Normal olan ve asla normal olamayan
Bugün, uzun süredir hepimizi evlere mahkum eden Kovid-19’a karşı başkaldırı günüdür. Eskiye dönüş için bebek adımları atılacak…
AVM’ler ve berberlerden başlayarak o sıkıcı karantinadan çıkıyoruz. Sokaklara dönüyoruz… Bu dönüşün eskisi gibi rahat, sıcak ve samimi olamayacağını; yani elimizi kolumuzu sallayarak yürüyemeyeceğimizi de biliyoruz. Korku bir kere girdi içimize. Dikkat, mesafe, endişe ve izolasyon artık şart…
Yine de başka bir plan mümkündür ve daha güvenli olurdu. Bayrama kadar bekleyebilirdik; hatta son bir hamleyle iki bayram arasında (19 Mayıs ve Ramazan) evde kalabilirdik. Ne kadar sıkıcı olsa da virüsle yakın yaşamaktansa evde kalmak daha küçük bir bedeldi ama açıldı artık kapılar.
Erken veya geç normalleşme arasında salgının kontrolü açısından büyük fark vardır ama bakarsınız bu süreci vatandaş coşmadan ve sakince yürütebilir. Normalleşme, adı gibi normal sürer gider.
Peki, asıl büyük ihtiyaçtan, bitmek tükenmek bilmeyen anormalliğin doğmayan şafağından; malum normalleşmeden ne haber?
Gergin, kutuplaşmış, öfkeli, empatiden mahrum, öfkeyle dolup taşanların normale dönüşü ne zaman?
Hareket eden her karartıya hücum eden, her fikre var gücüyle hamle eden zihnin yatışması hangi vakit?
Fakir fukaraya yardım toplayanı “devlet içinde devlet/paralel güç” olarak yaftalayanların siniri ne zaman geçer?
Kendisi gibi düşünmeyeni, itaatte kusur edeni, her dediğine baş eğmeyeni, “düşman, hain, karanlık odak, dış güç, şu, bu” diye tarif edenin celali hangi mevsim izolasyona boyun eğer?
Normalleşmek, normal olmak, gerilimden kurtulmak sadece siyaset yanlışlarından ibaret değil ki; hepsini saysak başka gerilim olur.
Mesela, ekranlara, sosyal medyaya dadanan tetikçiler ne zaman susup, kaçışır?
Yahut liyakatsiz, ehliyetsiz, seviyesiz kalabalığın, bilgi, akıl, tecrübe, ahlak ve prensip karşısında kükreyen afra tafrası hangi gün kesilir?
Umudu yahut fikri olan lütfetsin…
“Kovid’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyenlere baştan itirazım vardı, hâlâ oradayım. Bizim memlekette her şeyin eskisi gibi olacağı aşikar oldu zaten… Kavga bitmek şöyle dursun hız bile kesmedi. Öteki olan daha öteki, beriki olan daha beriki olmaya devam etti; yardım kampanyaları bile renkten renge girdi ve en nihayet asıl tehlikeli olanın muhalefet virüsü olduğunu da duydu kulaklarımız. Tekmili birden eski düzeni koruyoruz; virüs de yıkamadı.
Tabiatımız böyle, hiçbir fırsatın fırsat olmasına müsaade etmiyoruz. Normal olanı, makulü, mantıklıyı, bilhassa da herkes için iyi olacak şeyi kapıdan sokmuyoruz. O yüzden düşman düşman kalmak zorundadır, düşmanlığı bırakma hakkı yoktur.
Virüs zamanlarında bile gördüğümüz ve tecrübe ettiğimiz gibi, bizim kafada olmayanın birlik beraberlik, kardeşlik, dayanışma numaralarını da yutmuyoruz.
Hal böyle... Hal böyleyken, haddimizi aşıp büyük normali talep etmeyi bir kenara bırakalım ve bugün sokakta, berberde, AVM’de dikkatli olalım. Kutuplaşma ve gerilimin ne hali varsa görsün!
Her şeyin başı sağlık, ona bakalım. Dikkat evet ama sadece bir gün değil, belki de sene boyunca hep dikkatli olalım. Olalım da bu illeti yenemesek bile bir köşeye hapsedelim.















