Ahlâksız Batı'nın ettiğine bak
Bizde iktidar, depremde 45 binden fazla ölümden sorumlu tutulmasını, ölenlere saygısızlık sayıyor.
Yunanistan'da ise tren kazasında 45 kişi ölünce Ulaştırma Bakanı istifa etti; "ölenlerin anısına saygı bunu gerektirir" diyerek.
Karamanlis, kendisinden önceki ihmallerin bile sorumluluğunu üstlendiğini şöyle açıkladı:
"Ne yazık ki çabalarımız böyle bir kazayı önlemek için yeterli olmadı. Böyle trajik bir olay yaşandığında, hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmek mümkün değil. Vatandaşların siyasi sisteme güvenebilmeleri şart. Buna siyasi sorumluluk denir..."
Saygı ve sorumluluk anlayışlarımız taban tabana zıtmış. Fark, bir kez daha ortaya çıktı.
Ahlâk anlayışımız da epey farklıydı, salgında görmüştük.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli uzay hamlemizi anlatırken gençleri, Batı'nın ahlâksızlığına karşı uyarmıştı:
"Batı'nın ilmini alacaksın, ahlaksızlığını değil."
Gerçi bilge lider Aliya İzzetbegoviç, Batı'yı yanlış tanıdığından olsa gerek, aksi görüşteydi.
"Açık konuştuğum için bağışlayın. Güzel yalanların bize faydası olmaz. Ama acı gerçekler, ilaç olabilir. Batı, çürümüş değil; güçlü, örgütlü ve eğitimli. Sorumlu ve dakik" diyordu.
Fakat İçişleri Bakanı'mız Soylu da Batı'nın gerçek yüzünü gayet iyi tanıyor.
Batı, ekonomik olarak bizden güçlü olsa da ahlaken çürümüştü, bizi LGBT yapmak istiyordu. Bu yüzden kara parayla mücadelede Türkiye'yi gri listeye dahi almışlardı.
Soylu, her seferinde lafı Batı'nın iç yüzüne getirip böyle ifşa ediyor.
O kadar çürük bir ahlâk anlayışları var ki kötü örnek oluyorlar. Ahlâksızların yapmayacağı şey yok, bizi de bozacaklar.
Mesela Boris Johnson, İngiltere'de Muhafazakar Parti lideri ve Başbakan'dı. Koyduğu salgın kurallarına kendisi uymadı. Evinde parti verdiği çıkınca da önce yalan söyledi, polisin kestiği cezayı ödemesi ve döne döne özür dilemesi bile yetmedi. Ve bu ahlaki düşüklük, o koltukta oturmasına engel diye istifaya zorlandı.
Ne anlıyorlarsa artık ahlâktan. Şuncacık şeyden başbakan mı istifa edermiş! Salgında lebalep parti kongresi toplamakla nasıl övünülür, gelsin de bizde görsünler.
"İsyan Ahlâkı" kitabının yazarı Nurettin Topçu, bunu zamanında tespit etmişti.
“Bu millete Anadolu irfanının kıymetini ve düzen kurucu ahlakını kuşanmayı telkin eden eserleri” dolayısıyla 2017'de, Cumhurbaşkanlığı ödülüyle 'örnek kişi' gösterildiyse boşa değildir.
Topçu'nun tespiti nasıldı:
"Kur’an hârikası ilâhî ahlâk, İslâm diyarında çoktan gömülmüştür". "Burada insanı fenerle arayanlar, yanılmamışlar. Yaşanan şekliyle Müslümanlık, Şark´ı bitirmiş. Buraya artık ne ilim girer, ne ahlâk; ne de Allah uzanır bunlara…"
Anadolu irfanına gelince...
Cumhurbaşkanı Erdoğan; en son Dodurga seçimlerinde görüldüğünü şöyle duyurmuştu:
“Çankırı Dodurga seçimleri, Anadolu irfanının bir göstergesi olarak siyasi tarihimizdeki yerini almıştır.”
Yakınlarda tekrar görülmesi bekleniyor. Zaten 14 Mayıs'ta milletimiz, gerekeni yine yapacak diye.
LOGO MERAKI NEREDEN GELİYOR?
İsveçli yardım kuruluşu Better Shelter; klimalı çadırlar gönderdi. Konteynere, barakaya benziyorlar. 5 bin çadırın 75'i Hatay'a kuruldu bile.
ABD ordusu, Hatay'a ameliyat ve yoğun bakım üniteleriyle 100 yataklı sahra hastanesi kurdu. Bugün yarın Sağlık Bakanlığımıza devrediyorlar.
Görüntülerine bakıyorum; logolarını nereye basmışlar, kimin bağışı olduğu nerede yazıyor diye. Bir türlü göremiyorum. Gözümüze sokmayı akıl edememişler.
Kızılay Başkanı Kınık, depremin 3. günü Ahbap'a sattıkları çadırları neden AFAD'a göndrmediklerini açıklamıştı.
Depremzedeler açıkta çadır beklerken neden miydi?
Kızılay'ın o elindekiler, AFAD'ın çadır şartnamesindeki logo gibi kriterleri karşılamadığı için...
Başka söze gerek var mı!
Ahlâksız Avrupa'ya özenen, ahlâksız Batı'ya hayran, kendi yaşam şartlarını beğenmeyen, aşağılık kompleksli ezikler iyi baksın.