İktidarın gafı sanılan doğrular
AK Parti İstanbul adayı Murat Kurum, 6 Şubat depremini yaşayan 11 ilde rekor oy aldıklarını boşa demiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem yardımlarındaki gecikme ve aksamaların hesabını sandıkta muhalefetten sormaya çağırmıştı.
Fakat ortada doğru gibi görünen yanlışlar da var. Asrın depremi ve iktidarın belediyeler arasında ayrımcılık yapıp yapmadığıyla ilgili.
Hiçbir şey, sadece ve sadece 6 Şubat'ta büyük yıkıma uğrayan 11 şehrimiz, enkazdan kurtarılamayan 50 binden fazla canımız ve onların yakınları için eskisi gibi olmadı, bir daha da hiç olmayacak.
Fakat gerisi kaldığı yerden hayata devam etti, milat olmadı.
Unutmasak bile dikkatimiz çabuk dağılıyor. Bakalım mı akılda ne kaldığına?
Naci Görür gibi uzman hocaların geliyor, dediği ama yine de hazırlıksız yakalandığımız deprem, asrın felâketi...
Ve ulaşsın da kim ulaştırırsa ulaştırsın, demek yerine acil yardımın depremzedeye ulaşmasındansa kimin ulaştırdığına öncelik vermek, asrın müdahale başarısı...
New York'tan Londra, Riyad ve Tokyo'ya, uğradığımız yıkımı 18 ülkede ekranlı kamyonetlerle sergileyerek yardım istemek de asrın dayanışması...
Yani 6 Şubat'tan sonra hiçbir şey, ne kadar bir daha eskisi gibi olmadı ve ne kadar unutmamayı başardıysak bunlar da işte o kadar öyle.
Doğru zannedilen yaygın yanlışlara galât-ı meşhur, deniyor
Henüz galât-ı meşhur olmayan bir yanlış daha yayılmakta. Hani şu sanki Erdoğan, Hatay'da gaf yapmış da Adıyaman'da düzeltmeye çalışmış gibi yansıtılan durum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde Kahramanmaraş'ta şunu söyledi:
"Birileri çıkmış Hatay’daki aday tanıtım toplantımızda söylediğimiz ifadelerin üzerinde tepiniyor. Hükümet olarak biz hangi partiden olduğuna bakmaksızın tüm belediyelere bütçeden almaları gereken payı eksiksiz gönderdik, gönderiyoruz."
3 Şubat'ta Hatay'da ne söylemişti ki bu, onun düzeltmesi sayılsın?
Dediği şuydu:
"Hatay, kamu yatırımlarını noksansız alsa da yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkarmakta zorlanan şehrimiz. Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı."
Hükümet olarak bütün belediyelere bütçeden almaları gereken Payı ayrımsız gönderdiklerini söyleyerek mi, üstte okuduğunuz açıklamasından çıkarılan ayrımcılığı düzeltmiş oluyor peki?
Olamaz. Çünkü bunu yeni söylemiyor. 30 Ocak'ta da şu şekilde ifade etmişti:
"Halka eser, hizmet götürememenin bahanesi olmaz. Bakmayın birilerinin 'engellendik' edebiyatı yapmalarına. Şu anda 'engellendik' diyenler, AK Parti belediyelerinin aldığı paralardan çok daha fazlasını aldılar ve alıyorlar. Bunların tamamı safsatadan ve sorumluluktan kaçmaktan ibarettir."
Dolayısıyla ortada bir düzeltme yok. Daha önce birkaç gün arayla ne dediyse Kahramanmaraş'ta ikisini birlikte söyledi.
Fakat şu soru hâlâ cevapsız:
Cumhurbaşkanı haklı; muhalefet belediyeleri, bütçeden nüfusa göre belirlenen paylarını alıyor. Kanunen almaları gerektiği, aksi de kanuna yazılamayacağı için alıyorlar.
Ancak hiç ayrımcılık yoksa iktidarın elinden tutmadığı belediyelere niye bir şey gelmiyor, Hatay neden garip kaldı?
Hem İmamoğlu, İBB'ye gönderilecek paydan parası kesilirken Ulaştırma Bakanlığına yaptırılan metro hattı açılışlarına çağrılmamayı neden ayıplıyor?
LİDERLİK ÖCALAN'DAN DEMİRTAŞ'A KAYMASIN DİYE Mİ?
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, KRT TV'de Selahattin Demirtaş'la ilgili değerlendirmeler yapmıştı. Dün burada aktarmıştım.
Şu dediğine bazı okurlarımızdan itiraz geldi:
“Şu anda o kesim için bu sembol isim, diyelim ki Öcalan’dır. Öcalan yaşlandı, fikirleri de rağbet görmüyor artık güç odaklarında, Kandil’de vs.
Demirtaş’ın yaşadığı mağduriyet, içeride olması onu, milletin HDP’den istediği ve eleştirdiği şeyleri değerlendirmesine ve ‘yeniden bir liderlik, yeni bir sembol’ çıkartma arayışına girmesine sebep oldu.”
İtirazın nedenine gelince bir kısım okur, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ocak 2022'de partisinin Meclis grup toplantısındaki şu sözlerini hatırlatıyor:
"Ama Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı’dakine verecek."
Yani milletvekilinin değerlendirmesi, Erdoğan'ın Demirtaş değerlendirmesiyle çelişemez, o esastır.
Haklı olabilirler. Var böyle bir çelişki.
Sorun, itirazın yanlış adrese yapılmış olması. Muhatabı ben değilim, bir.
Başak Demirtaş, DEM Parti'nin kararıyla adaylıktan çekildi. Belki de Ensarioğlu'nun Demirtaş çıkışı, liderliği kaptırmak istemeyen Kandil'le İmralı'yı ürküttü. Zaman ayarlı ve planlı olabilir, iki.