Batı’nın büyüyen krizi, evsizlermiş. Artan kiralar, halkı sokağa mahkum ediyormuş.

İngilizler de kiralarını karşılamakta zorlanmaya başlamış. Londra sokaklarında yaşayan evsiz sayısı, bir yılda yüzde 10 artmış.

Bu da Sabah ile Yeni Şafak gazetelerine dert olmuş. Allah; başka dert, keder vermesin.

Subliminal mesajı aldınız herhalde. Biz yine iyiyiz, halimize şükredelim; demeye getiriyorlar.

Benim etrafımda kirasını artık karşılayamaz hale gelince İstanbul’dan, Ankara’dan taşınmaya çalışanlar var. 20-30 yıldır tutunabildikleri şehirlerde daha fazla barınabileceklerinden umutları kesildi.

Eminim, ucuz kira bölgelerine göçmekten başka çaresi kalmayanlar, sizin etrafınızdan da çıkıyordur.

Fakat iktidar propagandisitleri arasında Metin Külünk’ten başka, sorunla ilgilenen görmedim.

İlgilenenler de suçu, ev sahiplerinde buluyor. Hep onların açgözlülüğü yüzünden oluyormuş.

İstanbul başta, memleketteki acımasız imar yolsuzluklarından açgözlü müteahhitlerin tek başına sorumlu tutulması gibi bir durum.

Ya da 28 Mayıs’taki seçimden bu yana benzine, mazota gelen yüzde 100 zammı görmeyip, İstanbul’da toplu taşımaya yüzde 50 zam yansıttığı için İmamoğlu’na tepki gösterilmesi gibi.

İktidar propagandası, hepten su kaynatıyor artık.

Yolsuzluklardan müteahhitler, yoksulluktan halk, kira artışlarından ev sahipleri, seri zamlardan da İmamoğlu’yla Yavaş ve cümle muhalefet sorumluymuş gibi esip savuruyorlar.

İleri demokrasilerde rol taksimi böyle olur; sınırsız yetki iktidara, sınırsız sorumluluk da muhalefete düşer sanki.

Zamların altından kalkamayan evsiz barksızların payına mı! Söylene söylene evi kamyona yükleyip köye, kasabaya taşınmak elbette. Ama muhalefete söylene söylene...

Bay Kemal, o lüks otelde 5 gece tatil yapmayacaktı! Yapmasa böyle enflasyon olmazdı, onun yüzünden kiralar uçuyor âdeta.

İktidar ve destekçileri; yine haklı çıkmanın gururu ve ahlâki üstünlüğüyle üst perdeden konuşuyor.

Bak gördünüz mü; Allah korumuş, ya muhalefet kazansaydı!

Daha olmamış ne olacaktıysa muhalefet kazanınca? Kiraların başı, göğe ermekle kalmayıp arşıâlâya mı ulaşacaktı?

Ev sahipleri ile kiracıların karşı karşıya getirilmesine bir Metin Külünk, ses yükseltiyor. Toplumsal barışı bozar, tehdit ediyor diye.

Haksızlık etmeyelim; bir de Devlet Hava Meydanları duyarlı. Kendi kiracısına o da. İstanbul Havalimanı’nı işleten kiracısı İGA’yı, zorda bırakmadı. Ev sahibi olarak, 1 milyar 195 milyon avroluk salgın dönemi kirasını, 24-25 yıl sonraya erteledi. Acelesi yok, sıkışmasınlar; 2018-20 arasını, 2042-43’te öderler diye. CHP Milletvekili Atila Sertel’in sorusu üzerine açıklanmıştı.

Fakat nerede böyle fakir babası ev sahibi! Başka da ne kiracıyı ne ev sahibini düşünen yok.

Arabasından ikinci MTV alınan, tuvalet kâğıdına bile vergi zammı konan vatandaş; milyar milyar vergi ayrıcalıkları tanınan kamu müteahhidi kadar şanslı olacak değil.

Ev sahibi devlet olan, yaşadı. Olmayan, kendi derdine yansın.

Her gün bir yerden kiracı- ev sahibi kavgası duyuluyor. Kırılan kapılar, cinayetler, yaralamalar...

Ev sahipleri ile kiracılar birbirine girmiş. Hayatlar, altüst. Fakat iktidara yardımcı medya, Hans ile George’a üzüldüğü kadar üzülmüyor onlara.

Ee, onlar da seri zamcı İmamoğlu’nu seçmeyecekler miydi, oh mu olsun!