Kimin moralini bozmayalım?
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin diyor ki:
"Moral bozucu yayınlar yapmak hiçbir medya kuruluşunun hakkı ve haddi değildir."
Böyle laflar etme hak ve haddini, RTÜK Başkanı'na hangi yasa veriyor, ayrı konu. Şimdi sırası değil.
Fakat şunu konuşmanın tam sırası: Kimin morali bozulmasın diye uyarıyor; iktidarın mı, depremzedelerin mi?
Depremzedede bozulacak moral kaldığını düşünmüyordur umarım.
İkinci güne girdik. Hâlâ şehir merkezlerinde ulaşılmayan enkaz, duyulmayan imdat çığlıkları, gidilmeyen deprem bölgeleri var. Bu sorunları söylemek, kimin moralini bozar?
Sorunların üstünü örtsek, yokmuş gibi yapsak bazılarının morali belki kurtulur ama depremzedelerin canını da kurtarır mı?
Enkaz başında kurtarma ekibi bekleyenlerin feryatlarını yayınlamaktan kim, niye rahatsız olur; anlatsınlar bilelim.
Aç, açıkta kalanlardan bahsetmek, yardım çağırmak kime, neden dokunsun!
"Nerede bu devlet" diye bağıran bir depremzedeye mikrofon tutulması, milli güvenliği tehlikeye atar sanki.
Arama-kurtarma ekipleri, başlarını kaldıracak da haberleri mi izleyecek! Ayrıca, yardım bekleyenlerin çığlıklarını dinlemek, yardım ekibinin moralini mi bozarmış!
Kimin, moraline bu kadar düşkün olduğunu hepimiz biliyoruz.
99'daki Gölcük Depremi, bir milat olacaktı. Hiçbir şey, bir daha eskisi gibi olmayacaktı. 24 yıl sonra neden hâlâ değişen bir şey yok da her şey eskisi gibi yaşanıyor? Sormayacak mıyız!
Siyasi çekişmenin sırası değil, bir ve beraber olma günüdür, amenna.
Fakat "Cumhur İttifakı olarak teşkilatlarımızla sahadayız, herhangi bir eksiğimiz yok" diyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'e, aklı fikri propagandada olan Metiner ve diğerlerine söyleyeceksiniz bunu.
Yardımın nerede kaldığını sormak, siyasi istismar değildir.
Eksiklikleri, yetersizlikleri, organizasyon bozukluklarını görmek istemiyorlar diye, göstermeyecek miyiz?
İktidar mazeretçileri, ağız açtırmıyor. Eksikliklerle, yetersizliklerle mücadele edeceklerine; bunların söylenmesiyle mücadele ediyorlar.
Siyasi morallerini, makyajlarını korumaktan başka önceliği olmayandan vatan, millet fedaisi çıkmaz. Aman moralleri, makyajları bozulmasın; gerisi teferruat onlara!
Kusura bakılmasın; gözeteceğim tek moral, depremzedenin moralidir. O da hâlâ sağsa canıyla boğuşuyor, ne moralinden bahsediyorsunuz siz!
SORUMLULARI DEĞİL CANLARI KORUYALIM
10 ilde meydana gelen, dünya tarihinde görülmemiş bir depremle hiçbir devlet baş edemezmiş!
Evet, büyük felaket ama görülmemiş değil. Ve hayır, 10 değil bir ilde meydana geldi, 10 il etkilendi. Bir ildeki deprem neden 10 ili, bu şiddette yıktı diye sormayacak mıyız?
Hem yüzyıllık planlar yapan bir iktidar, böyle mi savunulur? Ve her şeyi dosdoğru yaptık da mı sonuç bu oldu?
'İktidar, depremi niye durdurmadı, şiddetini niye azaltmadı' diyen olmadı.
Fakat 'iktidar, yıkımı niye önlemedi, kayıpları niye azaltmadı' denmeyecek mi?
AFAD adına bilgilendirmeleri, Riski Azaltma Genel Müdürü yapıyor. Riski azaltmak için iktidarların yapacak bir şeyi yoksa, bu genel müdürlük niye kuruldu? Afet Riski Azaltma Planı niye yapıldı?
Acil müdahalede de çok kötü tökezlendiği ortada. Hazırlıksızlıktan, planlamasızlıktan ve gecikmelerden insanlarımız ölüyor.
Can kayıplarının artması, kimilerini oy kaybı kadar korkutmuyor gibi. Karşıdan belli olmuyor mu sanıyorlar!
Acil yardım ve kurtarma ekipleri, saatler içinde nasıl organize edilemedi?
2. Ordu tugayları, madenciler yardıma gönderilecekti madem, deprem bölgesine ilk gün niye gönderilmedi?
Dışarıdan yardım çağrılacaktı da, niçin kurtarma çalışmalarında en kritik ilk saatler kaybedildi? Hangi insanî kaygı ve hesapla beklendi?
Bırakın mazeretleri, sorumluları korumanın sırası değil. Onları sonra da korursunuz, canlar gidiyor. Bir gün daha kaybedilmesin, siz de bastırın.