İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’ın ünlü Türkiye ve Ortadoğu uzmanı Fadi Hakura, ABD'nin Türkiye'ye yaptırım kararının almasının ardından yaptığı açıklamada "Yaptırımların yol açacağı ekonomik istikrarsızlık Türkiye sınırları ötesinde sonuçlara yol açar. Batı, çok önemli bir ülkeyi kaybetmenin bedelini çok ağır öder" dedi. ABD’de Washington merkezli düşünce kuruluşu FDD’nin terör uzmanı Jonathan Schanzer "F-35 projesinden Türkiye’yi dışlayamazsınız" ifadesini kullandı.
ABD yönetiminin Türkiye’ye yönelik ekonomik savaş başlatmasıyla ilgili CNN International’da bir analiz yer aldı. İngiltere merkezli Chatham House’da Türkiye uzmanı Fadi Hakura imzalı yayınlanan haber analizinde, ABD yönetimi uyarılarak, Türkiye’ye yönelik yaptırımların yol açacağı ekonomik istikrarsızlığın Batı dünyasını da etkileyeceğinin altı çizildi.
Gazete Vatan'dan İlker Akgüngör'ün haberine göre; Hakura, Türkiye’de olası istikrarsızlığın sınırlarının ötesinde sonuçlar doğuracağına dikkat çekerek, “Türkiye muhtemelen artık ABD’yi güvenilir ortak ve stratejik bir müttefik olarak görmeyecek. Ülkeyi yöneten kim olursa olsun, yaralı bir Türkiye büyük olasılıkla çekim merkezini Batı’dan Rusya, İran ve Avrasya’ya doğru kaydırmaya çalışacak” vurgusunu yaptı. Hakura, Türkiye’nin krizin derinleşmesiyle birlikte atacağı adımlara ilişkin şu ifadelere yer verdi: Türkiye olağanüstü durumda NATO’dan çekilmeyi ve Avrupa Birliği ile gümrük anlaşmasını sonlandırma gibi radikal değişimleri düşünebilir.
"BU KRİZ ÖNLENEBİLİRDİ"
Washington merkezli düşünce kuruluşu FDD’nin Kıdemli Başkan Yardımcısı olan ve ABD Hazine Bakanlığı’nda bir dönem terör uzmanlığı yapan Jonathan Schanzer, Türkiye’nin F-35 projesinden dışlanmasının kriz çıkaracağını savundu. Schanzer sosyal medyadaki açıklamasında Türk firması AYESAŞ’ın F-35’in iki temel bileşeninin tek tedarikçi olduğunu belirterek, Türkiye’nin dışlanması durumunda her kesimin zarar göreceğini ve 12 milyar dolarlık ek maliyet getireceğini söyledi.
Rıza Sarraf davasının bilirkişilerinden olan ve Türkiye’ye yönelik eleştiriyle tanınan Schanzer, “Biri lütfen bana bu bileşenler için acil durum planımız olduğunu söylesin. Türk dış politikasını dikkatle izleyen herhangi bir gözlemci bile bu krizi önleyebilirdi. Şu anda askeri aklımıza güvenebileceğimizi umuyorum” dedi.
F-35 savaş uçağının temel iki bileşeni olan füze uzaktan kumanda arabirimi ve panoramik kokpit ekranı elektronik kartlarının tek tedarikçisinin Ankara merkezli Aydın Yazılım ve Elektronik A.Ş. (AYESAŞ) olması da Türkiye’yi F-35 programındaki önemli ortaklardan biri haline getiriyor. Zorlu Holding’e bağlı AYESAŞ, projeye yazılım tedarik eden tek Türk firması olarak biliniyor.
10 TÜRK FİRMASI ORTAK
Aralarında ASELSAN, Kale Havacılık, MiKES, Alp Havacılık, HAVELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ/TAI gibi önemli firma ve kuruluşların da bulunduğu 10 şirket F-35 uçakları için, parça ve elektronik sistem üretimi ile motor bakımında tedarikçi olarak rol oynuyor. F-35 uçaklarını kullanacak Türk pilotlarının Arizona’daki Luke Hava Üssü’nde eğitimleri de devam ediyor.
Program kapsamında 100 adet F-35 uçağı almayı planlayan Türkiye, projenin başından itibaren programının 9 katılımcı ülkesinden biri olarak tedarik zincirinde yer alıyor. Türk şirketlerinin F-35 programına yaptıkları katkının toplamda 12 milyar dolara ulaşması bekleniyor. F-35 programına Türkiyesiz devam etmenin, diğer ortaklara 12 milyar dolardan fazla ek yük getireceği tahmin ediliyor.
ABD SAVUNMA BAKANI MATTIS: İKİ YIL KAYBEDERİZ
Geçtiğimiz ay ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Türkiye’ye F-35 teslimatını engelleyeme çalışan Kongre’ye mektup yazarak, “Türkiyesiz olmaz” demişti. Mattis, “10 Türk şirketi bu projede yer alıyor. Türkiye 1 milyar dolar yatırım yaptı. Rahip ve S-400 kaygılarınızı anlıyorum ama Türkiye olmazsa F-35’lerin üretimi büyük sekteye uğrar, 2 yıl kaybederiz” diye yazmıştı.
"TÜRK FİRMALARINININ DIŞLANMASI SIKINTI YARATIR"
Savunma sanayi araştırmacısı Arda Mevlütoğlu yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
"Türkiye F-35 projesinde 3. seviye ortak olarak yer alıyor. AYESAŞ yazılım bileşeni de olan donanım parçası üretiyor. Türkiye’nin projeye sağladığı katkılar bir süre sonra ABD tarafından tedarik edilebilir. TAI uçağın gövdesi için parça üretiyor ama AYESAŞ’ın ürettiği parçaların katma değeri daha yüksek. AYESAŞ’IN projede yer almamasının vereceği zarar kısa vadede daha çok olur. Türk firmalarının dışlanması hem maliyet hem de gecikme açısından sıkıntı yaratır. Ortada bir tedarik zinciri ve işleyen bir sistem var. Bu sistemin yerine yenisinin konulması süre alır."
İSRAİL: BİZ YAPARIZ!
Bu arada Türkiye’ye F-35 verilmemesi ya da performans artırıcı yazılımı olmaksızın Türkiye’ye teslim edilmesini isteyen İsrail’in tekrar devreye girdiği iddia edildi. İsrail’in, F-35’in parça tedariklerini sağlayan Türk firmalarının yerine İsrail Havacılık Endüstri (IAI) ve iki firmanın üretime hazır olduğunu söyleyerek kulis yaptığı öne sürüldü.