[Karar]
ÜRÜN DİRİER
1938 doğumlu Erol Başar, klasik fiziğin altüst olduğu, kuantum fiziğinin kafaları karıştırdığı yıllarda Galatasaray Lisesi’ni bitirerek fizik okumaya karar verir. Bunun için de kuantum fiziğinin kurucu isimlerinden Heisenberg’in öğretim üyesi olduğu Münih Üniversitesi’ni tercih eder. Okuduğu Norbert Wiener’e ait “Cybernetics” adlı kitap gelecek hedeflerini kökten değiştirir. Beyin araştırmalarına ilgi duymaya başlayan Başar, Hannover’de Fizyoloji Enstitüsü’nde doktora yapmaya karar verir. Doktorasını 1968 yılında tamamlayan Başar, beyin araştırmaları yapmak üzere 1968 yılında New York Rockland State Hospital Beyin Araştırma Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlar.
SIRLARA ADANAN BİR ÖMÜR
Erol Başar 1970 yılında Türkiye’ye döner ve Hacettepe Üniversitesi’nde Türkiye’nin ilk Biyofizik Enstitüsü’nü kurar. Burada arkadaşlarıyla beraber beynin sırlarını araştıran Başar, EEG beyin dalgalarının nasıl araştırılabileceğine dair, bilim dünyasında kabul gören bir teori ileri sürer. Teori hakkında yazdığı kitap da dönemin önemli bilimsel yayınlarından biri olarak uluslararası literatüre geçer. Erol Başar 1980 yılında profesör ünvanı almasının hemen ardından Lübeck (Almanya) Tıp Üniversitesi Fizyoloji Enstitüsü’nde göreve başlar. 2000 yılında Almanya’dan Türkiye’ye kesin dönüş yaparak Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Biyofizik Anabilim Dalı Başkanlığı’na ve Multidisipliner Beyin Dinamiği Araştırma Merkezi Müdürlüğü’ne atanır. 2006 yılında emekli olarak İstanbul Kültür Üniversitesi’nde “Beyin Dinamiği Karmaşık Sistemler Araştırma Merkezi”ni kuran Başar, burada ekibiyle beraber çalışmalarını sürdürüyor.
Merkezde nörolojik ve psikiyatrik hastalıklarda beyin dalgalarının nasıl değiştiği araştırılıyor. Yürütülen CLAIR projesi kapsamında, tek bir tuşa basarak kişinin nörolojik veya psikiyatrik hastalığını teşhis edecek radikal bir bilgisayar programı üzerinde yoğunlaşan merkez, ‘Alzheimerlı hasta yüz ifadelerini nasıl algılıyor?’, ‘Parkinsonda beyin dalgaları nasıl değişiyor?’, ‘Sağlıklı kişilerde yüz tanıma nasıl gerçekleşiyor?’ gibi çok sayıda araştırma konusu üzerinde çalışıyor. Ekip, CLAIR bilgisayar programının tüm dünyada kullanılabilecek Türk yapımı bir ‘hastalık teşhis yazılımı’ olması için de gecesini gündüze katmış durumda.
BEYİN YAZILMIYLA KATİL YARATMAK MÜMKÜN
Beyin ve Sinir Cerrahı Prof. İsmail Hakkı Aydın, Zürich Üniversitesi Nöroşirurji Kliniğinde, Prof. Dr. Mahmut Gazi Yaşargil’in yanında mikronöroşirurji çalışmalarını tamamlayarak, yine bu merkezde öğretim üyesi olarak görev yapmış olan bir isim. 1984’te Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Türkiye’nin ilk Mikronöroşirurji Araştırma Laboratuvarı’nı kuran Aydın, dünyada ilk defa kendi adı ile literatüre geçen ve beyin damar tıkanıklıklarında kullanılan bir ameliyat tekniğinin de mucidi. Yeni yayımlanan ‘Beynin Şifresi’ isimli kitabında beynin derin sırlarını ortaya koyan Aydın, “Biz beynin sadece küçük bir kısmını biliyoruz. Oysa beynimizin bilinmeyen büyük bölümü kuantum kurallarıyla işliyor. Yani bir negatif düşünce bile insanı hasta edebilirken, pozitif bir düşünce şifa etkisi yaratabiliyor. Modern tıbbın bu gerçeklik doğrultusunda güncellenmesi gerektiğine inanıyorum” diyor.
‘DÜŞÜNCE’ CANLI BİR VARLIK
Beyin dalgalarını kullanarak bir insanı katil yapmanın, toplu intiharlara yol açmanın bile mümkün olabildiğini belirten Aydın, ses frekansları ve sözcüklerin gücüne vurgu yapıyor: “Su kristalleri sevgi sözcükleriyle mükemmel hale gelirken, nefret sözcükleriyle bulanık bir görünüm kazanıyor. Özel elektrotlara bağlanmış bitkilere canice sözler söylendiğinde titredikleri ve sararıp soldukları, güzel sözlerle ise daha canlı hale geldikleri tespit edilmiş. Çocuklar doktora gidecekleri zaman birden iyileşiverirler. Çünkü iyileşeceklerine inanırlar. Siğil mikrobik bir şey olmasına rağmen hocaya okutunca geçer. Tıbbın tedavi anlayışına bu yönde bir pencere açması şart.”
