ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu politikası belirsizliğini koruyor. Ülkedeki ‘neocon’ kesimin yayın organlarından American Interest’e göre, Trump’ı ikilemler bekliyor. PYD ile işbirliği Türkiye’yi rahatsız ederken, İran’ın dışlanması da Rusya engeline takılıyor.
ABD’de 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump, Ortadoğu’da nasıl bir politika izleyeceği konusunda sinyaller verse de bazı konularda belirsizlik hakim. Trump yönetiminin şu ana kadarki açıklamaları ve faaliyetleri, yeni dönemdeki dış politikaya ilişkin üç konuda ipuçları veriyor: İran’ın bölgede genişleyen etkisinin sınırlanması, İsrail’in daha fazla desteklenmesi ve IŞİD’le mücadelenin yoğun biçimde sürdürülmesi. Ancak IŞİD’le mücadele ve İran konularında Washington yönetimi ikilemlerle karşı karşıya. IŞİD’le mücadelede PYD’nin desteklenmesi Ankara’da büyük rahatsızlığa neden olurken, Trump’ın bir yandan terörle mücadelede Rusya ve Esad rejimiyle birlikte çalışırken diğer yandan bu ülkelerin yakın müttefiki olan İran’ı dışlama çabası önündeki bir zorluk olarak değerlendiriliyor.
ABD’de Cumhuriyetçi Parti üzerinde etkili olan ‘neocon’ (yeni muhafazakar) kesimin yayın organlarından American Interest’te Ortadoğu uzmanı Aaron Stein tarafından kaleme alınan analizde, Türkiye’nin Trump yönetiminden büyük umutları olduğu, yeni dönemi Washington’ın PYD konusundaki görüşlerini değiştirmek için bir fırsat olarak gördüğü belirtiliyor. Geçen hafta Washington Post gazetesi, Trump yönetiminin, önceki Başkan Barack Obama döneminde yapılan ve PYD’nin desteklenmesine dayanan Rakka planını ‘başarısızlığa mahkum’ olarak değerlendirdiğini ve iptal edeceğini yazmıştı. IŞİD’in ‘başkenti’ Rakka’nın kırsal kesiminde yapılan operasyonlar, halen YPG’nin ağırlıkta olduğu SDG güçleriyşe sürüyor. Stein ise Türkiye’nin umutlarının gerçekleşmesini zor görüyor. “Trump, Obama’yla aynı ikilemle karşı karşıya” diyen Stein, bunu şöyle ifade ediyor: “IŞİD’le mücadeleye ve Rakka’nın alınmasına öncelik verirken, bunu da Ankara’nın terör örgütü olarak gördüğü bir milis grubuyla yaparken, bir NATO müttefiki olan Türkiye ile ilişkiler nasıl dengelenir?” Trump yönetiminin, henüz IŞİD’le mücadelenin birinci öncelik olacağı açıklamaları dışında Suriye politikasını ayrıntılı bir şekilde belirlemediğine dikkat çeken Stein, ABD’nin bu hedefe uygun olarak YPG’yle daha yoğun bir işbirliği yapabileceğini ifade ediyor. Ankara’nın bu durumdan memnun olmayacağını ve Washington üzerindeki baskıyı artıracağını yazıyor. Yazar, Rusya’nın geçen haftalarda hazırladığı Suriye anayasa taslağında Kürtlere özerklikle ilgili maddelrin de bulunduğunu hatırlatarak, bunun da Türkiye’nin çıkarlarına ayrkırı bir gelişme olduğunu belirtiyor.
ABD’nin, PYD’yi Suriye’de IŞİD’le mücadelenin ‘bel kemiği’ haline getirdiğini vurgulayan Stein, bunu değişen terörle mücadelede konseptine bağlıyor. Hava saldırıları ve sınırlı sayıda özel kuvvet birlikleri üzerinden işleyen bu yöntemin, yerel müttefiklerle yoğun ilişkiler kurmasına bağlı olduğunu kaydediyor.
Trump’ın bir diğer ikilemi ise İran’la ilgili. Trump, terörle mücadelede Rusya ve Esad rejimiyle işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirtiyor. Öte yandan bu iki ülkenin en önemli bölgesel müttefiklerinden İran’a karşı agresif bir politika izliyor. Obama döneminde İran ve büyük güçler arasında yapılan nükleer anlaşmayı uygulanamaz hale getirmeyi planlayan Trump, Tahran’a askeri müdahalenin de masa dışında olmadığını söylemişti. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, geçen hafta “İran’ı resmen uyardıklarını” söylemişti. Bu gelişmelerin ardından Amerikan medyasına yansıyan haberlerde, Washington yönetiminin önümüzdeki dönemdeki hedefinin İran’la Rusya’nın arasını açmak olduğu öne sürülmüştü.
SOĞUK SAVAŞ MİMARİSİ DEĞİŞİYOR
Donald Trump, ABD kamuoyunu şaşırtarak Rusya ile iyi ilişkiler kurmak ve terörle mücadelede işbirliği yapmak istediğini söylüyor. American Interest’te yer alan analizde, bu durum İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan liberal uluslararası düzenin güvenlik mimarisinde önümüzdeki dönemde yaşanabilecek değişikliklere bağlanıyor. ABD’nin, Suriye’de PYD’yi desteklemesi nedeniyle Türkiye ile yaşadığı sorunların, ve Ankara’nın Moskova ile yaptığı işbirliğinin, daha önceki hükümetler döneminde büyük bir endişe yaratacak gelişmeler olduğu vurgulanıyor. Trump’ın, mevcut düzeni zayıflatacak yaklaşımlara sahip olduğu belirtiliyor. Son dönemde Ankara’nın, bu güvenlik mimarisindeki rolünün Washington çevrelerinde tartışıldığı ve Soğuk Savaş’tan bu yana devam eden politikaların değişebileceği yorumu yapılıyor.
DEVRİM MUHAFIZLARINA ‘TERÖR’ HAMLESİ
ABD Başkanı Trump’tan İran’a yönelik bir hamle daha... Washington yönetiminin, daha önce Cumhuriyetçi vekiller tarafından sunulan İran Devrim Muhafızları’nın terör örgütü olarak tanınması yönündeki teklifi incelediği bildirildi. Önerinin Dışişleri Bakanlığı’na yollandığı ve çıkacak sonuca göre Devrim Muhafızları’nı terör örgütü olarak tanıyacak bir kararname hazırlanabileceği bildirildi. Bu adımın amacı ise Devrim Muhafızları’nın ülkenin ulaşım ve petrol gibi büyük sektörlerinde söz sahibi olması nedeniyle, İran’a yabancı yatırımını engellemek. Öte yandan ABD’li bir yetkili, Trump’ın nükleer anlaşmayı iptal etmek yerine Irak’taki Şii milisler, Yemen’deki Husiler ve Bahreyn’deki Şii isyancılar gibi İran destekli grupları cezalandırma yoluna gidebileceğini söyledi.