Reşitpaşa Yokuşu'na Kavala dosyası damga vurdu, Yıldıray Oğur Kavala davasının çok karışık olduğunu belirterek tarih verdi. 22 Aralık'a kadar yargıda ilginç bir takvimin işleyeceğini belirten Oğur "Reform olup olmadığını 22 Aralık'ta anlayacağız" dedi.
MELEK GEDİK | KARAR
Akif Beki ile Yıldıray Oğur, Reşitpaşa Yokuşu'nda gündemin nabzını tuttu. Osman Kavala dosyası, ABD'nin yaptırım kararları ve reform tartışmaları programda öne çıkan başlıklar oldu.
Osman Kavala davasının çok karışık olduğunu ve sürekli herkesin topu birbirine attığını belirten Oğur, AYM'nin Genel Kurul'a sevk ettiğini dosya hakkında dikkat çeken ayrıntılar paylaştı:
"PAT DİYE İDDİANAME ORTAYA ÇIKTI"
"Başvurunun aslında Eylül'de görüşülmesi gerekiyordu, Osman Kavala geçen Şubat ayında Gezi davasından beraat etmişti. O kadar karışık bir dava ki... Artık uzmanlık gerektiriyor. Fakat tahliye edilmesi gerekirken aynı gün darbe soruşturmasından hakkında tutukluluk kararı verildi. Önce darbeden sonra da casusluk suçlamasıyla tutuklandı. Fakat ortada casusluk suçlaması ile ilgili iddianame yok. Osman Kavala, ikinci tutuklanması ile ilgili de Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Eylül'ün ortasında AYM, bu başvuruyu görüşeceği sırada pat diye bir iddianame hazırlandı.
İddianame hazırlanınca AYM başvuru incelemesini ertelendi, o iddianameyi hazırlayan savcı da bir hafta sonra Adalet Bakanlığı yardımcılığına getirildi. Kavala'nın tutukluluğuna itiraz için yaptığı bireysel başvuru son olarak dün AYM'ye geldi. Fakat yine karar çıkmadı ve Genel Kurul'a bırakıldı. Normalde karar verebilirdi fakat vermediler. Genel Kurul ne zaman? O da 22 Aralık'ta.
YARGIDA İLGİNÇ TAKVİM...
22 Aralık'a kadar ilginç bir takvim var. Birincisi; Osman Kavala, hakkında yazılan ikinci iddianame için 18 Aralık'ta ilk kez mahkeme önüne çıkacak. Böyle davalardan tahliye kararı da çıkabilir. İkincisi; yarın Yargıtay'da Anayasa Mahkemesi üyeliği seçimi var. Burada da çok ilginç bir durum var. En ilginç aday İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı iken Yargıtay'a atanan İrfan Fidan. Yani Osman Kavala davasının açılması, yürütülmesi ve tüm bu eleştiriler olurken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısıydı.
İrfan Fidan, Yargıtay'a girer girmez aday oldu. Birtakım haberlere göre de Fidan'ın aday olmasının ardından güçlü adayların bir kısmı çekildi. Burada ilk 3'e girmek önemli, Cumhurbaşkanı seçecek. Fakat iddialı 3 ismin de çekilmiş olduğu söyleniyor. Fidan eğer Anayasa Mahkemesi'ne seçilirse Kavala davasına bakışı da belli. Böyle bir takvim işliyor ve burada çok farklı bir matematik var."
22 Aralık'ın kritik bir tarih olduğunu aktaran Yıldıray Oğur "O gün Osman Kavala davasına Anayasa Mahkemesi bakacak, bir de AİHM aynı gün Demirtaş ile ilgili son kararını verecek. Türkiye'nin itirazı üzerine nihai karar verilecek. O gün bu iki mahkemeden gelecek sonuçlara göre, reform meselesi var mı yok mu anlaşılacak" diye konuştu.
"BAHÇELİ İLE ERDOĞAN KAFAMI KARIŞTIRDI"
Akif Beki de dosyadaki çarpıklıklara değinerek "Adalet Bakanı bağırıyor, alt mahkemeler nasıl üst mahkemelerin kararına uymaz diye. Fakat AYM'nin kararlarına alt mahkemeler uymuyor. Bundan açık lafları muhalefetten bile duymadık" yorumu yaptı.