Her şeyin başı sağlık, ona bakalım.Bakalımda illede ağalık düzenim devam edip gidecek..hak hukuk adalet bilmem düzeni de akıl sağlığımızın canına okuyor !
Yanıtla (0) (0)“düşman, hain, karanlık odak, dış güç, şu, bu” diyorsun... Düşman düşmandır, hain haindir, dış güç dış güçtür.. Her önne geleni bunları söylemek bunları sulandırmaktır... Ama onlara şu bu demek onlardan olmaktır...
Yanıtla (0) (0)Başkanlığını Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başkanvekilliğini Berat Albayrak’ın yaptığı ve Sayıştay denetimine tabi olmayan Türkiye Varlık Fonu’nu denetleyen bağımsız şirket, denetimde yeterli ve uygun kanıta ulaşamadığı için “tam not” vermedi. KPMG isimli şirket tarafından yapılan denetim sonucunda belirlenen “sınırlı olumlu/şartlı görüş”ün gerekçelerinin özetle şu tespitlere dayandığı öğrenildi: GİZLİLİK ENGELİ *BOTAŞ’ın yönetim kurulu kararları, gizlilik nedeniyle temin edilemedi. Bu kararların temin edilememesinin 31 Aralık 2018 tarihi itibarıyla Türkiye Varlık Fonu’nun konsolide finansal dur
Yanıtla (0) (0)sayın yazar köylülükten kurtulamamış toplumlar birlik oluşturamazlar.çogunluk 50-60 yıl önce ''çift bozan''insanlardan oluşuyor. bu bir süreç daha devam edecek, doga kanunlarına uygun ahale geldigimizde her şey normale dönecek.
Yanıtla (0) (0)Sözcü gazetesi yazarı Serpil Yılmaz, “Covid-19 ‘Destek’ TIR’ından 200 milyon dolarlık hesap çıktı” başlıklı yazısında Zülfikarlar Holding'in kamu bankasından kredi alıp dövize çevirip 200 milyon dolar olarak Londra'daki hesaplarına aktardığı olayın ayrıntılarını kaleme aldı. Yılmaz, "Bankacılık sektörünün iki üst düzey yöneticisinden edinilen bilgilere göre Zülfikarlar, 2'si özel sektör toplam 5 bankadan 1.2 milyar TL kredi kullanıyor. Zülfikarlar Holding'in kamu bankasından 1.2 Milyar kredi alıp dövize çevirip yurt dışına aktarması tartışma yarattı Şirket bu krediyi bir süre sonra dolara çe
Yanıtla (0) (0)iktidarda durmak yozlaştırır. bizde kokuşma ötesine geçti. ama, bu kokuşma muhalefetin de muhteşem katkılarıyla gerçekleşti. her zaman ki gibi.
Yanıtla (0) (0)Otokratik rejimin kapilari.Bugünlere geldik.. Daha karanlik günlere gidiyoruz, sasirmiyoruz,Türkiye icin cok endise ediyoruz.Bu gidisin,iyi gidis olmadigini biliyoruz..
Yanıtla (0) (0)Sayın Karaalioğlu kutuplaşmanın sebebini daima iktidardan biliyorsunuz. Neden hiç muhalefetin söylem ve eylemlerinin de kutuplaştırıcı olduğundan söz etmiyorsunız .
Yanıtla (0) (0)+ peşinden giden kuyruğuna takılan muhalefet partileri. Bir kendinize gelin. Bir kendinize gelin lütfen! Şimdilik yeni kurulan partiler hariç, daha toparlanmaya kendilerini anlatmaya fırsat bulamadılar. İşte vatandaşın normali bu!
Yanıtla (0) (0)Meydan meydan gezerek, tv kanallarından ve her türlü mecradan millete seslenerek rica minnet vekâlet isteyen ve maaşını alıp millet için çalışıyor gözüküp gürültü ve huzursuzluk çıkarmaktan başka işe yaramayan siyasetçilerin tamamını bu millet sırtından atmadan normal olamayız. Muhalefeti dahil etmeden olmaz. Bunların en çok “eziliyoruz mağduruz, bizim ırkımız, bizim dilimiz” çığırtkanlığı yapanı bile milletin kesesinden yedi sülalesinin hastane masrafının ödenmesi yasasına ses etmedi, aldı yan cebine koydu. Gelmişiz 21. yüzyıla bizimkiler hala kayıkçı kavgası yapıyor. Başta iktidar, onun...
