2024, Emekliler Yılı ilan edilince gırgıra vurmuştum; Dünya Birinci Uluslararası Emekliler Yüzyılı da ilan edilebilir diye.

Emekliler Yılı'nın diğerlerinden farkını yaşıyoruz gerçi. Bankaların emeklilere vereceği promosyonu, iktidar icraatıymış gibi Cumhurbaşkanı açıklıyor meselâ.

Her ne kadar iktidara yardımcı medya, emeklilere müjde olarak duyursa da beklenen emekli müjdesi bu değildi sanırım. Dağ, fare dahi doğurmamış, âdeta düşük yapmış sanki.

Dünya Birinci Uluslararası Emekliler Yüzyılı, deyince acı acı gülümsettim belki sizi ama şimdi bahsedeceğim Dünya Birinci Ramazan Yüzyılı'nda ciddiyim.

Başladığını kim haber verse beğenirsiniz!

Dünyada yeni bir Ramazan trendine girdiğimizi fark etmek, ola ola Ertuğrul Özkök'e nasip oldu.

Orucu biz tutuyoruz, bayramını Özkök kutlamaya hevesli diye bozulacakları baştan uyarıyorum. Tuttuğunuz orucun bayramına Hans'la George bile talip, ortak olmaya kalkmışlar, haberiniz var mı?

Frankfurt'la Londra belediyeleri, Ramazan için sokakları ışıklandırmış. New York Times, özel iftar yemekleri menüsü hazırlamış...

Eyvah, bayram elden gidiyor endişesine kapılanlar, sıkı dursun. Asıl tasavvuf müziği, ilahiler elden gidiyormuş yahu!

SPOTIFY'DAN SEKÜLER RAMAZAN MÜZİKLERİ

Yanacaksanız ona yanın, Ramazan müziklerine Spotify el atmış.

Özkök, 10 Haber sitesinde yazdı. Başlığı biraz uzun, fakat anlatıyor: "Spotify'daki 'özel Ramazan' listelerinde en çok hangi tür müzik takipte? Şaşıracaksınız..."

Haklı vallahi, ben de şaşırdm.

Spotify'da tam 50 ayrı Ramazan müzikleri listesi oluşturulmuş.

Fakat inanmazsınız; en çok dinlenen playlist, ilahi ve mevlidin yer aldığı değil.

Türkçe dinleme listelerinde aşk temalı sanat müziği, yabancılarda ise new age tarzı önde gidiyor.

Tasavvuf müziğinin uhrevî havaları, Ramazan'da da tercih edilmeyecekse ne zaman edilecek? Aksine dinleyici kaybettiği anlaşılıyor.

Size ne ifade ediyor, bilemem. Ehlinin, üstüne düşünmesi gerektiği muhakkak. Tabii işin ehli, uzun süren muhafazakâr iktidar rehavetinden, eyyamcılığından başını kaldırabilirse.

Onun için kusura bakmasınlar, Özkök'ün bu konuda en azından bir dikkati ve fikri var. Dinleme listelerini tek tek analiz ettikten sonra bazı sonuçlar çıkarıyor.

RAĞBET UHREVÎ DEĞİL DÜNYEVÎ HAVALARA MI?

Şimdi sizi Özkök'ün yorumuyla baş başa bırakıyorum, şöyle:

"Müzik Ramazan'da bile âhiretten bu dünyaya indikçe dinleniyor.

Bütün bunlar bize ilginç bir sosyolojiyi haber veriyor.

Müslüman dünyanın genç kuşakları hızla sekülerleşiyor.

Ramazan müzikleri de dinin bağlayıcı pratiklerinden bugünün müziğine yaklaştıkça, bugünün müziğine yakın yorumlandıkça ilgi de artıyor.

Frankfurt şehrindeki ışıklar, New York Times'daki iftar menüsü...

Asıl büyük ve global mesaj, yazının başında anlattığım gelişmelerde.

Özellikle Batı’nın demokratik coğrafyasında Müslümanlığa kulak veren insanların sayısı artıyor.

Müslümanların Ramazan ayı, sanki oralarda Hristiyanların Noel ayı gibi ışıklı, renkli ve huzurlu bir aya dönüşüyor.

Önümüzdeki asıl soru şu:

Demlokratik Batı dünyası böyle bir karşılıklı anlayışa hazır.

Peki Müslüman dünya hazır mı, buna cevap vermeye hazır mı?

Körfez ülkeleri, bu yumuşamaya Türkiye'den daha hazır.

Bana göre Körfez’deki Müslüman ülkeleri, giderek bu anlayışa yaklaşıyor.

Ama ne yazık ki Türkiye için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Akşamları Bein içindeki bazı kanallarda yapılan Ramazan sohbetlerini izliyorum.

İnanın, bugüne kadar hiç bu kadar hurafeleştiğini, insanlardan uzaklaştığını ve fanatikleştiğini görmedim.

Güya Ramazan ayı, huzur ve kardeşlik ayıydı, değil mi…"

Özkök'ün çıkarsamalarını aşırı ve üstünkörü bulun ya da bulmayın, beğenin ya da beğenmeyin; hiç değilse bir sorun olduğunun farkında ve anlamaya çalışıyor. Ya kendi hâlinden bihaber olanlara ne demeli?