Paralel hikaye yazma planı olmasın!
İmamoğlu’nu, Erdoğan’ın hapis yattığı suçtan yargılatma kampanyası da başlatıldı. İktidar, destekçileri tarafından neye alet edildiğinin farkında değil gibi.
CHP’li belediye başkanlarının halka bedava ekmek dağıtmasından, evine yardım götürmesinden işkilleniyorlar da...
İmamoğlu’na, Erdoğan’ınkine paralel bir mağduriyet hikayesi yazma planı mı var diye işkillenmiyorlar.
Maruz kaldıkları suçlamalar arasında bir paralellik olduğu açık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İBB Başkanlığı sırasında ‘din ve mezhep farkı gözeterek halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ten hapis cezası almış, siyasetten yasaklanmıştı. “Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız” diyen bir şiir okuduğu için...
Yeni Başkan İmamoğlu da benzer bir suçlamayla savcılığa şikayet edildi. ‘Din ve mezhep ayrımcılığı yaparak halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ten...
Çocuklar için bir 23 Nisan kitapçığı hazırlatmış belediye. Demokraside inanç özgürlüğünün güzelliğine örnek olarak çizilen görsele, Alevi dedesi de koydurmuş. Toplumdaki inanç gruplarını temsilen imam, papaz ve hahamla birlikte.
Dedeyi onlarla yan yana oturtarak Aleviliği ayrı din gibi gösterme suçu işlemişler meğer.
Din, mezhep belirtilmiyor o görselde. Farklılıkların bir arada birbirine karışmadan yaşayabildiği sisteme vurgu yapılıyor. Hangisi din, hangisi mezhep tartışmasına değil.
Fakar figürlerin üstüne oklarla İslamiyet, Yahudilik, Alevilik ve Hristiyanlık vurgusu ekleyip, aslıymış gibi dolaşıma soktular.
Üstünde oynayanlar; İmam, haham, dede ve papaz yazabilirlerdi oysa. Anlatılmak istenenle de daha uyumlu olurdu. O versiyonu provokatif bulmadılar demek ki.
Halkı yalanlarla kin, ayrımcılık ve düşmanlığa kışkırtanlar şu halde kim oluyor sorusunu, koyalım bir kenara.
Tesadüf mü!..
Paranoyanın, komploculuğun, işkillenmenin dibini sıyıranlardan bunu sormalarını beklemez misiniz?
İktidar medyasında, uygun STK temsilcileri seçilip Alevilik adına konuşturuluyor. İmamoğlu, emperyalizmden ve Kraliçe’den akıl alıp ümmeti bölmekle, çatıştırmakla suçlanıyor.
Sokağa çıkma yasağı biter bitmez koşup savcılığa suç duyurusunda bulunacaktı pirelenenler. Sabırsızlanıyorlardı.
Erdoğan zamanında 312. Madde’ydi, şimdi aynı ‘suç’lar için 216. Madde kullanılıyor.
CHP’li başkanların ayrı yardım kampanyası düzenlemesi tesadüf değildi. Şüpheciler, anında paralel devlet girişimi kokusu alıyorlardı da...
İmamoğlu’na, Erdoğan’la aynı suçtan soruşturma açtırılması tesadüf mü? Paralel bir mağduriyet hikayesinin pişirildiğine dair burunlarına hiç mi koku gelmiyor?
Ya iktidara oyun oynanıyorsa
Destekçileri, iktidara geçmişini inkar ettiriyor, dün neyle suçlandıysa bugün aynı şeyle muhalefeti suçlatıyorlar.
AK Parti’nin cemevlerine hukuki statü vaat eden seçim beyannamelerini, Alevi açılımı ve çalıştaylarını, Cumhurbaşkanı’nın Aşure Günü kutlamalarını ve Alevi toplumuna Muharrem iftarlarını sildiler bir çırpıda.
Cumhurbaşkanı, “İnançlarına saygılıyız, Alevi kardeşlerimiz cemevlerine ibadethane diyorsa itirazım olmaz” dememiş gibi...
Alevi dedesini imamla bir arada göstermek, cemevini camiyle aynı cümlede anmak, aşureyi de kandil gibi kutlamak, Muharrem orucu tutanları Ramazanı yaşayanlardan ayırmamak ve bunları saklamamak, devlet katında görünürlük kazandırmak ağır suç oldu birden.
Kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa öyle kabul etme özgürlükçülüğünün yerinde yeller esiyor. Neye inanıp hangi yoruma göre yaşayacağını Alevilere devlet eliyle dayatma hakkı, tekrar ele geçirilmiş.
Bana sorsanız; din, inanç, fikir ve tercih özgürlüğünü kendi gibi inanma, düşünme, seçme ve yaşama özgürlüğü zannettiren bir akıl tutulması derim.
Fakat paranoya kaşımakta, bit yeniği aramakta dünya rekorları kırmış iktidar komplocularının içine kurt düşmüyor mu? Ya destekliyor görünenlerce oyuna getiriliyorlarsa, ya benzerlikler rastlantı değilse!