4 yıl seçim sadakasıyla geçer mi?
Ağanın eli tutulmaz. Emekli maaşına gelince Temmuz 2023'ten beri tekleyen hızlı karar alma sistemi, yerel seçimlere yaklaşırken bastı gaza, durdurabilene aşk olsun.
6 ay önce memura seyyanen zamda emekli pas geçilmiş, enflasyon karşısında kaderine terk edilmişti.
Yıl sonu telafi edilecekti. Baskıya dayanamayınca iktidar, bekleyemedi. Önce çalışmayan emekliye bir defaya mahsus 5 bin lira ikramiye verdi. Tepkiler üzerine çalışan da buna katıldı.
Sonra yıl sonu zamlarında memur ve diğer emekliler ayrı tutuldu. Birine yüzde 49.25, diğerine 37.57...
Tek başlı hızlı karar alma sistemi, maaşı gerileyenlere gelecek temmuzda eşitlemeyi vaat etti. Öyle ayak üstü verilecek bir karar değildi. Çalışılacaktı.
O arada uzaya bir iki, emekli kalmasın, dolmuşu kaldırıldı. Oysa memur, temmuzda yüzde 70'lere fırlatılırken emekli, yüzde 25'lik oranla çoktan yaya bırakılmıştı.
Ama önümüz seçim; kasada para yok, Mehmet Şimşek de mali disiplini bozmayacak, diye emekliyi üzmeye gelir mi!
Göze alınmadı, sistem bir hızlandı pir hızlandı.
Para veremeyince evvelâ 2024, 'emekliler yılı' ilan edilerek umut verilmek istendi.
Müjdeler bir kerede tüketilse bütün yıl neyi kutlayacak, emekli nasıl bayram edecekti?
Fakat emekli, taksit taksit almaya yanaşmadı, müjdesini peşin istedi.
Hızlı karar alma sistemi de hızını alamayıp bir ayda 3 kez müjde güncelleyerek şansını denedi. Denemedi, zorladı. Yüzde 5, bir 5 daha derken bir de ne görelim, bütün emekliler yüzde 49.25'lik artışta eşitlenivermiş.
Çalsın davullar, oynasın emekli. Şölen, 6 ay öne çekildi.
Yüzyıllık, binyıllık planlar yaparken burun dibi görülmez bazen; ayda birkaç karar düzeltme normal.
Demokrasinin nimetidir. Emekli, yatsın kalksın seçime dua etsin. Ya 31 Mart'ta belediye seçimleri olmasaydı, yine başlar mıydı emekliler yılı!
Ve fakat sonraki seçim tâ 2028'de. Maaşlar da güneş gören kardan adam gibi şıpır şıpır eriyor. Emekli, çalışan bu seçimi atlatır da gelecek 4 yılı nasıl çıkaracak! Bir Allah bilir, bir de davanın garibanlarına sorun.
EMEKLİNİN TAŞIYLA EMEKLİNİN KUŞU
Yanlış anlaşılmış; sağ elin verdiğini, sol el bilmeyecekti. Sağ elin kaşıkla verdiğini, sol el kepçeyle geri alıyor artık.
AK Parti İstanbul adayı Murat Kurum da İstanbul Yüzyılını müjdelerken coştu.
"Türkiye Yüzyılı Belediyeciliği İstanbul Vizyonu" toplantısı, müjde yağmuruna döndü. Hâşa, seçim rüşveti değil vaat seliydi.
Öğrencilere 10 bin, emeklilere 2 bin 500, babalara parasız kart, evleneceklere 50 bin, iş kuracaklara 100 bin lira hibeyle ekstra gaz desteği, otobüs bileti, bedava ulaşım... Allah ne verdiyse yağdırdı da yağdırdı.
Yardımları, indirimleri saymaya yetişemedim. Belediye başkan adayından çok, fakir babasından duyacağınız şeyler. Sadaka dağıtır gibiydi.
Şahlanan ekonomide, iktidar adayının belediye seçimi bu vaatlere kaldıysa millet, sadakaya muhtaç görülüyor demektir. Kim bıraktı, sormazlar mı?
İmamoğlu, bunları dağıtmaya kalksa en başta AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşı çıkardı.
Ne diyeceklerini de daha önce dediklerinden tahmin edersiniz.
Kimin parasını kime verdiğinden girer, milletin parasıyla seçim kazanmaya çalıştığından çıkarlardı.
Bedava yemek diye bir şey olmadığını; o paraların iğneden ipliğe vergi zamlarıyla yine milletten çıkacağını da eklerlerdi.
Uçan, şahlanan Türkiye'yi ne zannediyordu! Hem sadaka saçarak oyu alınacak bir milletimiz yoktu bizim. Aklı sıra derenin taşıyla derenin kuşunu vuracak, o para zaten milletindi be, kimi kandırıyor, kendini ne sanıyordu!
Tabii emeklinin hakkıyla emeklinin oyunu tavlamaya kalkan, İmamoğlu olmayınca iş değişiyor. Bunlar SSK'yı da batırmamış mıydı zaten, CeHaPe Zihniyeti işte.
Nasıl deniyordu, eğerle meğeri evlendirince çocukları keşke olur.
Hele İstanbul bir alınsın da sonrasına Allah kerim.
Hasan Dağı arpalıktır, eğer saban yürürse/ Her dereye bir değirmen, eğer suyu gelirse/ Her kümesten bir tavuk, eğer köylü verirse/ Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse.