakıştırıp uyduruyor olsunlar... Savcıların, mahkemelerin ne yapacağını önden biliyor gibi atıp tutturanlar, mübaşir değil siyaset tellâlı. Bu da yürütülen süreçlerin hukuki değil siyasi olduğu kanaatine yol açıyor.

Eğer olacakları önden duyurmakla görevli tellâllardan beklenti, süreçlerin siyasi değil de hukuki olduğuna milleti ikna etmekse... Yargıda olacakları siyaset tellâllarından duyan kimse buna inanmaz. Kamuoyunu tam tersine hazırlıyor, siyaset mühendisliği yapıldığı izlenimini pekiştirmeye hizmet ediyorlar, başka bir şeye değil.

Geriye milletin şuna karar vermesi kalıyor:

Erdoğan ve AK Parti'ye yapıldığında yanlış ve siyasi olan, İmamoğlu ve Yavaş'la CHP'ye yapıldığında doğru ve hukuki mi olur? Bu bir.

İkincisi de İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri kayyumla sandıksız el değiştirir, ana muhalefet partisine de kayyum atanırsa ortaya çıkan düzene artık demokrasi denebilir mi?

Sandık kurup seçim yapmanın artık bir anlamı olur mu?

Herhalde iradesinin hiçe sayılmasından, oy hakkının anlamsızlaştırılmasından milletin hoşnut olması umulmuyordur.

Türkiye Yüzyılı'nda buna aldırılmıyor, diyelim. O zaman yol, doğru yol. Yavaş da alınır, iki büyükşehirden sonra CHP'ye de kayyum atanırsa her şey, çok güzel tamam olur.

Ama Türkiye için nasıl olur?

Perdeyi hepten yırtıp göstermelik için bile siyasi rekabet varmış gibi yapılmamasının ekonomik sonuçları da olacaktır.

Sahici bir hukuk ve demokrasinin para bulması, ucuza borçlanması, yatırım çekmesi daha kolay. Öbürü çok pahalıya geliyor. Bizimse hukuk ve demokrasinin sahiden olmadığını saklamayan bir sistemi finanse edecek paramız, petrolümüz ve doğal gaz zenginliğimiz yok.

Öyleyse biz bu tellâllarla nasıl şahlanacağız, yoksullaşmaya millet daha ne kadar sabredecek? Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e sormalı bir de.