İmamoğlu’na ‘yağmur’ tüyoları

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün İstanbul'un su sorununu nasıl çözdüklerini anlattı, sonra da uyardı:

"Krediyi bulmak senin işin. CHP yönetiminden 2.5 milyar dolar borçla belediyeyi aldım, susuz İstanbul'u suya kavuşturduk. Sakarya'dan İstanbul'a suyu taşıdık. Eğer bunları yapmamış olsaydık, şu anda herhangi bir sıkıntıda İstanbul yine susuzluğu yaşardı. Ama şu anda yok. Fakat gelen haberler hayra alamet değil. 3 ay gibi bir süre sonra havalar böyle giderse İstanbul susuzluğa doğru yürüyor. Benzer şey Ankara için de geçerli. Madem ki bu horona girdin, işi yapacaksın..."

Demek ki kuraklık kapıda, Ankara ve İstanbul'u susuzluk tehlikesi bekliyor.

Mansur Yavaş'la Ekrem İmamoğlu birkaç aya borç bulup uzak derelerden su getirmeyi başaramazsa yandık yani.

Başlarının çaresine bakıp dışarıdan borç bulmaları bir dert, ha deyince bulsalar bile 3 aya dışarıdan suyu yetiştirmek ayrı bir dert.

Kaçarı yok. Ellerinin değdiği yeri nasıl kuruttukları, bastıkları yerde ot bitmediği, bereketi kaçırtmamayı bile beceremedikleri söylenecek.

Ve fakat...

Göreve geldikleri şu birkaç aylık dönemde almadıkları tedbirlerin ceremesini, muhalif başkanlara oy vermeyen vatandaşlar da çekecek. Günahları ne halbuki! Demokrasinin cilveleri işte, ceza geldi mi ayırmıyor.

Yağmur duasına çıkıp ellerini semaya açmak dışında, önlerinde iki yol var: Ya yağmur çalan bulut hırsızlarına yıkacaklar suçu. İklim silahlarıyla göklerden saldıran görünmez dış güçleri sorumlu tutacaklar.

Ki dualarının kabul olmama ihtimaline karşı sığınılacak bir mazerettir. Rahmet yağdırılmamasının sebebini, kötü kulların şeytanlığına bağlarsınız, var mı başka açıklaması? Melih Gökçek'e sorun söylesin.

Yahut da bulut hırsızlarını tanıyan şu İranlı generalden, saklandıkları yeri öğrenip onlara yağmur sipariş edecekler.

Pahalıya patlar gerçi. Hırsızlardan çalıntı bulut satın alma yoluyla, başkalarının kısmeti olan yağmuru toprağınıza indiriyorsunuz.

Ama bu korsan hizmet olmasa susuz geçecek mevsim, milyonlar kırılacak, nasıl gidereceksiniz ihtiyacı?

General Celali, İran’a gelen bulutların İsrail tarafından kısırlaştırıldığını ortaya çıkarmıştı. Aynı karanlık ellerin, yağmur ve karlarını çaldığını da bilim merkezlerine tespit ettirmişti.

İşte ona müracaatla bilimin imkanlarından yararlanabilir başkanlar. Yardım isteğini geri çevirmeyecektir.

"Susuz bırakarak İran'ı terbiye etmeye, iklim savaşı çıkarmak suretiyle diz çöktürmeye çalışan düşmanın biz de saldırısı altındayız" demeleri kafi. Dayanışma duygularını harekete geçirir.

İran Hava Tahmin Genel Müdürü Vazife, üstüne vazife değilken yalanlamıştı generali ama bakmayın ona siz.

'Şu anki teknolojiyle bulut hırsızlığı yapabilecek bir ülke dünya üstünde yok' diye fitne çıkarmıştı. Muhtemelen iklim silahlarına sahip yabancı parmakların piyonuydu. Onlar söyletmiş olmalıydı, hedef şaşırtmak için.

İsrail hesabına çalışan bir kukla, ajan, uşak, hain, maşa ya da ne bileyim proje elemanı filan olmasa, niye kendini siper ederek düşmanı korusun ki? Ona mı kalmıştı Siyonizmin baş belalısını ıhtırma operasyonlarını perdelemek?

Boşverin Vazife'yi, adamımız General Celali. Kapıya dayanmış susuzluk krizinin çözümü onda. Haydi başkanlar, verin ihaleyi bulut hırsızları çetesine, kendinizi de kurtarın bizi de.

Babacan’ı bakın kim ekrana sürmüş!

İster inanın ister inanmayın, bu da oldu. Adı lazım değil, komplo ebesi bir gazetenin yazarı, Babacan’ın “CHP’deki rezilliği unutturmak gayesiyle piyasaya sürüldüğü”nü Twitter’dan bildirdi.

Malum, yıllar sonra ilk kez dün akşam Habertürk’te Fatih Altaylı’ya konuşacaktı. Teke Tek’in tanıtımlarında yeni parti çalışmaları ve gündeme dair sorulara cevap vereceği duyuruluyordu.

Bekledi, bekledi de Ali Babacan neden tam da şimdi sessizlik orucunu bozmaya kalktı?

Tesadüf olabilir mi, zamanlamanın manidar olmadığına kim inanır?

İşte sihri nedir diye sorduğunuz anda anahtar sözcüğü fısıldamışsınız gibi oyunun büyüsü bozuluyor, tılsımlı kilit açılıyor.

Fakat formülün tutması için önce, Babacan ve arkadaşlarının, CHP’yle aynı dış mihraktan sevk ve idare edildiğine de inanmalısınız. Ve CHP’nin çok parlak bir gelecek ve büyük umutlar vaat ettiğine...

O kadar büyük umutlar ki bunlar...

İki büzüktaşın çıkardığı bir trol fırtınasından CHP etkilenmesin diye, Babacan’ın parti girişimi feda edilebiliyor.

Dikkatleri dağıtarak suni kriz gündemini değiştirmek için Babacan, ekrana sürülüyor. Siz aksine, gerçek sorunları tartıştırmamak için CHP’nin havanda su dövdüren suni fırtınalarla uğraştırıldığını düşünedurun daha...

Ne paranoyalar pazarlandığını gördüm ama böylesini ilk kez, pes!

YORUMLAR (21)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
21 Yorum