Kamu politikaları uzmanı Murat Sofuoğlu, "Türkiye'de sol partiler sağcı, sağ partiler ise solcudur" dedi. Türkiye'nin içinde bulunduğu 140 yıllık ikilemi yorumlayan Sofuoğlu, rejimin ikili yapıya uygun olmadığını ve başkanlık sisteminin alternatif olabileceğini söyledi.
Süreç Araştırma Merkezi Direktörü, kamu politikaları uzmanı Murat Sofuoğlu, Türkiye'de rayına bir türlü oturmayan ikili siyasi yapıyı ve bunun tarihsel sebeplerini Karar.com'a değerlendirdi. Sofuoğlu, "Türkiye'de sol partiler aslında sağcı, sağ partiler ise aslında solcudur" diyerek çarpıcı bir tespitte bulundu.
Türkiye’de sağ ile sol dengesinin oturamamasının, dengeli bir ikili sisteme geçilememesinin en temel sebebi sizce nedir?
Birincisi, Meşrutiyet’in ilanından sonra Meclis’in açıldığı gibi kısa sürede kapatılması, muhaliflerin yeraltına inmesine sebep oldu. Bu durum 1908’de İkinci Meşrutiyet ilanına kadar 30 yıl devam etti. Meclisin tekrar açılmasıyla bu muhalifler yeniden ortaya çıktı. Bundan sonra artık en güçlü parti İttihat ve Terakki Cemiyeti’ydi. Totaliter bir rejimden halkın hakim olduğu bir rejime geçmeyi destekleyen İttihat ve Terakki’den özgürlükçü ve halkçı olması beklenirken, iktidarı ele geçirerek hakim güç haline geldiler. Diğer partilere göz açtırmadılar. İlk muhalefeti Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası yaptı. Onlar da İttihatçı olmasına rağmen onların muhalefetine bile tahammül gösterilemedi. Sistem daha en başından beri ikili yapıya karşı çıktı.
Murat Sofuoğlu, Türkiye'de CHP'nin sol hareketlerin aksine merkeziyetçi bir karakter
sürdürmesini, mevcut korkunun izole olamamasına bağladı.
Monarşiyi devirenler devrimci değil muhafazakar oldu
Neden peki?
Monarşiyi devirenler, Batı’daki örneklerinin aksine devrimci değil muhafazakar bir yapı sergiledi bizde. Sol fikirler temelinde, sağcı gibi davrandılar ve bugüne kadar da böyle geldi. Devletin bekası ve devleti korumak insiyakından dolayı merkeziyetçilik tercih edildi. CHP de İttihat Terakki’den ortaya çıktığı için aynı geleneğin sürdürücüsü oldu.
Bu merkeziyetçi yapı bu kadar yılda neden evrilemedi?
Çünkü mevcut korku izole olamadı. Sürekli kendini savunan, defansif yapı, birlik ve bütünlüğünü tehlikede hissediyor. Daha Birinci Meşrutiyet zamanında Balkanlar’da Ortadoğu’da bölgesel meclisler kurulmasına izin verilseydi ne olurdu acaba diye düşünüyorum. Belki de hiç ayrılmazdık o zaman...
Sol ve sağın Batı’da gelişimi nasıl oldu? Aramızdaki fark nedir?
Sağ ve sol konseptinin ilk ortaya çıkışı, 1789 Fransız Devrimi’ne dayanır. Devrimi müteakiben toplanan mecliste kral destekçileri kralın sağına, devrimciler de soluna oturmuştu. Bundan sonra da dünyada düzeni değiştirme talebi hep sol ile özdeşleşti. Düzeni korumak, muhafaza etmek de sağ ile. Dünyada demokrat sistemler hep ikili bir yapı üzerine oturmuştur. Mesela Amerikan sisteminde Cumhuriyetçiler ve Demokratlar var. İngiltere’de Muhafazakarlar ve İşçi Partisi vs... Böyle ikili bir yapı bizde de gelişebilirdi. Ama bizde bir otokrasiden başka bir otokrasiye geçildi. Hanedandan tek adam yönetimine. Yani İttihat ve Terakki’nin otoritesine. Bu otorite de vatanın bölünmez bütünlüğü ve Osmanlı coğrafyasındaki krizler gerekçesiyle kimseye göz açtırmadı.
140 yıldır iki ray üzerinde makas atamıyoruz
Demokrat Parti ile bu denge sağlanamaz mıydı?
