Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, 16 Kasım 2024 Cumartesi günü "Kırşehir'de Altın Madenciliğine Hayır" konulu çalıştaya katıldı.
Çalıştay için Kırşehir'e gelen Kaz Dağı Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, İklim Adaleti Koalisyonu Başkanı Cemile Kaçar ve Altın Madenleri üzerine çok sayıda araştırma yapan ve kitap kaleme alan İbrahim Gündüz ile birlikte Doğa Derneği'nden Aykut Alyanak, çalıştay öncesinde madencilik yapılmak istenen bölgelerde araştırmalarda bulundular.
Kırşehir'de başlatılmak istenen vahşi madencilik hukuki ve resmi süreçler için çalışmalar devam ediyor. Kırşehir’de altın madenciliğine karşı başlatılan çalışmalarla birlikte, talana karşı Kırşehir kamuoyundan da tepkiler yükselmeye devam ediyor.
Son olarak Seyfe Gölü doğal koruma alanının daraltılması Kırşehir kamuoyunun da tepkisini çekerken İliç, Kazdağları ve Ordu'da yaşanan faciaların ardından gözler Kırşehir'e çevrildi.
Kırşehir Belediyesi, Kırşehir Kent Konseyi, Kırşehir’i Koruma Platformu, İklim Adaleti Koalisyonu ve Kırşehir Çevre Koruma Platformu paydaşlığında gerçekleştirilen çalıştayda Kazdağı Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan ve gazeteci yazar İbrahim Gündüz tarafından altın madenciliği, yaşanan süreçler ve yapılması gerekenler hakkında sunum gerçekleştirdiler.
Çalıştayda bir konuşma gerçekleştiren Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, şunları ifade etti:
“Değerli katılımcılar; aramızda Kırşehir halkı var, bölge halkı var, muhtarlarımız var, dayanışma örgütleri-platformları var, Kırşehir Kent Konseyi ve Kırşehirliler Vakfı var, siyasi partilerimiz var, ziraat odası var aramızda mühendisler odası var, jeoloji mühendisleri, elektrik mühendisleri odası, harita mühendisleri odası var. Bu mücadeleye başladığımızda tek başınaydık ama şimdi ailemiz büyüdü-çoğaldı. Ve bugün burada bu salonda çok yoğun bir katılım var, birçok STK var. Umuyorum ki bundan sonraki çalışmalarda da hep birlikte olacağız. Daha yaşanabilir Kırşehir, daha yaşanabilir bir ülke için hep birlikte bu mücadeleyi yapacağız.
Biz bu yola ilk çıktığımızda ve şöyle bir baktığımızda dünyada madencilik nasıl oluyor diye, bir araştırma yaptık. Dünyanın birçok yerinde uluslararası firmalar maden çıkarıyorlar ama şimdi üstatlarımızın yanında çok bir şey demeyeceğim. Biz firmalarla da toplantı yaptık, bölge halkıyla da toplantı yaptık. Özellikle Karahıdır halkı da bugün aramızda. Karahıdır da çok duyarlı bu konuda. Bu konudaki bilgilendirme çalışmalarına bundan sonra da devam edeceğiz.
Körpınar‘da, Çimeli’de, Karacaören’de, Özbağ’da, Cemele’de birçok şeyin zamanını geçirmişiz; itiraz etme sürecini, nasıl yapılması gerektiğini ama burada da tecrübeli üstatlarımızla birlikte bu işi nasıl yapmamız gerektiğini, bu mücadeleyi nasıl yapmamız gerektiğini hep birlikte konuşacağız. Firma bizden görüşme talep etti “niye karşısınız, biz siyanür kullanmayacağız, şudur budur” şeklinde bizim elimize bir tozpembe tablo çiziyor ama gerçeğe baktığımızda bu işin, bu çıkan madenlerin örneğin Afrika’da Kanadalı Amerikalı firmalar maden çıkarmış o ülkeler zengin olacaktı ne oldu maalesef onlar da halen üçüncü değil beşinci dünya ülkesi olarak açlıkla mücadele ediyorlar. Uluslararası firmalar bunları çıkartıp kendi ülkelerinin ekonomisine katkı sundu. Biz de maden çıkaralım, ülkeniz zenginleşsin ve istihdam sağlansın ama maalesef işin gerçek yüzü öyle değil.
İbrahim bey ve Süheyla hanım da bugün bizlere bilgi verecekler. Tabii de burada bu sorunu hep birlikte çözmenin yolunu arayacağız. Çünkü böylesi çalıştaylarda, sorunun bilimsel bir şekilde ele alınıp teknik olarak alt yapıları da hazırlanıyor.
Biz daha yeni emekliyoruz, onlar (firmalar) daha tecrübeli, milyonlarca ton pisliğini bize atıp gidecekler ve biz onun pisliğini çekeceğiz. O şirketler zengin olup gidecekler. Biz Türkiye’de çıkan madenlerin beyana esas değerli olduğunu gördük. Örneğin şirket 100 ton çıkardıysa on ton çıkarttım diye yüzde üçünü bize, devlete verip çekip gidiyor. Bu doymaz zenginlerin, para babalarının hiçbir zaman iyi niyetli olmadığını görüyoruz. Niçin doymuyorlar, dünyayı sömürüyorlar doymuyorlar. Türkiye’yi de sömürülecekler, Kırşehir’i de sömürecekler.
Bizim su havzamızın, Kuş Cennetimizin, tarımımızın olduğu bölgede şehri kuşatacaklar. Bu şehir madene, buna izin verirse çok değil beş yıl sonra bu şehirde yaşanmayacak bir hal alacağız.
Bunun için biz çocuklarımıza iyi bir miras bırakmak için biz burada bunun mücadelesini vermek zorundayız. Biz bunun için yola çıktık ve bedel ödenecekse de biz ödeyeceğiz. Sabah toplantıda da söyledi, üstatlarımız sağ olsunlar “yerel yönetimlerden bu kadar destek almadık” diyorlar. “Türkiye’nin birçok yerinde bunu zaferle sonuçlandırdık” dedi, “hep püskürttük bu talan etmeye gelenleri de Ordu’da tutun Kazdağı’nda tutun, İliç’te ve başka yerlerde ama yerellerden bu kadar destek almamıştık” dediler; biz de yerel yönetimler Kırşehir halkıyla birlikte bu mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü bizim çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras, daha yaşanabilir bir şehir ve daha yaşanabilir ülkedir.
Çocuklarımız, torunlarımız yarın iki gün sonra “ülke talan edilirken dede siz ne yaptınız” demesinler. Bizden hesap sorarken, alnımızın akıyla çocuklarımızın karşısına çıkalım diye düşünüyoruz. Bedel ödenecekse bu bedeli ödemeye her zaman hazırız.”
Çalıştay öncesinde Maden çıkarılmak istenen sahaları ve Seyfe Gölü'nü inceleyen Kaz Dağları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, Kırşehir'in tam anlamıyla madenlerle kuşatılmak istendiğini dile getirerek hem köylerin hem de kent merkezinin hava, su ve toprak açısından büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu kaydetti.
Gazeteci İbrahim Gündüz ise Seyfe Gölü'nün içler acısı bir durumda olduğunu kaydederek altın madenciliği faaliyetlerinin madencilikten öte ekokırım işlemi olduğunu ve büyük bir doğal tahribat yarattığını belirterek milyonlarca ton atıkla birlikte Kırşehir'de yaşayan insanların yavaş yavaş bölgeden ayrılacağını dile getirdi.
Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, Kazdağı Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan ve gazeteci yazar İbrahim Gündüz'e, yapmış oldukları sunumlar için tüm paydaşlar adına teşekkür etti.