Yanıtla (0) (0)Kuaför ve berberlere %40 zam geldi
Yanıtla (0) (0)Enteresandır: 18 yıldır iktidarda olup, en gergin, başka dusunenlere en hosgorusuz, en kutuplaşmış, farklı gorusleri en dışlayıcı, dili jilet kadar keskin, elinden bu ulke insanlarinın cok cektigi ama musluman olduklarını iddia edenler kimler?. Başka ulkelerdeki "musluman kardeslerine hayran olan", ama kendi ulkesindekilere bu kardesligi cok goren kimler? Ha bu arada: dün bir haber vardı: çökmüş(!) ABD, vatandaşlarına Mart ayından itibaren gecerli olacak her ay 2.000 dolar çek verilmesini senatosuna sundu!!!! Ülkemizde rüya aleminde yaşayan o kadar insan var ki, ancak Allah uyandırır onları.
Yanıtla (0) (0)Sayin Karaalioglu, bir kadinin soyledikleri normal mi? Seda Noyan isimli bayan'i bu hale kim getirdi? 18 yillik AKP-MHP koalisyonu degil mi? Artik korkmaya basladim cunku bunlar liste yapmislar ve insanlari kesecek ve oldureceklermis. ne yazik ki AKP ve MHP den hic bu bayani kinayan demec gelmedi. Bu guzel ulkem ne hale geldi?
Yanıtla (0) (0)AVM’ler açık, Sahiller Kapalı.
Yanıtla (0) (0)kararda kalalım..81 ülke imf den 94 ülke türkiyeden yardım istedi..bunu yazmayı unutmuşsun
Yanıtla (0) (0)TR 55 ülkeye yaptığı tıbbi yardımlarla göz doldurdu. Ve,içeride işçi ve işvereniyle, emeklisi ve çalışanıyla, KOBİ'lerden büyük işletmelere kadar ekonominin bütün paydaşlarına yönelik birbiri ardına açıkladığı 200 milyar lirayı bulan paketlerle, sosyal ve ekonomik anlamda en minimum etkilenilmesini sağladı.Hal böyle iken ve tüm dünya ülkeleri TR ile ilgili övgü dolu sözler söyler,teşekkür ederken bizim muhalefet partilerimiz ne yaptı peki? Hükümeti ve aldığı kararları yerden yere vurmakla meşguldü tabii.CHP'nin sözcüleri bir yandan IMF çağrıları yaptı,diğer yandan demokrasi dışı yönelimler.
Yanıtla (0) (0)Dunyamziin yakin tarihinin bize ogrettigi sudur: Tek Adam sistemleri eninde sonunda duvara toslar.
Yanıtla (0) (0)Toplumun hastalıklı yapısı iyice ortaya çıktı. İlkel aidiyet duygularının etkisi ve maddi manevi doyumsuzluktan beslenen öfkeler ile komşular etiketlenip listeler yapılıyor. İdareciler adeta memnun belki iran vb ülkelerde mevcut milisleşmeye göz kırpıyor. Bunun bedeli kapalı huzursuz ve gerilemiş yoksullaşmış toplum. İranda 20-30 dolar ile otel dahiL gün geçerken venezuella’da çanta ile para taşınır oldu. Ama bu eziklik öfkesi bunuda görmez. İşte Buraya gelen yolda katkı sağladınız.
Yanıtla (0) (0)akp yöneticileri kendi ilan ettikleri 12 maddelik sosyal medya etik kurallarına uymazken kendi tetikçilerinden beklemek gerçekçi olmaz.
