Erdoğan’ın ortaya atıp ortaklarının itirazı üzerine son verdiği “yargı reformu” tartışmalarında fatura muhalefete kesildi. CHP’yi yargıya talimat vermekle suçlayan Cumhurbaşkanı “Yargının buna sessiz kalmasını kabullenemiyorum” dedi.
Türkiye’nin gündemine taşıdığı hukukta reformu ‘fitne’ çıkışıyla bitiren Cumhurbaşkanı dikkat çeken mesajlar verdi: Kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Yatırım ikliminin ayrılmaz bir parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.
(Arınç’ın sözleri) Yeminli Türkiye düşmanlarını anladık, yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli. Filancalar niye hâlâ hapisteymiş. Bunları ödüllendirecek halimiz yok.
HAKİMLER, SAVCILAR NEDEN GEREĞİNİ YAPMIYOR
Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi beni rencide etti. Değerli yargı mensupları Anayasa’nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa benim dışımdakileri de muhatap alıyor.
138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereken adımları niye atmıyorsunuz. Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını kabullenemiyorum.
138. MADDE HAKİM BAĞIMSIZLIĞININ TEMİNATI
Mahkemelerin bağımsızlığına yer verilen Anayasa’nın 138. maddesinde “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” ifadesi yer alıyor. Yargının bağımsızlığı ilkesi vurgulanıyor.
YARGIDA FATURA MUHALEFETE
Erdoğan, yargıya müdahale tartışmasında hakim ve savcılara seslendi. Yargı bağımsızlığının teminatı olan anayasanın 138’inci maddesine atıfta bulunan Cumhurbaşkanı “138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini niye yapmıyorsunuz? Gereken adımları niye atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefetin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz?” dedi.
Nisan 2017’deki anayasa değişikliği referandumunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) üye yapısı ve üye seçim sistemi de değiştirilmişti. HSK’nın üye yapısının belirlenmesinde yürütmenin etkisi artırılmıştı.
Yargıya müdahale iddialarıyla birlikte gündeme gelen hakim ve savcıların isteği olmaksızın başka bir yere tayin edilememesini öngören coğrafi teminat da 30 Mayıs 2019’da duyurulmasına karşın fiiliyatta uygulanamadı. Erdoğan, Kavala ve Demirtaş dosyaları üzerinden yeniden alevlenen yargıya müdahale tartışmalarında faturayı muhalefete kesti.
Erdoğan ‘hukukta reform’a Bahçeli tarafından sınır çizildiğine dair değerlendirmelerin yapıldığı süreçte, yargıya müdahale iddiaları üzerinden muhalefete yüklendi.
Hakim ve savcılara seslenen Cumhurbaşkanı, yargı bağımsızlığını öngören anayasanın 138’inci maddesine işaret ederek “Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefetin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
“Olağanüstü dönemler, olağanüstü çabalar gerektirir” diyen Erdoğan, Türkiye’nin böyle bir dönemden geçtiğini söyledi. Ekonomide yeni bir yatırım, üretim, ihracat, istihdam seferberliği başlattıklarını anlatan Erdoğan “Bütçe görüşmelerinin ardından bu doğrultuda kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Yatırım ikliminin ayrılmaz bir parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz” dedi.
Erdoğan, yapılan hazırlıkları, insan haklarıyla ilgili tüm kesimler yanında ekonomi yönetimi ve iş dünyasıyla da istişare ederek Meclis’in takdirine sunacaklarını belirtti. Erdoğan, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişi olduğunu söyledi.
Cumhur İttifakı’nın, Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneği olduğunu belirten Erdoğan “İnşallah önümüzdeki hukuki ve ekonomik reform gündemini de yine Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz. Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değil” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu’da yapılan üniversitelerden örnekler verdi, ardından sözü Kürt sorununa getirdi. “Ne Kürt sorunu? 2005’te Diyarbakır’daki konuşmamda söyledim: ‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Varsa bunun sorumlusu benim ve bunu da biz çözeceğiz.’ dedim. Allah’a hamdolsun bunları biz çözdük” diye konuştu.
“Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütü olduğu hakikatinin gölgelenmeye çalışılmasına göz yumamayız. Aksi takdirde terör örgütü tarafından alçakça katledilen Aybüke, Necmettin, Mustafa öğretmenlerin, daha binlerce asker, polis, korucu ve farklı mesleklerden kamu görevlisinin ailelerinin yüzlerine bakamayız.
Yasin Börü’nün ailesinin yüzüne bakamayız” ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu alçaklıkların, bu ihanetlerin, bu acıların doğrudan veya dolaylı müsebbibi olanların muhatabı tabii ki yargıdır.
Artık bu mesele siyasetin konusu olmaktan çıkmıştır. Ama ben buradan da yargıya sesleniyorum: Diyorum ki değerli yargı mensupları, anayasanın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor.
138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini niye yapmıyorsunuz? Gereken adımları niye atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefetin de talimat verme hakkı yok.
Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım çünkü atılan adımlar karşısında yargının bu denli sesiz kalmasını ben kabullenemiyorum.
Her kim bu meseleyi hala siyasetin konusuymuş gibi gündeme getiriyorsa niyetinden şüphe etmek hakkımızdır. Son günlerde yaşanan tartışmaların ve gelişmelerin bu çerçevede değerlendirilmesinde fayda görüyorum.”
Erdoğan, AK Parti grup toplantısına katıldı vekilleri selamladı.
ARINÇ’A İKİNCİ TEPKİ
KİTAP TAVSİYESİ BENİ RENCİDE ETTİ
Cumhurbaşkanı, Kavala ve Demirtaş’ın tahliye edilmesi gerektiği yönündeki sözlerinin ardından Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa eden Bülent Arınç’a tepki gösterdi: “Hadi yeminli Türkiye düşmanlarını anladık.
Hadi CHP gibi onların içerideki tetikçilerini de anladık. Peki, yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kimilerinin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş? Filancalar filancalar niye hala hapisteymiş... Bunları herhalde ödüllendirecek halimiz yok.
Hatta daha da tabii ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, polisimin, öğretmenimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur.”
AŞILAMA ARALIK SONU BAŞLIYOR
AŞI ÇALIŞMALARI: Bir kısmına ön siparişleri verdik. İnşallah önümüzdeki ayın sonuna doğru aşıda ilk uygulamaları yapabilmeyi ümit ediyoruz. Daha önemlisi kendi aşımızla ilgili de önemli bir yere geldik. En geç nisan ayında kendi geliştirdiğimiz aşıyı da uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıyı da en uygun şartlarda inşallah tüm insanlığın hizmetine sunmak düşüncesindeyiz.
KILIÇDAROĞLU’NA: (CHP liderinin ‘Hala bu iktidarın peşinde giden öğretmen varsa ben ona öğretmem demem’ sözleri) Yargıcından askerine, polisinden esnafına, işçisinden din görevlilerine kadar kendine tabi olmayan herkese hakaret etmeyi siyaset sanan bu sefil zihniyet, ülkenin utanç kaynağı haline gelmiştir.
VARLIK BARIŞI: Bu uygulamadan yararlananların para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer tüm sermaye araçları yurt dışından ülkemize getirildiğinde veya yurt içinde sisteme kayıt ettirildiğinde her türlü vergiden ve takipten muaf olacaktır. Tüm vatandaşlarımızı bu imkanı değerlendirmeye, ellerindeki parayı, dövizi, altını ve diğer sermaye araçlarını varlık barışı yoluyla sisteme dahil etmeye çağırıyorum.
HABER İÇİN GÖRSELİ TIKLAYIN
