Mültecileri salmanın İdlib’le alakası yokmuş

Moskova Mutabakatı, İdlib krizini ve yeni bir kitlesel mülteci dalgası tetikleme potansiyelini dondurdu.

Ama Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Anadolu Ajansı üzerinden hemen mesajı çaktı. ‘AB yanlış anlamasın, boşa sevinmesin, mülteci politikamızdaki değişiklikten geri adım yok’ diye.

‘Ensar-Muhacir kardeşliği’ söyleminden niye vazgeçildiğine dair son tezimi teyit ediyor bu da.

‘Daha fazla bakmaya, beslemeye mecbur muyuz’ diline geçişe, İdlib sancısından çok İstanbul seçimlerinin kaybı zorlamış görünüyor.

İdlib’den 34 şehit geldiği gece, Ankara gitmek isteyen göçmenleri durdurmamaya, AB’ye geçiş kapılarını açmaya karar vermişti.

Rusya’ya kızıp AB’yi cezalandırmak, mültecileri üstlerine sürerek acısını Batı’dan çıkarmak, dikkatleri başka tarafa çekmek vesaireye bağlama eğilimindeydi çoğu yorumcu. Ben de dahil...

Ama Rusya’yla barışılır, İdlib’de ateşkese dönülürken yine de bu karardan dönülmüyorsa; bunları da aşan başka bir açıklaması vardır.

O kararın bir anlık hışımla alınmadığı, üzerinde önceden düşünüldüğü, tasarlandığı ve uzun vadeli bir bakışa dayandığı anlaşılıyor.

Gitmek isteyene kapılar açık tutulmaya devam edecekse; kapıları açmak, mülteci politikasında İdlib’den ve AB üstünde mülteci baskısı kurmaktan bağımsız bir değişikliğe işaret etmez mi?

Sınırlarımızda kitlesel göç baskısının ortadan kalkması, o koşullarda ve gerekçeyle başvurulan geçici tedbiri değiştirmeyi gerektirmiyor...

İktidarın içindeki muhacir sevgisi de değişmiş olamaz...

Öylese mülteci politikasındaki kalıcı değişikliği açıklayacak tek şey, varlıklarına tepkinin seçim kaybettirecek noktaya ulaşması, sonucu tayin edecek ölçüde sandığa yansımaya başlaması değilse nedir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘daha fazla bakmaya, beslemeye mecbur muyuz’ vurgusu, önceki ‘Ensar-Muhacir kucaklaşması, dini ve insani duyarlılıkla bağra basma’ söyleminden maksatlı, planlı bir kopuş izlenimi bırakıyor. Konjonktürel ve spontane bir reaksiyon değil.

“Biz ensar bilincine sahip bir milletiz. Ülkemize gelen her kardeşimizi muhacir olarak görür, muhabbetle karşılarız. Onlara evimizi açar, ekmeğimizi bölüşürüz. Zaten AB’ye güvenerek bu adımları da atmadık. Biz öyle bir medeniyetin varisleriyiz ki bizim medeniyetimizde bu var” anlayışının çoğunluk nezdinde kabul görmediği, aksine oy ve seçim kaybettirdiği kabullenilmiş yani.

Yeni politika; iktidarın bununla mücadele etmek, tepkilerle didişmek yerine toplumsal gerçeklikle uzlaşmayı benimsediğini gösteriyor. Israr edilmeyecek, zıtlaşılmayacak demektir.

Eski politika, hakkıyla tartışılmadan, eleştirilere kulak asılmadan devreye sokulmuştu.

‘Esad zulmünün evinden barkından ettiği kardeşlerimize sırt mı çevirelim’ argümanıyla, üstünkörü püskürtülmüştü uyarılar.

Şimdi yeni politika da oldu-bittiye getiriliyor. ‘Doğrusu bu mu, ters tepmesin, bir uçtan öbörüne mi savruluyoruz’ diyenler, bozgunculukla suçlanıyor. Siyasi muhalefet fiilen imkansızlaştırılarak bastırılıyor.

İdlib’de ‘vatan müdafaası’ için savaşırken sırası değildi. Ateşkes sağlandığında da sırası değilse, doğru zaman ne zaman gelecek?

Hepimizin geleceğini, ülkenin kaderini etkileyen politika değişikliklerini tartışmanın, ‘ülkemizin dışarda köşeye sıkıştırılmak istendiği bir zamanda dış düşmana hizmet, içeriden sabotaj, operasyon ve ihanet’ sayılmayacağı gün ne gündür?

Şu yaşıma kadar ‘birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz tarihi günler’den geçmediğimiz bir günü olmadı memleketin.

Serbest tartışma ortamını korumadığımız, partiler üstü hayati kararlarda iktidarlar Meclis muhalefetini ve toplumsal desteği arkalarına almayı önemsemediği, eleştirilerden, uyarılardan yararlanmadığı için bir türlü gelmiyor olabilir mi o gün?

Dayatma yöntemi, siyaseten de kazandırmıyor. Bir düşünmeyelim mi yine de?...

Niye en kritik konularda bile deneme-yanılma yoluyla politika belirliyoruz?

Neden her sabah, günü kurtarma telaşıyla uyanıp temel tercihlerimizi yeniden yapmak zorunda kalıyoruz?

Sonuçları baştan öngörülse, Suriye ve mülteci politikasındaki bu gelgitler yaşanır mıydı?

