Şehitler için soru sormak günah değil
12 Şehit var. Mekanları cennet olsun. Yurdun doğusunda batısında, kuzeyinde, güneyinde annelerin, babaların, kardeşlerin, eşlerin, yavukluların evlatların yüreği bir kere daha yanıyor.
Bir kere daha bayrak asıldı sıvasız evlere…
“Vatan sağ olsun” kolay mı denir sizce? Babanın yüreği kavrulmaz mı?
Her şey bitmeli mi anneler babalar “Vatan sağ olsun” dediğinde… Ah o acılar, gözlerinde gördüm şehit annelerinin, Anadolu gezilerinde, on yıllar geçmiş, bitmiyor acı. Gözlerde hala derin bir evlat hasreti var.
Mezar taşına sarılmalar bitmiyor.
12 Şehit geldi en son Kuzey Irak’tan, Pençe – Kilit Harekatı bölgesinden. 20 aydır süren bir harekattan söz ediyoruz. Bugüne kadar çok şehit geldi Anadolu’ya, çok tören yapıldı, çok anne kapandı tabutlar üstüne…
Soru sorulmadı.
Vatanın bekası için, içerde mücadele veriliyordu, şimdi dışarıda, sınır ötesinde gerekti, orada mücadele veriliyor, oldu. Mehmetçik bu, vatan için gösterilen yere gidecekti.
Vatan savunmasında şehitlik de vardı kuşkusuz.
Peki içerde ya da dışarda verilen mücadelede, herhangi bir komuta hatası olmuş olamaz mıydı? Daha iyi komuta yapılsaydı, birliklerin güvenliği daha iyi sağlansaydı, mücadele alanındaki şartlar doğru değerlendirilseydi de… bir Mehmetçik daha az kaybedilseydi.
Bu düşünülemez mi?
Diyelim şu üst bölgesi, daha güvenlikli bir yerde kurulsaydı, kontr - istihbarat daha sağlıklı olsaydı, üs, daha muhkem yapıda olsaydı, muhkem yapı gerçekleşmemişse, orada asker konuşlandırılmasaydı, mevsim şartları daha dikkatli gözetilseydi, mesela 1995’te yine Kuzey Irak’a ve kış şartlarında gerçekleştirilen, 64 askerimizi kaybettiğimiz “Çelik Harekâtı”ndan yeterli ders alınsaydı….
Bütün bu ihtimaller ve belki de daha fazlası yapılsaydı da hiçbir Mehmetçiğimizin kanı dökülmeseydi…
Bu düşünülemez mi?
Bunu bütün ülkeler düşünür ve en az zayiat vermek için her türlü planlamayı yapar. Zayiat, bütün operasyonlarda olur, ama muhtemel yanlışlar da olur.
Ülkeler böyle büyük kayıplar söz konusu olduğunda, arkasını araştırırlar. Sorumlular hesap verir.
Biz, bazen bu tür işleri, “Şehadet”in, “vatan savvunması”nın kutsal atmosferinde hazmetmeye yöneliyoruz. Bu, sorumluluk sahiplerinin de işine geliyor. Çünkü hesap vermekten kurtuluyorlar.
Türkiye’de, bunların sorgulanma kademeleri kuşkusuz vardır. Asker içinde de bu kademeler vardır, yönetimin sivil ayağı da sorgulama yapabilir.
Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi diye bir kurum da vardır. Savaşa da, sınır ötesi harekata da orada karar verilir. Kuzey Irak’a ya da Suriye’ye hareket kararları da oradan çıkmıştır.
TBMM’nin, diyelim, 20 aydan beri Kuzey Irak’ta sürdürülen Pençe – Kilit Harekâtında ne olup bittiğini, nasıl bir ortamda ve hangi siyasi hedeflere ulaşmak için mücadele verildiğini, elde edilen sonucun ne olduğunu ve son olarak 12 askerimizin neden şehit olduğunu sorması kadar tabii bir şey olmamalıdır.
Son durumda Meclis’te dört parti (Ak Parti, MHP, İyi Parti ve Saadet) terörü lanetleyen bir ortak bildiri yayınladı. CHP bu bildiriye imza atmadı. Ancak o da ayrı bir bildiri yayınladı ve o da terörü lanetledi.
Ancak CHP ve Genel Başkan Özgür Özel, bu defa farklı bir şey yaptı, TBMM’nin gerekirse kapalı bir toplantı yapmasını ve Milli Savunma Bakanı’nın oraya gelip Pençe – Kilit Harekâtı ve 12 askerin şehit olması ile bilgi vermesini istedi.
Normalde bu herhangi bir demokratik hukuk devleti için o kadar tabii bir hadise ki, ve bu, ülke güvenliği konusunda öylesine bir duyarlılık göstergesi ki, hemen bunun yapılması beklenir.
Yarın, Allah korusun, bir 12 şehit haberi daha gelse ne yapacak bu ülke?
Hiçbir demokratik ülkede Meclis iradesi hafife alınmaz. Ama biz, Meclis’in son derece tabii bir görevini, sorumluluğunu ifa etmesini yadırgar haldeyiz. Neden? Ana muhalefet partisi bunu seslendirdiği, biz de ana muhalefet partisine muhalif olduğumuz için mi?
Yoo, günah değil soru sormak… Meclis soru sorarsa, Meclis’in soru soracağı bilinirse, herkes üzerine aldığı sorumluluğu daha titiz yerine getirir. Miehmetçiği, gerekirse şehit olmak pahasına vatan savunmasına göndermek tamam, ama onun hayatını korumak da öncelikli görev.