Hayır, Fenerbahçe seçiminde kaybedenlerin listesi, Aziz Yıldırım ve yönetim kadrosuyla sınırlı değil.
Bir spor kulübündeki seçime aleni siyasi müdahale de, Ali Koç'un dış güç projesi olduğu yaygaraları da geri tepti. Onlar yenilgiye uğramış sayılmayacak mı?
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, seçimden önce Ali Koç'a verip veriştirmiş ve "Fenerbahçe’nin yükselişi, önümüzdeki genel kuruldan itibaren başlayacak" demişti.
Seçimden sonraysa X'te, bu kez Ali Koç'u kutluyor, başarılar diliyor ve "yaşasın büyük Fenerbahçe, gelecek Fenerbahçe’nindir" sloganları atıyordu.
Resmi sıfatıyla Fenerbahçe seçimine karışan Uçum, şimdi kazanan tarafta mı, kaybeden tarafta mı?
Fenerbahçe'deki seçimin bir mağlubu da müdahale girişimi ters tepen Uçum'muş gibi geliyor bana. Müdahalesi, Aziz Yıldırım'a değil Ali Koç'a yaradı.
Atanmış Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak, bu Anayasa'yla Fenerbahçe başkanlık seçimlerine bile karışabiliyordu. Ama sivil siyasetin alanını genişletmek için de yeni bir Anayasa istiyordu.
O zaman sormuştum; eldeki Anayasa'yla futbol kulüplerini bile dizayna kalkabiliyor, e sivil siyaset daha nereye uzanacak ki yeni Anayasa gereksin?
Bilen bilir, futbolla da kulüp yönetimleriyle de pek ilgili değilim. Fakat nerede bir yanlış, seçim sandığından dönerse onunla ilgiliyim. Fenerbahçe seçimi de bu açıdan ilgilendiriyor beni. Yoksa Koç'la Yıldırım arasında taraf tutmuyorum.
Habertürk'teki sürpriz ekran düellosunu da bu gözle izledim.
Çoğu yorumcu, Aziz Yıldırım'la Ali Koç'un karşılaşmasına, tartışma adabı bakımından yaklaştı. Kim daha centilmendi, kim kaba göründü? Kim görgülüydü, kim görgüsüz?
İki para babasının da şahsında elitlerimizin incelik, nezâket notu kırık bu arada. Kibarlar âleminin, Rum zariflerinin diyarı İstanbul eşrafına yakıştırılmadı tutumları.
Beni alâkadar edense Yıldırım tarafının, Koç'a karşı yaydığı komplo karalamalarıydı.
Amerikan projesi mi denmemiş Koç'a, Londra baronlarının adamı mı... Dış güçlerin, gizli lobilerin ona çalıştığı yetmiyor, FETÖ'yle de ilişkilendiriliyormuş...
Ali Koç, hakkında çıkarılan şâyiaları açmaya çalıştıkça Aziz Yıldırım kapattı üstünü.
Yayının daha başında Koç, stüdyoya doluşan karşı tarafı Kurtlar Vadisi figürlerine benzettiğinde de Yıldırım, geçiştirmişti.
Dış güç müdahalesi, terörist, proje, baronlar ve lobi gibi sözcüklerden oluşan karalama seti, hangi seçimde sandığa gömülse sevinirim.
Ne yalan söyleyeyim, Fenerbahçe seçiminde de bayat karalamalarla kuralsız müdahalelerin kaybetmesine sevindim. Koktu, baydı artık bu terâneler, gına geldi, yeter.
---------
AVRUPA'NIN AŞIRI SAĞA KAYMASI İYİ Mİ KÖTÜ MÜ?
Eski Şansölye Merkel, "Almanya ekonomisi, güçlü bir Türkiye istiyor. Ekonomik olarak zayıf ve istikrarsız bir Türkiye, kimsenin çıkarına değil" demişti.
Dönemin ABD Başkanı Trump'ın, Türkiye'yi, ekonomisini mahvetmekle tehdit ettiği sıraydı. Merkel'in 2018'deki sözleri, Türkiye'ye destek olduğu kadar Trump'a da cevaptı.
Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump'la hep Merkel'den daha iyi anlaştı. Macaristan Başbakanı Orban'la hep Fransa Cumhurbaşkanı Macron'dan daha iyi anlaştığı gibi.
Trump'la Orban'ın ortak özelliği, göçmen karşıtı ve Müslüman düşmanı aşırı sağcı olmaları.
Şimdi Avrupa'da Trump'la Orban'ın rüzgârı esiyor. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişi, Fransa'dan Belçika'ya iktidarları sarstı. Almanya'dan Avusturya'ya, siyasette deprem yaşanıyor.
Hâliyle merak ve endişe uyandırıyor; aşırı sağa kayan bir Avrupa, Türkiye için iyi mi, kötü haber mi? İktidar açısından tehdit mi, fırsat mı?
İslam ve göçmen karşıtı siyasetçilerin Avrupa'da iktidara gelmesi, Erdoğan'ın Almanya ve Fransa'da da Orban, Trump kafasıyla muhatap olması demek. Yani iktidar için ilk başta iyi haber, iş tutma fırsatları sunabilir.
Çünkü aşırı sağ da Merkel gibi, göçmen belâsından korunmak için istikrarlı, güçlü bir Türkiye isteyecektir.
Fakat bu aynı zamanda Türkiye üstündeki baskı ve tehdidin artması demek. O da iç siyasette karşı tepkiyi yükseltecek ve AK Parti'den Yeniden Refah'a, merkezden radikal sağa kayışı hızlandıracak.
Avrupa'nın siyaseten istikrarsızlaşması da Türkiye lehine olmaz, iktidara da pek yaramaz sanki.
