Almanya’daki G20 zirvesi büyük protestolar eşliğinde geride kalırken, ülke kamuoyunda ‘şiddet’ tartışması başladı. Şiddet yanlısı otonom gruplarıyla bilinen Hamburg kentinde güvenlik güçlerinin eylemcilere karşı izlediği yanlış yöntemlerin kaosa yol açtığına dikkat çekildi.
MİKDAT KARAALİOĞLU
Almanya beklemediği şiddetle sarsıldı. G20’de dünyaya istikrar ve güven mesajı vermek isteyen Berlin yönetimi, zirvenin ilk gününde önüne geçemediği şiddetin utancını yaşıyor. Yakılan iş yerleri, marketler binalar ve araçalar, göstericileri olağandışı bir şiddetle etkisiz hale getirmeye çalışan polis, güvenlik nedeniyle otellerini terk edemeyen bakanlar, bürokratlar ve devlet başkanları G20 zirvesini diğer zirvelerden ayıran acı özellikler olarak hafızlarda kalacak.
Peki ne oldu da olağanüstü tedbirlerin alınmasına rağmen şiddet liman kenti Hamburg’u bu denli etkisi altına altı? Hamburg otonom gruplarla polis arasındaki çatışmalar konusunda tecrübesi olan bir kent. G20’nin ilk günündeki olayların sorumluları hakkında farklı görüşler, daha doğrusu spekülasyonlar var. Bunlardan en öne çıkan, polisin sert tavırları ile göstericileri kışkırttığı. Hamburg polisi ile zaten hesabı olan otonom gruplar, zirve günü güvenlik güçlerinin sert tutumuyla karşılaşınca şiddetin ipleri çözülmüş oldu.
POLİSİN HESABI TUTMADI
Bir başka yorum da Polisin olayların ilk çıktığı saatlerde gerekli tavrı göstermemesi. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, polisin saatlerce olaylara müdahale etmediği yönünde bilgiler var. Hamburg İçişleri Senatörü de bu tavrı taktiksel bir durum olarak açıklıyor. Yumuşak tavır sergileyerek olayları engelleyeceğini tahmin eden polisin bu hesabının tutmadığı anlaşılıyor. Ama zirve öncesinde başlayarak, ‘de facto’ olağanüstü hal yaşanan Hamburg’ta göstericilerin bu denli rahat kaos yaratabilmesi güvenlik uzmanlarının hala cevabını bulamadıkları bir soru.
Olaylara aşırı önlemlerin de neden olmuş olabileceği yapılan diğer yorumlar arasında. Normal vatandaşların günlük hayatını somut bir şekilde etkileyen yoğun güvenlik önlemleri hem polisleri hem de şiddet potansiyeline sahip göstericileri karşılıklı olarak tahrik etmiş olabilir. Bir yandan polis güvenlik için aşır derecede motive edilirken, göstericiler de sosyal medya ağlarında bu tedbirler dolayısıyla tahrik oldu ve kenetlendi.
‘FESTİVAL VE SAVAŞ KARIŞIMI’
Almanya’da G20 zirvesinde yaşanan olaylar nedeniyle göstericiler polisten, polis göstericilerden, medya ise hem göstericiler ve hem de siyasilerden şikayetçi. Halk ise G20’nin Hamburg’da yapılmış olmasında rahatsız. Medya beklentilerin çok üzerine çıkan şiddet dolayısıyla şok yaşıyor. Die Zeit gazetesi polisin gösterdiği çabayla saygıyı hak ettiğini yazarken, Die Welt olayların en çok yaşandığı Schanze semtinde ‘festival ve halk savaşı karışımı absurt bir durum’ meydana geldiğini yazdı. Berliner Zeitung ise yaşananların demokrasi için bir utanç olduğunu savundu.
‘GEZİ’ ÇİFTE STANDARDI
Sosyal medyada Türkler arasında ise Gezi olaylarında eylemcileri koşulsuz destekleyen Alman medyasınının Hamburg olayları hakkındaki karşıt ve eleştiriler tavrına dikkat çekildi. Hamburg’taki eylemcileri, kaosçu, kavgacı hatta yer yer terörist olarak nitelendiren Alman medyasının Gezicileri özgürlük savaşçıları gibi lanse etmesi iki yüzlülük olarak değerlendirildi. Ordudan yardım istenmesi, polisin vatandaşlardan ve medyadan görüntüleri yayınlamamasını istemesi Türkiye’de olunca demokrasi havarisi kesilen Alman medyasının bu yüksek standartları kendi ülkeleri için kullanması bir çok caps ve paylaşımın konusu oldu.