İsmail Saymaz, Halk TV sitesinde zamanlamaya dikkat çekti.
İçişleri, İBB’ye özel teftişe 20 Aralık’ta onay vermiş. Yani kur korumalı mevduat modelinin açıklandığı, büyükler kazanırken garibanların dolara “çarpıldığı” gün.
Saymaz, 20 Aralık’ın iki açıdan da siyasi tarihe “kumpas” olarak geçeceği iddiasında.
Ben “milat” derdim.
Ve şunu eklerdim: İktidar medyası olsa, zamanlamayı başka bir açıdan daha manidar bulurdu.
İmamoğlu, İBB müfettişlerine önceki dönemi inceletiyordu. Yolsuzluk, usulsüzlük ve kamuyu zarara uğratma yönünden dosyalar açılmıştı.
Hani Aksaray’daki park arazisi vurgunu gibi örnekler vardı, kamuoyuna yansıtılmıştı. Belediyeden 33 milyon liraya alınıp imara açtırıldığı ve parka geri çevrilmek üzere yine belediyeye 370 milyon liraya satıldığı söylenen arazi.
İşte o dosyaları İçişleri, “siz soruşturamazsınız ben soruştururum” tavrıyla İBB’den istediğinde aralık ayıydı. İçişleri müfettişleri İBB’ye gelip dosyaları teslim aldığında da ocak...
Bir yıl geçmiş ve akıbetlerinden haber alınamıyordu.
Nihayet geçen aralıkta, Meclis’teki bütçe müzakereleri sırasında Bakan Soylu’ya soruldu.
Soylu da dosyaların ne yapıldığını şöyle izah etti:
“İstanbul’da 34 dosya vardı. 3 ihale dosyasında, 16 gayrimenkul alımı, 1 sivil toplum kuruluşları, 1 kentsel dönüşüm dosyasında hukuka aykırılık olmadığından rapor düzenlenmiştir. Müfettişlerce 6 dosya hakkında ön inceleme talebinde bulunuldu ve ben onayladım.”
Demek ki bir yıl üstünde çalıştıktan sonra 21 dosya kapatılmış, soruşturmaya gerek olmadığına karar verilmiş.
6 dosya için de ön inceleme başlatılması uygun görülmüş.
Kalanların akıbetiyse hala belirsiz.
Bu arada terörle iltisaklı kişileri işe almaktan soruşturma açıldığı duyurulurken İBB’ye meğer bir karşı teftiş başlatılmış. Tesadüfen aralık ayında.
El konulan dosyaların benzerleri, İmamoğlu dönemi için hazırlanıyor şimdi. Yolsuzluk, usulsüzlük yapıldı mı ve kamuyu zarara uğrattılar mı, bakılıyor.
Sen misin eski defterleri karıştıran! İnceleme nasıl yapılır, gösterilecek. Belediyenin defterleri didik didik edilecek, açık aranacak.
Peki İçişleri müfettişleri, belediyeyi mercek altına almaya ne vakit geldiler? Tamamen rastlantı eseri olarak ocak ayında.
İBB’den, AK Parti dönemiyle ilgili inceleme dosyaları aralıkta istenmiş, ocakta İçişleri müfettişleri gelip teslim almıştı.
Birinci yıldönümüne denk gelen bir aralık ayında karşı teftiş başlatılıyor, ocakta da müfettişler belediyeye gelip incelemeye koyuluyor.
İsmail Saymaz’ın yerinde iktidar medyası olsa “zamanlama manidar” demez miydi?
“Bu kadar çakışma rastlantı olamaz, hem de göstere göstere rövanş soruşturması bu” diye ortalığı ayağa kaldırmazlar mıydı?
“Susturamayacaklar, başaramayacaklar” yaygarası çoktan basılmaz mıydı?
Neyse ki yolsuzluk soruşturmasına, aklı başında kimsenin itirazı yok. Kimi hedef alırsa alsın. Velev ki motivasyonu intikam bile olsa.
Tabii İçişleri’ndeki dosyaların, gürültüye boğularak örtbas edilemeyeceğini de unutmamak kaydıyla.
Gargaraya getirilemeyecek bir konu daha var. Yüzlerce teröristin yerini tespit ettiyse İçişleri, yakalamak için haftalardır neyi bekliyor? İdari soruşturmayla niye oyalanıyor? Terörle böyle mücadele edildiği görülmüş, duyulmuş şey mi?
BİR DIŞ GÜÇLERLE MÜCADELE TRAJİKOMEDİSİNİN SONU
Para karşılığı Kazakistan’ı karıştırmaya geldiğini kameraya itiraf eden kişi, Kırgızistanlı bir caz müzisyeni çıkmıştı.
Binlerce profesyonel provokatörün dışarıdan yollandığına dair gösterdikleri kanıt, yetkililerin elinde patlamıştı.
Sorumluları ne yapacaktı? Halka yalan söylediklerini kabul mü edeceklerdi, adamı sessizce bırakıp üstünü mü kapatacaklardı?
Tabii ki ikincisini seçtiler.
Yalnız, skandalı örtbas biçimleri de pek trajikomik.
Ruzahunov, hemen ardından ülkesine dönmüş ve şöyle derken ekranlarda görüldü:
“Koğuş arkadaşlarımdan kameralar karşısında itiraf verirsem Bişkek’e iade edileceğimi duydum. Kendimi suçlamaya karar verdim. Yüzümdeki yaralar işkenceden değil, gözaltına alınırken oldu. Hücremde benimle birlikte 5 Kırgız daha vardı. Suçlu değiller, yarın serbest kalmaları bekleniyor. İçişleri Bakanlığı çok iyi çalışıyor.”
