Âhiretimizi kurtarma siyaseti
Güzel Kur'an okuma yarışması değil. Hafızlık müsabakası desen, o da değil...
Hani müezzin, imam, vaiz, müftü, Diyanet reisi filan seçmiyoruz...
Ülkeyi kimin daha iyi yöneteceğine bakarak, bir dönem için cumhurbaşkanı seçiyoruz.
Fakat hâlâ bunun farkında olmayanlar var. Müezzin, imam, müftü seçeceğimizi zannediyorlar. Daha doğrusu, millet öyle zannetsin de ibadetmiş gibi oyunu kendilerine versin istiyorlar.
AK Partili Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, Erdoğan ve Bahçeli'ye destek vermeyi "imani bir görev" ilan etti.
BBP lideri Destici, Kılıçdaroğlu'nu destekleyenlerin hem bu dünyada hem öbür dünyada çok ağır bedel ödeyeceğini bildirdi. Nereden aldıysa artık haberi...
Dünya işlerimiz bitti, hepsini hallettiler, Hatay'ın hela ihtiyacını dahi giderip şu fotoğraftaki ayıbı ortadan kaldırdılar, şimdi de âhiretimizi mi kurtacaklarmış? Sıra ona mı gelmiş, cennete gitmemizi mi garanti edeceklermiş!
Hoca lakaplı Cübbeli; "millet neyi konuşuyor, Altılı Masa. Milletin Berat Gecesi gitti" diye yapıştırdı hükmü. Ardına da 'kahreyle'lerle, 'mahveyle'lerle bastı bedduayı.
İktidar ve ortaklarını, destekçilerini getirin gözünüzün önüne. Beş vakit cemaatle namaz kılıyorlar, "Haçlı İrtica" kitabının yazarı Perinçek'in bile alnı secdeden hiç kalkmıyor gibi mi görünüyor?...
Ama şu gazeteden çok trol müsveddesine benzeyenin bir bezirgânı, öyleymiş gibi sallıyor.
İkindi vaktine doğru, alnı secdeli Tayyip Erdoğan’ı devirmek üzere Altılı Masa toplanmış da... Orada namazını eda edenler sormuş mu, seçtikleri kişi de namazını kaçırmıyor muymuş da...
Bunlara söylenecek tek şey; âhiretimizi kurtarmayı bize bırakmaları, dünyamızı kimin, nasıl kurtaracağını anlatmaları.
"Dünyanızı da âhiretinizi de yakarsınız bak" ucuzluklarıyla oy toplayanlara, Erdoğan'ın böyle bir parti içi tartışmayı bitiren uyarısını da hatırlatabilirsiniz.
"Tekkeye mürit aramıyoruz, siyaset yapıyoruz" demişti. Kestirmeden, dümdüz.
Aksini yapanlara, dini siyasete alet edenlere din bezirgânı, hurafe tâciri, hokkabaz, şartlatan, istismarcı filan demeyin sakın; alınır, bozulurlar. Hem onu demek sizden önce dindarlara, Diyanet'e düşer.
Yok, olmuyor, sizi kesmiyorsa son bir önerim olacak.
Karamollaoğlu, "merhum Erbakan bugün yaşasaydı CHP'nin yanında yer alırdı" dediğinde Erdoğan şöyle tepki göstermişti:
"Temel Bey'in ebedi âlemden, hocamla böyle bir irtibatı nasıl kurduğunu anlamakta doğrusu zorlanıyorum. Tereciye tere satmasınlar. Biliyoruz bu işleri. Böyle bir saçmalık olur mu?"
Bu dünyayı çiftlik-i hümayun sandıkları yetmezmiş gibi, kalkıp ebedi âlemden de ucuz vaat pazarlayanlara siz de aynısını söyleyebilirsiniz.
ASRIN FELÂKETİ Mİ YIKIMI MI?
"Bilim insanları, 6 Şubat'taki depremi, dünyada karada meydana gelen en şiddetli deprem olarak tarif ediyorlar" mı, bu doğru mu?
Teyit.org sitesi, doğru zannedilen yanlış bilgilerden milleti korumak için konuyu araştırmış.
Ne bulduklarına bakalım:
"Eğer AFAD’ın belirttiği şiddet verisini baz alırsak 6 Şubat’ta yaşanan depremin şiddetinin, Türkiye tarihinin en şiddetli diğer depremi olan 1939 Erzincan Depremi ile benzer olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan 6 Şubat’ta çok daha fazla insanın hayatını kaybettiği ve çok daha fazla yapının depremden etkilendiği anlaşılıyor.
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS) verilerinden, dünya genelinde benzer şiddette karada meydana gelmiş depremler tespit edilebiliyor.
ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı National Centers For Environmental Information (NCEI) verilerinden, daha yüksek şiddette karada meydana gelmiş depremler görülebiliyor. Hem şiddeti hem de büyüklüğü itibarıyla 6 Şubat depremlerinin önünde olan depremlerden Çin, Moğolistan, Hindistan ve Nepal’de hissedilenler, karada meydana gelmiş.
6 Şubat depremleri, dünya geneline bakıldığında ne şiddeti ne büyüklüğü ne de bireyler üzerinde yarattığı etki itibarıyla benzersiz."
Yani asrın ne en büyük ne de en şiddetli kara depremi. Bu doğru değil, kesin bilgi, yayabilirsiniz.
"Ancak Türkiye özelinde, Cumhuriyet tarihinin en yıkıcı depremi olduğu" doğru.