Yanıtla (0) (0)Kimse ayranım ekşidir demiyor.Herkes
Yanıtla (0) (0)Hakikaten çok önemli bir tespit. Teşekkürler sayın yazar, kaleminize gönlünüze yüreğinize sağlık. Mevla feraset ve basiretinizi artırsın. Sağlık ve huzur lutfetsin. Dualarimizla
Yanıtla (0) (0)Yıllardır,Allahın da yardımıyla,onun sayesinde devamlı veren el oldum.Allah kimseyi alan el oldurmasın.25,sene düzenli olarak,3 ayda bir kızılaya kan ve nakdi ardım verdim.Kolestrol çıkınca bıraktım.Verdiklerimiz doru yöne gidiyormu takip etmek lazım.Bir bakıyorsun Manhattanda,Ankarada vd gökdelen olmuş.Bu kurumların başındakiler halen görevde yüzsüzlüğün bu kadarına pes.Verenler utanıyor,alanlar halen avuç açmaya devam ediyor.Gözünüz aç doymak nedir bilmiyorsunuz,helal kazancı ve çok şükür demeyi unutmuşsunuz.
Yanıtla (0) (0)"Insanoglu zalim ve cahildir" kolay kolay değişmez. Belli bir süre değişir gibi olur sonra yine zıvanadan çıkar. Bu onun yaradılış gerçeği. "Denizde boğulmak üzere iken Allah'a yalvarir yakarir fakat kurtulduktan sonra bir de bakmışsınız ki o olayi unutmuş ve eski haline geri dönmüş" Bütün mesele iradesini olumlu yönde kullanabilme ve nefsinin kötü arzularina direnebilme kısacası imtihani kazanma ya da kaybetme. Olmak ya da olmamak demiş ya şair adam olmak ya da olmamak temel meselemiz bu.Bazilarina gece gündüz davul zurna çalmaniz da fayda etmiyor. Hidayet bir nasip meselesi demek ki.
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar,Türkiye’nin normalleşmesi için bir tek yol var.Oda en kısa zamanda tek adam sistemine son verip Demokrasiye geri dönmek.Daha işin başında demokrasisi daha emekleme seviyesinde olan bir ülkeye tek adam sisteminin ne getireceğini herkes biliyordu.Aklın yolu birdir.Saraya değil meclise geri dönelim.
Yanıtla (0) (0)Sanki toplum sırf gergin olmak için gerginmiş gibi. Gerginlik bir sonuç olması gerekirken, sebebin önüne geçiyor sebebin kendisi oluyor adeta.
Yanıtla (0) (0)Eh demokrasicilik oynayan liberaller, aydınım muhafazakarım diyen sizler elbirliği ile yaptınız! Hayrını gör!
Yanıtla (0) (0)Musto Deniz Feneri' ne geçmişte vermeye alıştırmışsın.Adamlar seni sevmiş bağlanmış..Engelle ya da mesaj yaz belki işe yarar.Zaten istenmeyen mesaj suçta!!
Yanıtla (0) (0)Kafayı,yiyeceğim şu deniz feneri denen örgütün mesajlarını,bir türlü önleyemiyorum.Devlet içinde paralel devlet olmaz deniyor,bu şaibeli örgüt 3 günde bir mesaj gönderiyor.Bu günkü,mesaj Anneler günün de annesiz çocukları sevindirin.Belediyeleri,yasakla,meclis çoğunluğunu, ele geçir meclisten borçlanmasına izin verme,vatandaşı cezalandır.Neymiş belediye başkanlığını bize vermediler,topal ördek yapacağım yaptın,başın göğe mi erdi,Sayılı günler çabuk geçer,o sandık tekrar kurulacak,terazi tekrar tartacak.
Yanıtla (0) (0)21 gün yapılan şey alışkanlığa dönüşürmüş. Valla çok sıkıldım bunaldım ama alıştım gibi de.Hayal edemediğim hergün hayret ettiğim bir şey oldu.İnsanoğlunun kibri enaniyeti tanrıcıklığı fıs diye sönüverdi.Benim için bu durum Allah'ın mucizesi.Tek hakim oluşunun göstergesi. Caddemdeki otlar yazıdaki otlara benzedi ortam sessizlik temizlik dağbaşındaki gibi oldu.Hayret ya. Amma insan nefsi ve benlikçiliği gururu ders almışa benzemiyor.Tek korun kesmedi. Görüyorum yine korna yine y0ksek gürültü yine yayaya saygısızlık.Aman Allah'ım vallahi billahi tallahi inanamıyorum.Yaa biz insanlar neymişiz ya
Yanıtla (0) (0)