Kapalı oturumda İslam Ansiklopedisi okunsaydı
Salı günü Meclis’te, İsrail yayılmacılığıyla ilgili kapalı oturum vardı.
Güya İsrail’in sıradaki asıl hedefi Türkiye’ydi. Nil’den Fırat’a vaat edilmiş topraklar, Anadolu’ya da uzanıyordu.
Yani İsrail, Lübnan’da durdurulmazsa bizden de toprak isteyecek, işgal ve istilâya kalkışacaktı.
Türkiye’nin savunması, onun için Gazze’den başlıyordu.
Oysa...
Bir gece ansızın nasıl Karabağ’a, nasıl Libya’ya girdiysek İsrail’e de öyle gireceğimizi söyleyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı.
Çok geçmeden terse döndü. Bu kez İsrail tehdidi altında olduğumuzu, Siyonist saldırganlığının topraklarımıza girebileceğini yine Erdoğan duyurdu.
Muhalefet, inanmakta zorlandı. Ve Cumhurbaşkanı’ndan bilgilendirme istedi.
Zabıtları 10 yıl gizli tutulacak, milli güvenlik sırlarının Meclis’le paylaşılacağı oturum, işte bunun üstüne toplandı.
Fakat oturumdan sonra CHP lideri Özel, bilmedikleri hiçbir şeyin kendilerine söylenmediğini açıkladı.
Peki, ortada gerçek bir İsrail tehdidi ve saklanacak bir sır vardı da mı paylaşılmadı? Öyle bir şey olmadığı için mi paylaşılamadı?
İsrail’in, Türkiye’ye açıktan bir askeri tehdidi ve toprak talebi yok, olmadı.
Tehdit, İsrailoğullarına Kitab-ı Mukaddes’te ‘vaat edilmiş topraklar’ kavramından çıkarılıyor.
Bizim iktidarın Kızılelma ülküsü gibi bir ideal. Ama sınırları, ondan daha küçük.
Emperyalizme karşı sözde savaşanlar bile emperyal rüyalar görür, cihan imparatorluğu hayâli kurar, dünyaya hükmetme hedefi güderken... İsrail’in vaat edilmiş toprakları, yayılmacılık bakımından ciddiye alınacak bir tehlike mi?
Ertuğrul Özkök, geçen soruyordu: Türkiye’nin Kızılelma’sından, Yunanistan’ın Megalo İdeası’ndan, Almanların yaşam coğrafyası Lebensraum’dan, Rusların Çarlık dönemi imparatorluk sınırlarına dönüş özlemlerinden, Büyük Suriye hevesinden yahut üstünde güneş batmayan Britanya İmparatorluğu nostaljisinden daha mı ciddi? Daha mı başkalarının topraklarında gözü var?
Yeni Şafak, böyle sorulara çok kızıyor. Vaat edilmiş toprakların istilâcılığını hiçe sayanları da etki ajanı olmakla suçluyor.
İşi oraya getirmeselerdi, belki de yazmayacaktım bu yazıyı.
Fakat “Mete Yarar’dan etki ajanlarına 10 dakikalık tarih dersi” diye bir ekran görüntüsü paylaşınca yazmak şart oldu.
Yarar, videoda “ABD neden Fırat’ın doğusuyla Dicle’nin batısında duruyor” diyor. Vaat edilmiş toprakların Türkiye’ye uzandığına kanıtı bu.
Bir de kendinden gayet emin olarak şundan yakınıyor; “Türkiye’de Arz-ı Mev’udu anlatanlara laf söylediğinizde sponsor bulur ve canlı yayınlara çağrılırsınız.”
Diyanet’in İslam Ansiklopedisi’nde Arz-ı Mev’ud maddesini açıp okusalar ne diyecekler, merak ettim.
Vaat edilmiş toprakları, hiç de Anadolu’ya uzanıyor gibi anlamayan hocalar, Mete Yarar’dan cahil mi şimdi? Etki ajanları mı?
Sınırları, Hz. Süleyman devrinde bile Fırat’a ulaşmamış. Ki en geniş, en yayılmış hâli.
Sır değil ama aramızda kalsın, kapalı oturumda İslam Ansiklopedisi’nden şu pasaj dahi okunsa konu kapanırdı:
“Esasen Eski Ahit’in hiçbir yerinde arz-ı mev‘ûdun kuzey sınırı, Lübnan bölgesini aşmamaktadır... Doğu sınırının Fırat’a kadar uzatılması, ideal ölçülere göredir ve Yahudi tarihinde hiç gerçekleşmemiştir. İsrail tarihinin en parlak dönemi Hz. Süleyman devri olmasına, Hz. Süleyman’ın ‘ırmaktan Filistîler diyarına ve Mısır sınırına kadar bütün ülkeler üzerinde saltanat sürdüğü’ belirtilmesine rağmen krallığın doğu sınırı, asla Fırat’a varmamıştır...”
BİR FAHRİ EKONOMİSTİN ENFLASYON SORUSU
Hazine ve Maliye Bakanlığı, ekim ayı iç borçlanma programına 10 yıllık tahvil ihalesiyle devam etmiş. Bileşik faizi, yüzde 29,95.
Bundan beni haberdar eden dostum, mektepli ekonomist değil. Yine de kendini öyle sanıyor, boş zamanlarında ekonomistlik oynuyor. Herhalde âhir zaman ekonomistlerinden aldığı cesaretledir.
Her neyse... Takıldığı konu şu:
“Allah aşkına... Orta Vadeli Program’da 2025 enflasyon hedefi yüzde 17,5 ve 2026’da tek haneyken 10 yıllık tahvilde faiz nasıl yüzde 30 olur! Dediğinize kendiniz inanmıyorsanız koyduğunuz hedefi tutturabilir misiniz?”
Bu alaylı, fahri ekonomistin yorumuna bilmem, diplomalı ekonomistler ne buyurur.