Kof milyonerler ve yalancı zenginleşme
Fakirin daha da fakirleşip zenginin daha da zenginleşmesi 2018’den beri hızlandı, dün BDDK rakamlarını yazmıştım.
Milat, 2018’di. Yani Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğimiz ve iktidarın enflasyon yerine güya faizle mücadeleye başladığı tarih.
TL milyoneri sayısı, 4 yılda 100 binlerden 500 binin üstüne çıkmıştı.
Fakat bu gerçek bir zenginleşmeyi göstermez, itiraz edenler haklı.
Çünkü para pul oldu, aynı 4 yılda her 5 liranın alım gücü bir liraya düştü.
Dolar 3 liralardaydı, şimdi 17 liralara geldi.
4 yıl önce 100 bin liranın aldığı arabayı, bugün 500 bin lira alamıyor.
Hepsi doğru. Milyonerliğe terfi edenlerin bir bölümü, aslında daha zengin olmadı.
Kof milyoner oldular.
Rakamları büyüdü, paraları çoğaldı, TL hesapları şişti. Ama içi kof, yalancı bir zenginleşme yaşıyorlar.
İktidarın lafına güvenip TL’de kalanlar, dolarla enflasyon karşısında paralarının değerini bile koruyamadılar. Onlar da fakirleşti.
Fakat hepsi değil. Paradan güzel para kazanıp yükünü tutanlar da oldu.
18 liradan dolar satıp 11 liradan geri almak gibi vurgun imkanları, köşeyi ani döndürmez mi! Bir anda katılırsınız gerçek zenginler sınıfına.
Yüksek doları ve yüksek enflasyonu iktidar istiyor, bilerek düşürmediklerini Bakan Nebati söyledi.
Faizi düşürerek enflasyonu yükselten kendileri. Faiz silahıyla fiyatları nasıl düşürebileceklerini, enflasyonu nasıl geri getirebileceklerini de biliyorlar.
Fakat adına enflasyon denmemesini...Halkı faiz belasından korumak için yapılıyormuş gibi görülmesini...Hayat pahalılığı ve fakirleşme şeklindeki sonuçlarının da dünyadaki enflasyondan bilinmesini isteyen, yine kendileri.
Seçime az kaldı, piyasadan para çekip tüketimi yavaşlatarak ekonomiyi iyileştirmek uzun iş, yetişmez.
İktidar da soğutmak yerine ısıtıyor. Tüketimi artırarak ekonomiyi büyütmek için daha çok para enjekte etmeyi seçti. O da paranın değerini dipten dibe düşürüyor.
Bakan Nebati, “TL’nin değeri en dipte, korkmayın, daha fazla düşeceği yer yok” demişti.
Varmış ki düşmeye devam ediyor. Dolar 14 liralardaydı, 17’yi devirdi.
Fakat kof milyonerler korkmasın. Banka faizi yetmezse, halkın vergilerinden üstünü tamamlıyor artık iktidar.
Hem yalandan da olsa zengin yatıp fakir kalkmanızı önlüyor. Hem fakir yatıp zengin gibi kalkmanıza da imkan sağlıyor. İktidar daha ne yapsın size!
Pansuman tedavileriyle yalancı iyileşme hissi vermeyi seçime kadar, geçici başardılar mı, tamamdır.
Hele şu gün bir kurtarılsın, yarına Allah kerim.
Paranın içini boşaltmak suretiyle geleceğe ertelenen borç yükü, ödetilecek faiz bedeli katlanmış, millet kalıcı fakirleştirilmiş, kimin umuru!
AMAN AHLAKIMIZ BOZULMASIN DA
Z kuşağı bilmez; önceleri siyah poşete sadece muzır, yaramaz şeyler girerdi. Yani saklanmazsa ayıplanacak dergiler, özendirilmeyecek içecekler, dışarıdan görünürse kınanacak şeyler.
Artık halk pazarından alınan sebze ve meyveler de siyah poşete konuyormuş.
Alan var, alamayan var diye içindekileri göstermekten kaçınanlar, siyah poşet istiyormuş. Bir de torbasının fakirliğini belli etmekten utananlar...
Nereden nereye!
Ahlaka aykırılıktan konseri iptal edilen Melek Mosso yerine Isparta’ya, Seda Sayan çağrılmıştı. Herhalde ahlak timsali diye.
Seda Sayan’a, konser sonunda bir çeyiz sandığı armağan edilmiş. Yerli ve milli bu evlilik hediyesini de bizzat belediye başkanı sunmuş.
İnce düşünülmüş bir hediye. Ne de olsa Seda Hanım sekizinci evliliğini daha yeni yapmıştı, taze gelin henüz.
Magazin siteleri, boşanma dedikodularıyla çalkalanmaya erken başladı gerçi. Fakat olsun.
Üstüne titrenen genel ahlakı neredeyse bozulmaktan kurtarmış, Seda Hanım’a yakışır, az bile.
Cumhurbaşkanı Erdoğan söylemişti, “siyasetin tek limanı ahlaktır.”
Genel ahlakımız çok hassastır, ona bir halel gelmesin, konserle monserle bozulmasın da bozulacaksa, varsın ekonomimiz bozulsun.
Para dediğin elinin kiri, ne ki!
Bozuk durumlar gerekirse poşete sokulur ama genel ahlak giderse geri gelmez, Allah korusun.