‘Ertesi gün kabus’ senaryosu
Refah Partisi adayı Erdoğan, İBB Başkanlığına seçilirse Türkiye, İran olacaktı.
Dış destekli irtica hortlayacak, laiklik elden gidecek, mini etekli kadınlar zorla çarşafa sokulacak, şeriat düzeniyle molla rejimi gelecekti.
Diğerleri laik düzenin partisiydi. Refah ise sadece dindarlara ayrımcılığı ve başörtüsü mağduriyetini bitirmeyecekti, düzeni değiştirecekti.
Korku senaryoları, Refah'ın dini söylemlerine dayandırılıyordu.
Fakat 'ertesi gün kabus' senaryosu, 1994'te işe yaramadı, Erdoğan kazandı.
İBB Başkanı Erdoğan, 1996'da "Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz" demişti.
2002 seçimlerinde yine kendi söylemi, Erdoğan'a ve AK Parti'ye karşı kullanıldı.
Seçimi kazanırsa demokrasi tramvayından ineceği, bunun son seçim olacağı korkusu körüklendi.
Erdoğan ve arkadaşları, Milli Görüş gömleğini çıkardıkları, laik devlet ve demokrasiyi içselleştirdikleri taahhüdüyle 2002'de yine de iktidara geldi.
Ertesi gün paranoyası, sonuna dek kaşındığı halde seçmeni o zaman da caydırmadı, değişim taleplerinin önünü kesmeye yetmedi.
Kurulu düzen kendini tüketip de değişim, kapıyı çalmaya görsün!
Pompalanan hiçbir korku, verilemeyen gelecek umutlarının ve giderilemeyen yarın endişesinin yerini tutmuyor.
'Ben gidersem öcü gelir' korkutmacası, AK Parti'ye karşı sökmemişti.
Şimdi AK Parti, aynı yöntemi muhalefete karşı deniyor.
Fakat önemli bir fark var.
Muhalefetin ağzına vaat, iktidarına icraat uydurarak bunu yapıyor. O vaatleri sanki muhalefet etmiş, o icraatlar sanki gerçekmiş gibi.
'Kendin pişir kendi ye' usulü. Medyan Altılı Masa'nın ağzına laf uydursun, trollerin yaysın, sen de bunlar sahiden olmuş, bire bir yaşanıyormuş gibi yap, köpürt...
Seçmeni, korkularından yakalayıp kendinize mecbur etmek için hayali şeytanları, gerçekmiş gibi taşladınız diyelim. Verip veriştirdiniz, lanlı lunlu giriştiniz muhalefete, ateşli hakaretler yağdırdınız...
Olmayan şeytanlıkları, varmış gibi gösterdiniz farz edelim.
Taşladığınız şeytanların tavafa fırsat bırakmadığına, bir türlü şahlanamayışımızdan onların sorumlu olduğuna, halkı ikna eder mi peki?
Kendi kendinizi dolduruşa getirmekle kalmayıp halkı da kine, düşmanlığa kışkırtabilecek mi körüklediğiniz korku ve nefret?
Toplu hipnoz seansının başarısı, güneşin balçıkla sıvanabilmesine bağlı.
Seçmenin gözünü bağlayıp ayakta uyutacak böyle bir sihir, bir seçim büyüsü, mümkün mü tutsun!
CİNSİYETİMİZİ KURTARMA SEÇİMİ
AK Parti'nin aslında kötü yönetmediği, ekonomiyi çok şahane yöneteceği ama Hans'la George öcülerinin izin vermediği propagandası mesela...
Tutar mı?
Karın doyurursa tutar, yeter ki doyursun.
Ekonomi bozuk diye AK Parti seçimi kaybeder de iktidardan giderse, öcülerin geleceği...Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısının, iktidarın başına örülmüş bir öcü komplosu olduğu mesela...
Karnı tok, sırtı pekse seçmen, iktidarın yine çok mağdur edildiğine inanır. Niye inanmasın!
ABD ekonomisi çöküşte. AB ise yemek pişirecek gaza bile muhtaç. Ama ikisi bir olup talimat vermiş. Açlıktan nefeslerinin koktuğuna bakmadan bizi LGBT yapacak, cinsiyetsizleştireceklermiş. İblislerin, iktidarı devirme planı buymuş.
Ve bizi cinsiyetimizden etmelerinin önündeki tek engel, AK Parti iktidarı. Kurtarsa o kurtarırmış.
Bu tehlike karşısında bir kurtarıcıya, dört elle sarılmaz mı seçmen!
Gerçi 'Cumhuriyet saldırı altında, tehlikenin farkında mısınız' kampanyası, AK Parti'ye karşı tutmamıştı.
Fakat...
'Erkekliğimizle kadınlığımız saldırı altında. Dış güçler, elde hacamat baltasıyla aziz milletimizi kısırlaştırıp tarihten silmeyi kafaya koymuş, Altılı Masa da işbirlikçi, cinsiyetimiz tehlikede' kampanyası, bakarsınız tutar.
Yeter ki...Enflasyonla savaşta can derdine düşmüş Hans'la George'un, açlıkla boğuşurken bizim cinsiyetimizle uğraşacak gücü nereden bulabildiği açıklansın.
Birbirini çürüten her iki senaryo da aynı tezgahlarda, iktidar çığırtkanlarınca satılıyor çünkü.
Tehlike gerçekçi gelmezse, ondan çıkarılan mağduriyet ve kurtarıcı rolü de halka, sahte görünmez mi?
Uzaydaki milli çıkarlarımızı koruma sözü bile aç karna, bu korkutma safsatalarından daha etkili olabilir. Benden söylemesi.