MB Başkanı'nın yıldızı ne durumda?

Patlayan yıldızlar; ya kendi kazdıkları kuyuya gömülürken etraftaki yıldızları da yutan bir kara deliğe, bir yıldız mezarlığına dönüşür. Ya da bir yıldız doğumhanesine. Ortaya çıkardıkları gaz ve toz bulutsusundan yeni yıldızlar doğar.

Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, bir röportaj verdi, ortalığı gaz ve toza boğdu.

Süpernova patlaması gibiydi. Ama bu nebuladan ne çıkacağı henüz belirsiz.

Hafize Gaye Erkan da ya yıldızlaşacak, siyasete yeni bir yıldız doğacak. Yahut da kendisiyle birlikte etrafındakileri de yutacak.

Bir ihtimal de şöyle bir parlayıp sönmesi. Popülarite merakı, heveskârlık ve işgüzârlığa kurban gidecek belki.

Röportaj, Cumhurbaşkanlığında nasıl karşılandı? En çok bu, belirleyici olacak.

Yukarıyı rahatsız ettiyse arkası gelmez, kesilir; sütten ağzı yanmıştır, yoğurdu üfleyerek yer bundan sonra.

Beğenildiyse de tutabilene aşk olsun.

Çünkü yeni MB Başkanı'mız, medyatik olmayı seviyor. Ekonomist Cem Başlevent, arşivlerden buldu, X'te paylaştı. Meğer ta 2005'te Star gazetesine manşet olmuş. Boğaziçi'ni birinci bitirdi, hiçbir firma Türkiye'de staj izni vermedi, o da ABD'ye burslu gitti, profesör oldu ve dünya finans devlerini peşine taktı, diye.

İşte o çiçeği burnunda Boğaziçili yıldız adayı, bir zamanlar yüz bulamadığı sahnelere muhteşem bir dönüş yapmış oluyor.

MB Başkanlığında daha 6 aylık ama vaktiyle kapısını çaldığında yüzüne bakmayanlar, şimdi randevu kuyruğunda.

Yeşilçam melodramlarındaki gibi acıların çocuğu olarak başlamıyor elbette hikâyesi. Mühendis babayla öğretmen annenin çocuğu, o kadar da değil.

Fakat halk çocuğu olarak gittiği ABD'den, ekonomiyi kurtarmaya gelen halk kahramanı olmaya mı oynuyor?

Öyleyse 'Sadık Abi' çıkışı da bu amaçla çalışılmış bir senaryonun parçası mı?

Tek atımlık barutla, bir kerede kazanılacak bir imajdan söz etmiyoruz. Takdir, sempati toplayarak, kendinizi sevdirerek halkın sevgilisi hâline gelmek, süreç işi. Ve MB başkanlarının işi değil, siyasetçilerin işi.

Siyasette gözü olmasa ilk taşı, suya hiç atmaz; bu çalkantı ve dalgalanmalara meydan vermezdi.

Ancak siyasete atılma arzusu ve iddiası varsa başka çıkışlar da planlamış olması gerekir.

İLETİŞİM KAZASINA MI UĞRADI?

Dün yazdım; muhafazakâr dili doğru ve yerinde kullanmada, aynı şekilde siyasi popülizmde acemilikler sergiledi.

Enflasyonu TÜİK ölçer, Merkez Bankası da ona göre enflasyonla mücadele görevini yürütür.

Oysa yeni MB Başkanı, TÜİK enflasyonunun sağlamasını bir de apartman görevlileri Sadık Abi ile yapıyormuş. Üstelik soğan gibi bir pahalılık sembolüyle. Kendi ev kiralayamama deneyimi ve markette eşofmanlı et, süt fiyatı teftişleriyle de yetinmiyormuş.

Sadık Abi, TÜİK enflasyonunu bittabii doğrulamıyor. Başkan da bunu, halka arz ediyor.

O kadarla da kalmıyor; Ticaret Bakanı, kiraların yüzde 25 düştüğünü açıklarken MB Başkanı, İstanbul'da kirada oturamadığı itirafıyla bunu da çürütüyor, Manhattan'dan pahalı bulduğunu da ekliyor.

MB'nin esas alması gereken, TÜİK enflasyonu. Ama MB Başkanı, gerçekliğinden emin değil. Şüphe ve güvensizlik göstergesi sayılmayacaksa nedir bunlar?

Hem de Ankara'da Merkez Bankası'nın tuttuğu evde oturuyormuş, dün bunun açığa çıkmasıyla ilk bozgununu yedi. Devirdiği çamlar da eklenince çıkışı, ters tepmiş görünüyor.

basliksiz-1f.jpg

YUKARISI RAHATSIZ KENDİSİ PİŞMANMIŞ

İktidarın 'şahlanıyoruz' anlatısını boşa düşürme, 'ekonomiyi dış güçler bozdu' propagandasının altını oyma pahasına... Enkaz devraldığını ve ekonomiyi mutlaka düze çıkaracağını işliyor.

Başardığında, bunu kime borçlu olduklarını halk unutmasın; başkası rol çalamasın ve başarıyı sahiplenmesin, ortak bile olmasın, hepsi kendisinden bilinsin, kendisine mal edilsin istemiyorsa niye?

Lâfın ucunun nereye gideceğini hesaplamadan konuşacak birine benzemiyor. Sadık Abi çıkışı, tamamen bir siyasi düşüncesizlik eserine de benzemiyor.

Siyasetçi olan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Fakat hiç bu kadar siyasi konuşmadı.

Teknokrat olan, MB Başkanı. Halkın çilesini çok iyi anladığını, vatandaşlardan daha fazla fedakârlık beklenemeyeceğini, çünkü kemer sıkacak yerlerinin kalmadığını, halkını bu kadar çok düşündüğünü ise o anlatıyor.

Röportaj, Cumhurbaşkanlığından habersiz, Bakan Şimşek'e de danışmadan mı planlandı? Öyleyse kime danışıyor?

Ne de olsa Ankara'nın ve görevin acemisi, kurtlar sofrasında halkla ilişkiler faaliyeti için bir akıl hocası yok mu?

Duyumlarıma göre röportaj, yukarıyı rahatsız etmiş. Kendisi de çok pişman, hayıflanıyormuş.

Peki onu, bu havuza kim itti? Rivayetler değişik.

Bana sorarsanız yeniden denemesi, zaman alacaktır.

YORUMLAR (41)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
41 Yorum