Dolar sevdasından Merkel’in aşısına
Aşı sırasını beklerken sabırsızlanan Almanları, Merkel şöyle yatıştırdı:
"Sabırlı olun, ben de bekliyorum, sıram gelince yaptıracağım."
Bunu okurken ister istemez aklımdan geçti. Bir başbakanın, bir sözü ile halkını teskin edebilmesi ne büyük nimettir.
O başbakan için anlamı belli. İkna gücünü, inandırıcılığını, sözünün tesirini gösterir.
Ama o ülke için ifade ettiği anlamı, en iyi yokluğunu çeken bilir. Bulunmaz, paha biçilmez bir nimet.
Böyle ilaç gibi sakinleştirici liderlerden fazla kalmadı dünyada.
Ha, sakinleştiriciden söz etmişken, Refik Halid Karay'ın Memleket Yazıları'nda rastlamıştım. 1950'lerde, Yunan medyasında bir hıyar cinsinin kansere iyi geldiği haberleri yayınlanmaya başlamış.
Bunun üzerine hırtapoz ve züppelere, İstanbul argosunda artık 'hıyar' yerine 'kanser ilacı' denir olmuş.
İstanbul zarifleri, eski 'hıyar' tabirini kaba bulduklarından bu 'kanser ilacı' yakıştırmasını pek sevmiş, pek tutmuşlar. Nezaketlerini bozmadan 'hıyar' diyebilme imkanı veriyormuş.
Merkel, müsekkin gibi yatıştırıcı bir lider. Ama Almanlar, bugün Trump'ın temsil ettiği kanser ilacı gibi liderler de gördü.
Türkiye'de, dolar sevdalılarımıza böyle bir sakinleştiriciden iki doz verebilsek ne olurdu, düşünsenize!
Bloomberg HT ekibi hesaplıyor. Son 4 ayda dolar kazandırmamış, alanlara kaybettirmiş.
Yine de son 4 ayda, bankalardaki dolar mevduatı azalmadı, arttı.
Hatta Merkez Bankası faizi yüzde 17'ye çıkardıktan sonra da değişmedi. Cazip getirisine rağmen, doları olanlar bozdurup TL'ye dönmedi.
Aralık'ın son haftasında bile 700 milyon dolar eklenmiş dolar hesaplarına. Toplam mevduat, tarihi bir rekor kırarak 235 milyar dolara dayanmış.
Güven meselesi. Başka bir ifade ile vatandaşa sakinleştirici verememe sorunu.
Çünkü dolar bugün düşse, bugün kaybettirse bile yarın nasıl olsa yine çıkacak inancı var. Bu kırılamadığı sürece de vatandaş, parasını güvende yani dolarda tutmaktan vazgeçmiyor.
Dolar düştüğünde, bu anı kollayan aziz milletimiz, bilakis düşük kurdan daha çok almayı tercih ediyor.
Her neyse...
Merkel'in son yeni yıl konuşmasıydı.
15 yıllık başbakanlığına bu sene veda ediyor. Ve 15 yıllık yıpranmadan sonra, hala sözü senet. "Aşı yaptırmadım, herkes gibi sıramı bekliyorum" dediğinde, kimse şüphe etmiyor.
"Aşı yaptırmadım" diyorsa yaptırmamıştır. "Sıramı bekliyorum" diyorsa sırasını bekliyordur.
Merkel, sözüne güvenilir ve emin bir lider. Trump gibi popülist şovmen değil.
Ucuzlatıp ayağa düşürmediği için de sözü hala para ediyor, güven veriyor.
Trump değil de Merkel tarzı bir lidere sahip olmanın kıymetini ve bunun onları ne kadar şanslı yaptığını bilen Almanlar, şimdi dua ediyordur. Allah, onlara böyle liderlerden daha çok versin diye.
Yılın ilk cumartesi yazısını, şu bilgelik dolu şarkıyı onlara adayarak bitirelim:
Sözlerini Sevgi Sanlı yazdı, Atilla Özdemiroğlu besteledi, Sezen söyledi. Yalnız Kullar:
"Tanrım tek başına koyma kulların.../Yeşil bağın üzümü/Yola diktim gözümü/Ne gelen var ne giden/Kime diyeyim sözümü/Hasretini çekmişlere/Tazeyken dul kalmışlara/Alı gülü solmuşlara/Ver, ver, ver, ver/Gökte uçan kuşlara/Kurumuş kocamışlara/Boynu bükük kalmışlara/Ver, ver, ver, ver/Hey Tanrım/Bana üç tane/Üç de yetmez beş tane/Beş de yetmez yedi tane/Ver, ver, ver, ver/Ver Allah'ım ver..."