Beğendili kebap, 500 gram kuzu eti istiyor. Soğan, patlıcan, un, kaşar, tereyağı, süt de gerek...

Hadi 4 kişilik beğendili kebabı evde yapmanın maliyeti, 2021’den 24’e yüzde 500’den fazla arttı...

Peki tavuk güvecine, onu da bırakın, yahu menemene ne demeli?

Onlardaki artış da yüzde 500’lerde.

Bir adet tavukla 2 soğan, 4 patates, 4 domates ve 1 demet maydanoza biraz kırmızı pul biber, tereyağı ve zeytinyağı ekleyip ateşe koyuyorsunuz... 4 yılda 6 kat oynar mı fiyatı!

İçinde tavuk var, o tutuyor parayı diye düşünebilirsiniz.

4 yumurta kırıp menemen pişirin, bakalım kaça geliyor?

Boğazınızda kalsın istemem ama hesabı ortada.

3 soğan, 4 domates, 250 gram da sivri biber aldınız, 4 çorba kaşığı sıvı yağla... Afiyet olsun, yine 6 katına çıkmış 4 yılda.

BBC Türkçe, göz açıcı bir dosya hazırlamış. Kültür (Bakanlığı) Portalı’nın yemek tariflerine göre seçtiği malzemeyi ya TÜİK enflasyon sepeti ya Et ve Süt Kurumu yahut da ucuz marketten alıp hesaplamış. Ve 4 yıldaki gıda fiyatı farklarının ev mutfaklarına nasıl yansıdığını bulmuş.

Şunu da not edin: 2013-2018 arasında sadece 2 katına yükselen gıda fiyatı endeksimiz, sonraki 5 yılda 7’ye katlanmış.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğimiz döneme rastlıyor bu muazzam değişim, tesadüfe bakın!

Tek başlılıkla, yetkilerin tek elde toplanmasıyla birlikte gıda fiyatlarımız da uçuşa geçmeye başlamış.

Tabii “zamanlama manidar, bu da mı tesadüf” bandosu, burada bir bağlantı görmüyor.

Öyle denk düşmüş. Türkiye’nin nasıl yönetildiğiyle yani sistem değişikliğiyle gıda fiyatlarındaki deĝişimin alâkası yok onlara sorarsanız.

Bir de Sadık Abi’ye sormak lâzım. Hani önceki Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ların apartman görevlisi Sadık Abi’ye.

Hafize Hanım, Merkez Bankası Başkanı olarak gerçek enflasyonu Sadık Abi’den öğreniyordu. TÜİK’ten değil. ‘Ben de sizdenim’ mesajı vermek için halka göz kırparken açıklamıştı. Kaş yaparken göz çıkarmıştı ama bize de Sadık Abi’yi tanıtmıştı o arada.

Artık sırrını biliyoruz, Sadık Abi gerçek enflasyondan anlıyor. Ne anlaması yahu, iliklerine kadar bizzat yaşıyor.

Beğendili kebap boğazından geçiyor mu, onu sormuyorum. Tavuk güveci de şöyle dursun. Acaba Sadık Abi, Cumhurbaşkanlığı sisteminde menemene doyabiliyor mu?

REİSİ ÖLDÜRÜLDÜ HEDEF DE TÜRKİYE Mİ?

Enflasyonun şahlanma zamanlamasına gelince kafayı hemen içeri çeken büyük resimciler, dişlerine göre mevzuyu buldu: İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin bir helikopter kazasında ölmesi!

Sadece kafalarını değil komplo baltalarını da sakladıkları yerden dışarı çıkardılar, Allah ne verdiyse atıp tutuyorlar.

Hamaney’den sonra en güçlü dini lider adayıymış, ölümüyle Hamaney’in oğlu Mücteba Hamaney’in önü açılmış, yoksa Ayetullah Reisi’nin ölümü kaza değil de sabotaj mıymış?

Kim yapmış olabilir peki?

Çatıştığı İran iç güçlerince tasfiye edilmiş olabilirmiş.

Bir füze vurdu belki, neden İsrail atmış olmasın!

Ya ABD, 3. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşlemek için suikast düzenlediyse?

Büyük resmi derhal gördü, oyunu bozmaya koyuldular bile.

Öyleyse asıl hedef Türkiye, yine bizi kuşatıyorlar, emperyalizmde oyun bitmez, küresel çete rahat vermeyecek bize demek, etrafımızdaki çember daralıyor...

Ağustos 2020’de, Beyrut Limanı havaya uçup 200 kişi öldüğünde de bunun bir dış saldırı olduğunu şakkadanak anlamışlardı.

Lübnan hükümeti, ne yapsa ne etse bizimkileri aksine ikna edememişti. Kendi ihmallerinden kaynaklandığını, sorumluluğu üstlendiklerini, bir füze ya da bomba atılmadığını, depoda kalmış patlayıcıdan çıktığını anlatmaktan dillerinde tüy bitti.

Fakat komplocu hafiyelerimizden kaçar mı!

Yine de İsrail’le ABD’nin saldırmadığına ve asıl hedefin de Türkiye olmadığına inanmadılar. Aynı teraneleri okumaya devam ettiler.

O zaman patlamayla yıkılan Beyrut olsa da asıl hedef bizdik, Lübnan hükümeti işin aslını bilmiyordu...

Şimdiyse cenaze sahibi İran yetkilileri, sabotaj veya saldırıdan bahsetmeyip Reisi’nin kazada öldüğünü söylüyor ama doğrusunu bizim zehir hafiyeler biliyor, tabii ki öldürüldü ve hedef Türkiye, İran sadece araç.

Gelin de lâ havle çekmeyin.