İmamoğlu'nun tatil zamanlaması
Okullarda yarıyıl tatilinin zamanlamasını o ayarlamıyor, Elazığ depremine denk geleceğini nereden bilecekti, önceden planlanmıştı, çocuklar hazırlanmış gün sayarken heveslerini mi kırsaydı, sadece İBB Başkanı değil aynı zamanda sorumluluk sahibi ve evine bağlı bir baba olduğu unutulmasın, ailesine hiç vakit ayırmayacak mı, hem Erzurum’da dağ havası almaktan başka ne yapmış ki, duyan da vur patlasın çal oynasın eğlence alemlerine daldı sanacak, hepi topu çoluk çocuk Palandöken’de kayak tatiline gitmiş, gizli saklı da değil kendisi duyuruyor, ne var bunda, aşırı beklenti içine girmiyor muyuz, Elazığ’a dayanışmaya da gitmiş üstelik, görevini yapmış, daha ne bekliyoruz’ diyebilirsiniz.
Bir çırpıda ağza geleceklerden fazlasını da sayıp dökebilirsiniz. Hepsinde haklılık payınız da olabilir.
Ama hiçbiri, şu basit gerçeği değiştirmiyor: İmamoğlu’nun tatillerle ilgili bir zamanlama problemi var.
Niye gittiğini, nereye gittiğini, kimle gittiğini mesele eden yok. Sorun, ne zaman gittiğinde.
Zamanlaması münasebetsiz. Değilse tatilinin mahiyetine edecek laf yok, o kısmı çok masum ve münasip duruyor.
Tatile gitmeyip de Elazığ için ne mi yapacaktı?
Mezarlık dilencileri gibi, siyasi sadakasını toplamak için nemalanacak yas kollayan ıskatçı tipli siyasetçileri yapay ve samimiyetsiz buluyorum. Bu da değil, hayır.
Elazığ belediye başkanından, AFAD’dan, Kızılay’dan, hükümetten, hatta cenaze sahiplerinden bile rol çalıp sahte göz yaşları dökerek ortalıkta dolaşmasın, vitrinden vitrine görünüp poz veren ikiyüzlü siyaset esnafından olmasın tabii.
Ama sahicilik, bir siyasetçinin matem zamanı toplumsal duyarlılıklara saygı göstermek adına tatil programını değiştirmeyeceği anlamına da gelmiyor.
Tatili iptal etmesi ya da ertelemesi şart değildi, çocukları Dilek Hanım’la da gönderebilirdi.
Evet, belki İmamoğlu’nu yerenlerin kendisi de yemeden içmeden kesilmedi, rutinlerini bozmadı, planlanmış tatillerinden geri durmadı, üzüntüden hayata küsmedi, dünyayı durdurmadı.
Ancak onlar, kendilerinden başkasını temsil yetkisine ne sahip ne talip. Ne de siyasi bir iddiaları var.
Böyle diye...Elazığ Belediye Başkanlığı görevini de İstanbul Belediye Başkanı’na yükleyemeyiz, doğru.
AFAD ve Kızılay başkanlarından beklediklerimizi İmamoğlu’ndan bekleyemeyiz, amenna.
Deprem vergilerinin, çürük binaların, alınmayan önlemlerin hesabını İmamoğlu’ndan soramayız, kabul.
‘Vergileri ne yaptın, yardımları nereye harcadın, tedbirleri niye almadın, susarak kurtulamazsın, çabuk konuş, hadi hesap ver’ diye komedyen Cem Yılmaz’ın yakasına yapışılan günlerden geçiyoruz. Konuşmaya kalksa, yardım çuvalı hazırlayıp Demet Akalın gibi Insragram’ına koysa yine yakayı kurtaramayacağına, bu kez de ucuz şov ve istismar peşinde koşmakla suçlanacağına ne şüphe!
Bir kesimce olağan şüpheli olarak mimlenmek böyledir.
Daktiloda mumlu kâğıda karbon şeritsiz yazılanları ispirtolu çoğaltma tekniğiyle basan, hani şu elle çalıştırılan şapirograf makinelerinden farksızlar. Şapirografları ve karalamalarını boş vermeli, ona da eyvallah.
Gelin görün ki zamanlaması yine de doğru olmadı, eleştiriyi hak ediyor.
Soylu’dan ‘HDP yardımı’ açıklaması
Ergani Belediyesine ait iki kamyon yardımın Elazığ’a sokulmayıp geri çevrilmesi, HDP’ye siyasi ayrımcılıktan değilmiş. Öyle olsa, HDP’li Kars Belediyesinin yardımları da engellenir, dagıtılmasına izin verilmezmiş.
İçişleri Bakanı Soylu, Hürriyet’ten İsmail Saymaz’a açıkladı.
Sorun, Ergani Belediyesine ait yardımların AFAD ile koordinasyon olmaksızın getirilmesiymiş. Kars Belediyesi koordineli topladığından yardımları kabul edilmiş.
AK Parti Adana İl Başkanlığının gönderdiği yardım konvoyuyla ilgili haberlerde AFAD’ın ne adı, ne işbirliği geçiyordu.
AK Parti Elazığ Kadın Kollarının, güvenlik ve sağlık kontrolü gerekçesiyle yardım kolilerini AFAD’la birlikte toplayıp dağıttığı bilgisine, haberlerde rastlanmıyor.
Yusuf Güney adlı cevval kardeşimizin Elazığ’da, filme alıp paylaştığı yardım sahnelerinde de AFAD görünmüyordu.
Ben mi kaçırdım yoksa?
Demet Akalın’ın çuvalında teslim adresi olarak Üsküdar Belediyesi yazarken ima yoluyla AFAD mı belirtiliyordu aslında?
Ben mi anlayamadım?
Ergani Belediyesi engellendiğinde tepki gösterilmese Kars’a izin verilir miydi?
Bir ben mi emin olamıyorum?
Her neyse...En azından tepkilerin dikkate alındığını görmek sevindirici. Tek tesellisi, zevahiri kurtararak da olsa bir yanlıştan dönme örneğinin verilmesi.
Bakan Soylu’nun açıklamasını, ‘yalanlama’ değil ama bir düzeltme olarak memnuniyetle karşılıyorum.