‘Mehdi’ 2020’de gelecek mi?
2002 sonlarıydı, AK Parti iktidara gelmiş ama Genel Başkan Erdoğan hala siyasi yasaklıyken Radikal gazetesinde bir dizi yazmıştım. Hani bilahare kitaplaşan şu meşhur "Erdoğan'ın Harfleri" adlı dizi...
En çok da "Kıyamet saati değil seçim vakti" başlıklı bölümü sevilmiş, eski antidemokratik düzen bekçilerinden büyük ilgi ve alaka görmüştü(!)
AK Parti ve Erdoğan'ın, muhafazakar dünya görüşünü gerçekçiliğe, demokratikleşmeye ve dünyalılaşmaya nasıl evirebileceğine, buna öncülük etme potansiyellerine dair bölümdü.
Hiç okumadan, tezvirat kampanyalarının etkisiyle başka bir şey söylediğimi zannenler için sayfalarını iliştiriyorum buraya. Sandıkları gibi miymiş, bu vesileyle bir göz atsın onlar da.
"Göklerden beklenen kurtarıcı insanların arasında zuhur etti. Sandıktan çıktı. Göksel değil dünyevi bir kurtarıcı, bir siyasi lider olarak...Seçilmiş biri ama seçmenleri tarafından" diyordum.
Erdoğan ve partisinin, özellikle 'kurtarıcı' beklentisinde keskin bir kırılma ve değişimi hem temsil hem de vaat ettikleri iddiasındaydım.
'Kurtarıcı'yı, kulların iradesini yansıtan sandığın üstünde değil içinde arayan bir mantalite dönüşümüne liderlik edeceklerdi...
Dindar kitleleri, Cumhuriyetin modernleşme projesiyle barıştıracaklardı. Gerçekler evrenine, sebepler alemine ve yeryüzü demokrasisine entegre bir siyaset güdeceklerdi. Bunlardan kopuk bir siyaset değil...
Ayakları yere değdirmeye başlamışlardı, başaracaklardı bana göre.
Açıkça ifadeye döktüyüm öngörüm de arzum da bu yöndeydi.
Feleğin işvesi midir, kaderin cilvesi mi bilemem ama pek ironiktir ki...
Önce askeri vesayetçiler çarpıttı, Erdoğan'a 'Mehdi' dediğim kara propagandasını çıkardılar o bölümden.
Sonra FETÖ'cüler, Ergenekon davaları sürecinde dümen sularına girmiyorum diye, bu kara propagandayı kopyalayarak aleyhimde sürdürdü.
En son da güya 'reisçilik' satan hayasız akıncılar devraldı aynı yalanı. Hesapta, 'ama dün Mehdi diyordun, böyle konuşmuyordun' fasaryalarıyla beni karalayarak güncel eleştirilerimi çürütecekler, onun için yayıyorlar.
Oysa yazdıklarım yerli yerinde duruyor ve bugün de arkasındayım.
Yerinde durmayanın kim olduğu, kimlerin birbirinin yerini aldığı, kimlerin karşıtına benzediği ve kınadığı şeye dönüştüğü ise ortada.
AK Parti'nin liderlik rolü hakkında yanıldım, yarıda bıraktı. Kendisi hakkında yanılttı, fakat başlarda kitlesine yaşattığı ve artık gerisinde kaldığı dönüşüm hakkında değil. Habercisi olduğu, tetiklediği ve önünü açtığı zihniyet dönüşümüyle ilgili yanılmadım.
O yazı dizisinin üstünden 18 yıl geçti. Ve bakın AK Parti nerede!
2019'un son günlerini, üzerinde 'Cumhurbaşkanlığı askeri başdanışmanı' sıfatı olan birinin 'Mehdi gelecek' sözlerini tartışarak geçirdik.
AK Parti'nin kitlesi ve inançları nezdinde sandığa soktuğu 'kurtarıcı', 18 yıl aradan sonra tekrar sandıktan milli iradenin üstüne çıkarılıyor.
Bir siyasi proje olarak 'kurtarıcı' zar zor yere, insanların arasına indirilmişti. Şimdi ise seçim tarihi yerine kıyamet saatinde zuhur edecek bir 'ahir zaman kurtarıcısı' olarak yerden yine göğe yükseltiliyor.
Her iki modelde de 'seçilmiş' bir kurtarıcı var. Fakat seçmenleri tarafından seçilene 'Mehdi' demiyoruz.
Ancak; seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, hangisine karşı sorumlu olduğunu karıştırıyor olmalı.
Aksi halde, kamuoyunu hazırlama görevini şöyle tarif eder miydi:
"İslam Birliği olacak mı, olacak. Nasıl olacak; Mehdi Hazretleri geldiği zaman. Peki Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi?..."
Tanrıverdi, 'Mehdi'nin gelişine sadece toplumu değil ortamı, yani şartları hazırlamaktan söz ediyor. Hangi şartlar bunlar?
Diyanet'ten, beliren alametlere kıyasla 2020'de 'Mehdi'nin gelip gelmeyeceğini müjdelemesini elbette beklemiyorum, bu boyunu aşar. Ama hazırlanması gereken ortam ve şartlarla ilgili de mi bize bir tebliğ yapamaz?
2020'de, sigara gibi 'kesin haram'lar ve camilerdeki tabure gibi tehlikeli görüntülerle mücadeleden fırsat bulup artık 'Mehdi' konusunda da bizi aydınlatmaya vaaz ve hutbe ayıracaklarını umuyorum. Bilhassa ön hazırlıkların başlamış olması, beni ciddi umutlandırıyor.
Dün dünde kaldı, hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak, elveda 2019!