Bizim berberin elektrik sevinci
Yılbaşında elektrik zammını, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu açıklamıştı.
Resmi terminolojiyle söylersek “tarifelerdeki zorunlu düzenleme”, “elektrik faturalarında artış yaşanması”na yol açtı.
“Elektrik faturalarında yaşanan artışlar” fark edilince de Cumhurbaşkanı Erdoğan, duruma el attı.
Ve zamma çarpılanlara müjdeyi verdi:
“Vatandaşlarımızın elektrik faturalarının iki kat, hatta üç kat arttığı yönündeki şikayetleri üzerine ilgili kurumlarımıza elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdik.”
O arada faturalardan şikayete suç muamelesi yapıldı, esnaftan gözaltına alınan bile oldu.
Ama neyse ki şikayetler yasakken birden haklı bulundu, milletin gözü aydın.
Malum, konutlarda yüzde 50 ila 125 oranında kademeli zam yansıtılmıştı.
Yüzde 50 zamlanan ucuz tarifeye tabi asgari tüketim miktarı, şimdi Cumhurbaşkanı talimatıyla 150 kilovattan 210 kilavata çıkarılıyor.
Uzmanlara göre, bu da faturalarda aylık 42 liralık bir düşüş sağlayacak.
Cumhurbaşkanı, şubat faturasının yeni tarifeye uygun geleceğini söyledi.
Dün tıraş için mahalle berberindeydim.
Elektrik faturası, 1,100 liradan 2,100 liraya çıkmış. O da sadece 15 günlük kısmı zamlı tarifeye girdiği halde.
Yarı yansıması bu kadar acıtmış. Zammın tamamını, asıl şubat faturasında hissetmeyi bekliyor.
Berberim, faturasının 42 lira hafiflemesine sevinse mi, sevinmese mi bilemedi.
Ben de asgari elektrik tüketiminin baştan doğru hesaplanamamasına, etkilerinin öngörülememesine, bir ay sonra tarifenin yeniden düzenlenmek zorunda kalmasına üzülsem mi, üzülmesem mi!..
Zam oranı indirilmedi, ucuz tarifenin uygulanacağı dilim yükseltildi. O da faturayı 42 lira düşürecek deniyor.
Faturadan canı, şikayetten başı yananları bir rahatlama almış mıdır?
Güle güle mi, bozdura bozdura mı, artık nasıl haracayacağına, dişinin hangi kovuğunu dolduracağına herkes kendi karar verecek.
Konutlarda yüzde 25’lik doğal gaz zammını da BOTAŞ duyurmuştu. Belki ona da el atar iktidar.
Cumhurbaşkanı’nın yokluğunda düşmüştü rezervler, fark eder etmez yükseltmeye girişmedi mi! Gıyabında çıkmıştı dolar, görür görmez köpüğünü almadı mı! Orada olmadığı sırada şişmişti enflasyon, fazlalığını hemen indirmeyecek mi?
Cumhurbaşkanı; enflasyon dahil, halkı bunaltan sıkıntıları yine kendilerinin çözeceğini söylemişti. Bu daha başlangıç demek. Enseyi karartmayın.
DERTLERİ BAY KEMAL’İN OTEL ODASI MI?
Berat Albayrak, Hazine ve Maliye Bakanlığına şu notla veda etmişti:
“At izi, it izine karıştı. Hak ile batılı ayırmak zorlaştı. Mevla sonumuzu hayreylesin.”
Ne gördü ki bu uyarıya gerek duydu? Onu söylemedi.
TÜİK’e iki yılda dördüncü başkan atandı. Üçüncüsü Sait Dinçer, son açıklamasında şöyle dedi:
“Enflasyon hesabında ben bir yanlışa imza atarsam, 84 milyonun hakkını yemiş olurum. Milyonlarca çalışan bizim açıkladığımız enflasyona göre zam alıyor. Gelirleriyle oynamak gibi bir sorumluluk altına girmem.”
Acaba ne istendi ki, niye yapamayacağını kamuoyuyla paylaşmak zorunda kaldı? Orasını söylemedi.
Enflasyonla, faizle, dolarla mücadeleye bakan, MB ve TÜİK başkanı, yeni ekonomik model dayanmıyor da adalet mücadelesine dayanıyor mu?
İstifa eden Adalet Bakanı Gül de veda konuşması gibi bir uyarı mesajı bıraktı arkasında.
FETÖ’vari yöntemlere karşı uyanık olmaya çağırdı. Hukuku kendine alet etme, devlet yetkilerini kötüye kullanma tehlikesine dikkat çekti.
Sahte, uydurulmuş delilleri, kumpasları hatırlattı. Haysiyet cellatlıklarının, itibar suikastlarının tekrarına izin verilmesin, yargı alet olmasın istedi.
Suç istihbaratı toplama imkanının, muhalefeti karalamakta kullanılmasını mı kastetti? Muamma.
Neyle karşılaştı ki böyle bir endişeye kapıldı? Söylemeden gitti.
Pazartesi akşamı KRT’deki programımızda, Yavuz Oğhan’la söyleyene değil, söyleten sebeplere bakmaya çalıştık.
Ne mi anladık?
“Bak İmamoğlu büyükelçiyle balık yedi”, “İşte Bay Kemal 100 bin liralık otel odasında kaldı” vaveylaları, sıra bunlara gelmesin diye bitmiyor.
Sanayide enerji kesintileri, halkı ezen zamlar, adaletsizlikler bitmiş, tartışmadığımız bir Bay Kemal’in otel odası kalmıştı.
İtibardan tasarruf edemeyecekleri için iktidardakilere nerede, kaça kaldıkları sorulamıyor.
Fakat Bay Kemal’in itibarı ne ki, onların aldığı indirimi de alamaz. 100 bin liraya geceledi mi, gecelemedi mi? Hadi dinine, imanına yalan mı, doğru mu!
Millet faturasını ödeyemiyor, geçim derdinde; iktidarın varsa, yoksa derdi muhalefet.