Bu gaz Dezenformasyon Bülteni’nde yok

Putin; ‘gaz benim değil mi, istediğime verir istemediğime vermem’ demiyor.

Ama kendisine tanımadığı ayrıcalığı, Erdoğan’a tanımış gibi bir hava estiriliyor.

Farfara bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, ilk gazı vermişti. Güya “Sayın Putin, AB’nin yaşam anahtarını Sayın Cumhurbaşkanımız’a biraz önce teslim etti”ydi.

Hatta “Mesaj net: Gaz mı, petrol mü, tahıl mı istiyorsunuz! Beni değil Sayın Erdoğan’ı ve Türkiye’yi ikna edin!” demiş oluyordu.

Tüm haklarının bize geçtiği, Putin’den aldığımız yetkiyle tipini beğenmediğimize Rus gazını satmayabileceğimiz balonu, bunla kalmadı.

Bir de uydurma alt yazıyla bir Putin videosu çıkarıldı. Sağlam olsun diye...

Putin’e, bombastik şeyler söyletiliyor. Tüm Rus gazını Türkiye’ye taşıyacağı, babasının malı gibi istediğine istediği fiyattan satsın diye sadece Türkiye’ye gaz vereceği, başkasına zırnık koklatmayacağı ve Batılı ülkelerin muhatabının artık Türkiye olduğu şeklinde uçuk, ham hayallerle dolu.

AK Parti Moskova İl Başkanı olsa yine söylemezdi bunları. ‘Jelibon madeni bulundu’ haberleri bile daha gerçekçi kalır yanında, o kadar inanılmaz.

Rusya’nın kendi gazı üstündeki yetkileri, bir üfürükle bize devrettirildi. Şişirildi ve uçuruldu balon.
Sabah başyazarı Barlas, ‘duy da inanma’ demedi. Dünkü yazısında, sevinçten havalara uçup şu zafer çığlıklarını atıyordu:

“Bundan sonra Avrupa’nın enerji konusundaki muhatabı Türkiye. Türkiye, İran’dan, Azerbaycan’dan, Katar’dan ve Rusya’dan aldığı gazları karıştırarak Avrupa piyasalarına sunacak. Fiyat da Türkiye’de belirlenecek. Yani artık vana bizim elimizde.”

Fakat ‘sana yalan, bana gerçek’ rahatlığıyla esip savurduğu için kim, Barlas’ı suçlayabilir! Hepsi, İletişim Başkanlığı yüzünden. Haftanın yalanlarını patlatan Dezenformasyon Bülteni’ne alsalar o da yutmazdı bu zokaları.

Putin, Rus gazını alsınlar diye Avrupa’ya dil döküyor. ABD’den daha ucuza satma ve siyaseti karıştırmama sözleri veriyor. İsterlerse Türkiye’de büyük bir gaz merkezi kurmayı dahi teklif ediyor.

Avrupa bu kışı atlatamayacak, Putin’e yalvaracaktı. Halbuki efsane, kış gelmeden çöktü.

Yine de hala Putin’in; Avrupa’ya karşı gaz silahını bize kullandıracağı, Batı’yı bize yalvartacağı mavalları okunuyor. Sormazlar mı; o ki kullanılabiliyordu, kendi niye kullanmadı? Çocuk kanmaz bu dolduruşlara.

Neyse ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün tonu yumuşattı.

Erdoğan’a göre durumumuz şu:

Gaz sıkıntısında Avrupa’ya nispeten daha rahatız. Ve Putin, Avrupa’nın doğal gazını Türkiye’den temin edebileceğini açıkladı. Tabii eğer Türkiye’de bir üs kurulmasını onlar da isterse...

Yoksa akıllara durgunluk veren şöyle bir absürtlük oluşacaktı:

Bir yandan; 2023 seçimlerinden sonra “Türkiye Yüzyılı” başlayacak, dünya bizim tarafımızdan kurtarılmayı bekliyor. Rus gazının vanası da artık bizim elimizde....

Diğer yandansa gaz borcumuzun ödemesini 2024’e ertelemeleri için Rusya’yla görüşüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, görüşmelerin sürdüğünü doğruladı.

İktidara denetim beğendirilemeyince

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e, Sayıştay’ın 2019’daki raporu soruluyor; ‘baktınız mı’ diye...

Vaktiyle bakılsa eksiklikler görülüp giderilebilir miydi, 41 cana mal olan Amasra’daki maden faciası önlenebilir miydi? Bunu anlamaya dönük bir soru.

Bilgin diyor ki:

“Bu, Sayıştay raporuyla anlaşılabilecek bir mesele değil. Daha teknik düzeyde bilgilere ihtiyacımız var. Elimizde daha objektif verilerin olması lazım.”

Öyleyse Sayıştay, ne demeye madenleri denetliyor? Kaynak israfı! Yazık değil mi?

Kuruluş yıl dönümüydü; Erdoğan, Sayıştay’dan denetimlerde açık aramamasını istemişti.

Talebi şuydu:

“Sayıştay’ın, icracı kurumlardaki denetimini açık arama ve ceza penceresinden bakarak yapmaması gerektiğini düşünüyorum.”

Sayıştay; her bir vatandaşın hakkını, hukukunu korumak için çalışıyordu.

Erdoğan, bunu da belirterek denetimden asla kaçmadıkları, korkmadıkları, çekinmedikleri için Sayıştay’ı güçlendirdiklerini eklemişti üstüne.

Hem açık aramayacak hem denetleyecek hem de vatandaşın hakkını koruyacak, imkansız görev!

Sadece Sayıştay mı! Muhalefet de Meclis’teki denetimini beğendiremiyor iktidara.

Kazak Abdal’ın, zor beğenenleri yeren dizelerine benzeyecekse Meclis de Sayıştay da bıraksın denetimi, daha iyi.

“Kırık çanağı yok ayran içecek, kahvede fağfuri fincan beğenmez” gibi bir beğenme zorluğuyla yürümez zaten.

YORUMLAR (24)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
24 Yorum