2023’e gaz dayanır mı?
Sazın Doçent Doktor Nebati’si olan aşıklar var; hem alaylı hem mektepli...
İkisi birlikte olmayan halk ozanları, ya alaylı ya mektepliye ayrılıyor.
Kullandıkları enstrümana göre de tasnif ediliyorlar. Saz şairleri ve kalem şairleri olarak...
Aşıklar arasında bir başka tasnif, ilham kaynaklarına dayanıyor. Rüyada pir elinden bade içtikten sonra dili çözüldüyse badeli aşıktır. Kendini yetiştiren, nutku badesiz çözülense ustadan el almıştır.
Sözcüler de kategorilere ayrılır. Ben üç tanesini sayabildim; sahte-gerçek, gönüllü-zoraki, fahri ve resmi sözcüler.
Rus Dışişleri Sözcüsü Zaharova; Cumhurbaşkanlığı Sözcümüzün, kendileri adına yorum yapmasını uygun bulmamıştı. Aramızdaki işbirliğinin bunu kapsamadığını söylemişti. Rol çalma olarak mı görmüştü, niyeyse... Memnun olmalıydı oysa.
İstemedikleri halde Rusların hissiyatına tercüman olmak, ifade edemedikleri şeyleri söze dökmek, onlar için konuşmak; fahri sözcülüğe girse gerek.
Biri, bunu üstleniyorsa ortada gazsal bir durum da olmalıdır.
Kendi kendine mi veriyor, bir başkası mı; kim gazı veriyordu?
Kendi kendine olma ihtimalinin zoruma gittiğini yazmış, tepki göstermiştim. Dün yanıldığımı itiraf ettim.
Anlaşıldı ki Putin, gazı veriyormuş. Türkiye’yi, dünyanın en büyük gaz merkezi yapma niyetini beyan etti.
Hiç değilse kendi kendimize gazı vermiyor olmamız, kendi kendimize gelin-güvey olmaktan iyidir.
Sevinelim. Fakat Putin, aynı konuşmada sadece bize değil Avrupa’ya da veriyor gazı. Bize de, Avrupa’ya vermemiz için verdiğini saklamıyor.
E hani bu kış, Avrupa donacaktı. Putin’i hafife almanın bedelini ödeyeceklerdi. Kışı çıkaramayacak, kapısına sürünerek gelip biraz gaz için Rusya’ya yalvaracaklardı. Gazprom’a mal edilen “winter is coming” klibi bile yapılmıştı.
‘Günlerini yakında görecekler, uzun bir kış olacak, gazımızı istemediklerine bin pişman olacaklar, kış kapıda’ diye kıs kıs gülüyor; Avrupalıları tefe koyuyordu Ruslar.
Ankara da bu senaryoya güveniyordu. Havaları sönecek, Avrupalılar kışı atlatamayacaktı. Putin kazanacaktı. Gazını da Avrupa’ya, yüksek fiyattan yalvartarak satacaktı.
Ne olduysa daha evlerde gaz yakılmaya bile başlamadan ağız değiştirdi Putin.
Eğer Avrupa isterse Türkiye’de, onlar için dünyanın en büyük gaz istasyonunu kurmayı teklif ediyor.
Enerji piyasasına hakim olmak için Rusya’yı, Avrupa’dan koparmaya çalışıyormuş. ABD’yi şimdi de bununla suçluyor. Kim derdi...
Putin, Avrupa’ya şu dilleri dahi döküyor: ABD’ye kanmayın, çıkarı için ilişkimizi baltalıyor, gazda kendine mahkum ederek sizi kazıklayacak, size pahalıya patlayacak, biz daha ucuza kısmadan satarız, ondan almayın bizden alın, gaz alış verişini siyasi kavgalarımızın dışında tutalım vesair...
Bazıları hala sanıyor ki Putin, Erdoğan’a ve AK Parti’ye seçim desteği olsun diye gazı veriyor. Benziyor mu hiç?
Rusya’da para hızla suyunu çekiyor, doğal gaz ısıtır ama karın doyurmaz. Satamazsa ne yapacak elindeki gazı?
Dolayısıyla Putin; fahri sözcülüğünü yapsın, Batı’ya karşı Rusya’yı savunsun, kendilerini haklı göstersin, Ukrayna savaşından NATO liderlerini sorumlu tutsun, işgalciden çok işgale karşı çıkanları suçlasın, kendileriyle anlaşması için Avrupa’yı sıkıştırsın diye gazını vermiyor Ankara’ya. Erdoğan’a tekrar seçim kazandırmak için de değil.
Ne mi değişti?
Putin’in önceliği, kendisi. Umutları tükeniyor ki Avrupa’ya gaz uzatıyor. Avrupa’ya verelim diye bize kesintisiz verecek gazı. Donarlarsa çok üzüleceğinden vermeyecek herhalde.
Gaz silahı, ters tepmiş görünüyor. Enerji krizi, kimi daha kötü vurdu derseniz; Rusya, Avrupa’dan daha zorda sanki.
Ee savaşa hazine, hazıra dağ dayanmaz. Gaz mı dayanacak!
Ne zaman bahsi geçse iki ‘dayanmak’ gelir aklıma.
Biri, Kerkük Divanı’ndaki şu cinaslı hali:
“Yar dayansın sineme/ Yar dayansın/ Men düştüm aşk oduna/ Tutuşsun yar da yansın...”
Diğeri de “duvara dayanma yıkılır, ağaca dayanma çürür, insana dayanma ölür” öğüdünde geçen sanatsız şekli.
İkisinin karışımından, bilmem şu çıkar mı:
Rusya’nın gazına dayanabilirsiniz ama Rusya dayanmazsa güvendiğiniz dağlara kış gelir, gaz da yanmaz, siz yanarsınız.