Beki şöyle devam etti: "Kavala ve Demirtaş davaları karara bağlanacak mı diye bir ümit oluştu. Fakat Bahçeli ile Erdoğan'ın açıklamalarının ardından kafam karıştı. Biliyorsunuz ikisi de terörist Demirtaş diyor. Karar vermişler ama yargının kararını saygı duyacağız diyorlar."
S-400 meselesinde neden ısrar edildiğini soran Yıldıray Oğur "Başkalarını Amerikancılıkla suçlayanlar, 10 ay önce askerlerimizi vuran Rusya'yı savunuyor. Ve bu vatanseverlik oluyor. Bu bilinçli bir tercih" diye konuştu.
Programda S-400 meselesi ve ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırımları da ele alındı.
"UZLAŞMACI DİLE GELDİK AMA ÇOK MALİYETLİ OLDU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüştüğünü hatırlatan Beki, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Avrupa söylemlerinin o konuşmanın detaylarına baktığımızda güçlendiğini görüyoruz. Bu noktaya nasıl geldik? Eski dil yüzünden. NATO kim? Avrupa Birliği kim?
Bu tarz söylemlerle buraya kadar geldik fakat şimdi kullandığımız dile bakıyoruz. Hiç uçup kaçmayan, gayet makul, ayakları yere basan, gerçekçi ve uzlaşmacı bir dil var. Bu uzlaşmacı dil Erdoğan'ın Biden ile ilgili açıklamalarında da vardı. Çok makul bir dile gelmiş bulunuyoruz ama bu çok maliyetli oldu" diye konuştu.
"RUSYA SALDIRDI AMA KONU KAPANDI"
S-400 meselesinde ABD'ye kızıldığını belirten Oğur, Rusya'nın 10 ay önce Türk birliğine yönelik saldırısını hatırlatarak şunları söyledi:
"10 ay önce bir olay oldu, Rusya ile Türkiye arasında. Tam olarak Türkiye ile Rusya arasında olup olmadığı bile konuşulmadı, konu unutuldu. Geçen hafta ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffery, uzun bir röportaj verdi. Orada çok açık bir şekilde dedi ki, 'İdlib'de Ruslar Türkiye'ye iki uyarı verdi. Birinde de bir Türk birliğini katlettiler.' Yani doğrudan 'Ruslar Türk birliğini katlettiler' dedi. Bu inanılmaz bir şey. 36 askerimiz şehit düştü ama kimse bir şey demedi. Rusya'nın saldırısı olduğuna dair bir şüphe yoktu ve James Jeffery bunu bir adım daha ileriye götürdü.
"YANİ DEĞDİ Mİ ŞİMDİ S-400 ALMAYA?"
Ve biz hava savunma sistemini Ruslardan aldık ve buna rağmen, bu durum 10 ay önce yaşadığımız olayı bile engellemedi. İdlib'de 10 ay önce S-400'leri kullanabilirdik ama kullanmadık. Tabii Rusya da Suriye'de S-400'leri kullanılmasına izin vermezdi. Böyle bir olay olduktan sonra S-400'ler için ısrar etmek... Bunu nasıl açıklıyorlar gerçekten. Bunun bedelleri oldu, yaptırımlar geldi. Patriot projesinden çekilmek zorunda kaldık. Yani değdi mi şimdi S-400 almaya?"
"BİR RUS UÇAĞI İÇİN KAÇ BEDEL ÖDEYECEĞİZ?"
S-400 meselesi ile ilgili çarpıcı bir örnek veren Beki ise Türkiye'nin düşürdüğü Rus savaş uçağını hatırlatarak "Bir Rus uçağını düşürdük ve bu nedenle almak zorundaydık tarzı bir görüş var. İyi de bir Rus uçağı için kaç bedel ödeyeceğiz? Kaç kere bizi vurdu, ses edemedik. Dünya kadar para verdik, kullanamayacağımız bir sistem aldık. Tabir-i caize kan parası bu... Bu durumu böyle açıklayan görüş de kanıma dokunuyor" diye konuştu.