1950’de DP ile mevcut otorite tam kırılmıştı ki, 60 darbesi dengenin kurulabileceğine ilişkin umudu tamamen ortadan kaldırdı. DP iktidara geldikten sonra bu sefer de CHP’nin iktidara gelme ihtimali kalmadı. Tıpkı günümüzde olduğu gibi... İki ray üzerinde gidip makas atamıyoruz. Sistemin bünyesi makas atmaya müsait değil. 140 yıldır bu dikotominin (ikilik, ikilem) içinden çıkamıyoruz.
Türkiye’de Batı’da tanımlanan anlamıyla sol kanat hiç oluşamadı mı?
Ülkede kendini sol olarak tanımlayan hareket, bir türlü düzeni koruyucu psikolojiden kurtulamadı. Dolayısıyla Batı’daki gibi reformist ve rejimi eleştiren bir yapı kurulamadı solda.
CHP halktan kopuk olmakla suçlanır sıkça. Neden sizce?
Bir türlü rejimin partisi olmayı bırakamadığı için. Rejimi sürekli savunan CHP aslında gerçek anlamıyla sağ bir partidir.
Neden sol olarak tanımlıyor peki kendini?
Saltanatı kaldırıp laik bir düzen kurduğu için sol gibi görünüyor. Ama değil. İktidarı değiştirme biçimi sağ muhafazakar bir hareket. Bu çelişkinin sebebi de Doğu ile Batı’nın dine bakış açısındaki farkla ilgili. Monarşiler Batı’da Kilise ile işbirliği yapmıştı ve yönetim babadan oğula aktarılıyordu. Bu zinciri kırmanın tek yolu devleti dini kurumdan ayırmaktı. Bu mecburi olarak seçilmiş bir yoldu rejimi değiştirebilmek için. Bunu savunma noktasında ortaya çıkan hareketler de mecburen hep din ile mesafeli hareketler oldu. Türkiye’de de hilafetle saltanatı kaldıran hareketin adı sol oldu.
Dindar kesim dışlandıkça reformcu oldu
Ama aslında sol değil, sadece adı öyle diyorsunuz...
Evet çünkü toplumu yönetme biçimi olarak otokratik ve sağcı oldu. Sonuçta dindar kitleleri kendine yabancılaştırdı. Yabancılaşan, dışlanan bu kesim de otokratik yapıyı kırmak için halkın desteğini almaya çalıştı. Bunun için daha gelişmeci, reformist ve demokrat bir çizgi izledi. Aslında sol bir özelliğe büründü. Yapı olarak devrimci ve sol bir yapı olmasına rağmen, destek aldığı halk muhafazakar olduğu için muhafazakar bir söylemi oldu.
Doğu ile Batı birbirinin aynadaki görüntüsü gibi öyleyse... Onlardaki sol bizde sağ, onlardaki sağ bizde sol oluyor...
Aynen öyle. Sadece bizde değil, Ortadoğu’da da bu böyle. Suriye’de Baas rejimine, Mısır’da Nasır rejimine karşı muhalefet yapan da yine devrimci bir söyleme sahip olan, seçimler halka dayansın diyen Müslüman Kardeşler oldu. İslamcı bir ajandası var ama aslında sol.
Ortadoğu'da taklit rejimler kuruldu
Doğu ile Batı’nın sağı/solu arasındaki bu farklılığın temel sebebi nedir?
Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu yenildi, Batı kazandı. O yüzden yenenlerin ideolojisinin doğru olacağı kabul edilerek taklit rejimler kuruldu. Sonuç, şu anki Ortadoğu coğrafyası. Dönüşüm sağlanamadıkça da çatışmalar gitgide derinleşti. Sol da Doğu’da hiçbir zaman toplumun enerjisinden faydalanamadı. Yabancılaştı.
Başkanlık sistemi işe yarar mı sizce?
Sistemin bir türlü ikili yapıya oturamaması, Ortadoğu rejimlerinin en büyük sıkıntısı. Sonuçta sistem ister istemez tekçi oluyor. Ayakları yere basmayan sistemin dengesini sağlamak için Başkanlık bir alternatif olabilir gibi görünüyor. Bunu ilk kez Erdoğan da düşünmedi. İlk dile getiren Özal’dı.
Peki Başkanlık’ta tekçiliğe düşmeden denge nasıl sağlanabilir?
ABD’de başkanlık sistemi var ama, mesela başkan Demokratlardansa, Temsilciler Meclisi ve Senato’da halk Cumhuriyetçileri seçiyor. Böylece balans sağlanıyor.
Mevcut sistemde denge nasıl sağlanabilir?
HDP evrilir ve Türkiyelileşirse, zamanla sol gibi olan bir sol parti olabilir. Ya da balansı sağlayacak ikinci parti yine muhafazakar tabandan çıkabilir.