Ödediğimiz maddi manevi bedellerden kaçınmak mümkün değil miydi?

Odatv’ye bu orantısız tepki neden?

Daha önce ifşa edildiyse sır niteliği kalmaz diye, devletin gizli kalması gereken bilgilerini yayınlamaktan gazetecileri beraat ettiren mahkeme kararları var.

MİT’in Libya şehidinin cenazesine ise ilçe protokolü katılmış, muhtar Facebook’unda paylaşmış, Ümit Özdağ Meclis’te açıklamış, gizliliği evvelce bozulmuş yani.

Ona rağmen, MİT mensubunun gizli kimlik bilgilerini haberleştirmekten Odatv’ci Barış Terkoğlu ile Hülya Kılınç tutuklandı.

Çağrılsa savcılığa ayağıyla gidecekken Terkoğlu, sabaha karşı polis baskınıyla evinden alındı.

Haberi kaldırdıkları halde, BTK idari kararla Odatv’ye erişim engeli koydu.

Odatv yayın yönetmeni Barış Pehlivan’la Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, aynı nedenle ifadeye çağrıldı.

Düz gelmiyor. Orantısız ve hatta hukuk üstü bir tepki verilmiyor mu?

‘Amaç medyaya gözdağı’ dedirtmenin alemi ne şimdi!

YORUMLAR (53)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
53 Yorum
  • Ali Cem / 07.03.2020 23:38

    Türkiyenin Yüzde doksan dokuzu Müslüman Mültecilerin Yüzde yüzü müslüman.Biz Türkiye olarak niye Müslüman kardeslerimizi Hiristiyanlarin Kucagina itiyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • ali namlı / 07.03.2020 21:56

    Bence ,sizin yaptığınız açıklama da bu göçmenler konusundaki politika değişikliğini tam olarak izah etmiyor doğruluk payı var ancak yeterli değil ! İşin en acı tarafı da bu çaresiz insanların türlü türlü siyasi emel ve entrikalara alet edilmesidirgerçekten çok trajik bir durum var ,Allah bu insanlara yardım etsin ! Selam ve saygılarımla.

    Yanıtla (0) (0)
  • ENES / 07.03.2020 21:26

    Günledir Erdoganın'' daha fazla bakmaya mecburmuyuz'' sözü üzerinden sayısız analizler yapan köse yazarları Erdoganın daha iki gün önce söylediği ''40 milyar doları bu işte harcayan Türkiye evelallah bir 40 daha harcar.”sözünü neden görmezden geliyor...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 20:18

    Sayın yazar birlik beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günler

    Yanıtla (0) (0)
  • Zeynal Fırat / 07.03.2020 19:15

    Sınır kapısına dayanan göçmenler arasında çocuk sahibi olan ailelerin sınır geçip mülteci olarak kabul edilmeleri gerekir. Bu hem insani ve de uluslar arası göçmen hukuku içtihatları gereğince yapılmalıdır. Aynı zamanda bu küçük çocukların gidecekleri ülkelerde rahatlıkla integra olup bu ülkelere katkı sağlayacak bir yurttaş olabilirler. Fakat göründüğü gibi yaşları 18-30 arası çoğunlukta olan bu eğitimsiz göçmenlerin gidecekleri ülkelerde ancak o ülkeye sosyal kültürel ve ekonomik bir yük olur vede o ülkelerin alt sosyal ve ekonomik tabanını oluşturan yerleşik yabancılar için rekabet oluşur

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. / 07.03.2020 15:13

    Ne alakasi var.Ensar,Muhacir...!..Giden,gider zorlami tutacagiz..baştan beri oyle olmalıydı..Adam bizi istemiyor o zaman güle,güle demeliyiz.Bu Herkesler icin geçerli olmalı.!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 14:35

    Sayin yazar, halk bunu sokaklarda zaten yillardir söylüyor. iktidar son raddeye kadar kulak asmadi sadece! Suriyelileri vatandas yapip oy kaybini giderebilirse yekten 5 -6 milyona vatandaslik verir bi kalemde. Zaten taksit taksit vatandaslik veriliyor. En son 110 bin kisi daha ( büyük bir rakam) T.C. vatandasligina geçirildi. En kisa zamanda geri gönderilmelidirler. Bu konu artik siyasilerce konusulmuyor. Orda savas uzatildikça kalici hale gelecekler. Burda eko kriz, milyonlarca issiz var zaten? Bura gelismis Almanya, Amerika degil ki. Onlar da zaten istedigi kosullarda göçmeni kabul ediyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 13:58

    Ne kadar sert gerçekleri yumuşatmaya gayret ediyorsunuz. Yoksa bu tahribatın sorumlularından biri olduğunuz için mi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hot Summer is coming / 07.03.2020 13:36

    Küresel ısınma Akdeniz çevresini, Afrika'yı ve Hindistan altkıtasını kötü vuruyor. Buralar aynı zamanda en hızlı nüfus artışına ship bölgeler. Afrika'nın nüfusu 4 milyar, Hindistan'ın 2 milyar olacak 22. yy başında. Bu bölgelerden Avrupa'ya daha onmilyonlarca insan göç etmek isteyecek. Belki yüzmilyonlarca. Bu daha başlangıç. Önlenebilir bir gelişme değil. M.Ö. 12.yy- 8.yy arasındaki bronz çağı çöküşüne ve 4.-5. yylardaki kavimler göçüne benzer bir durum var.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 13:14

    Milletimizin feraseti ve asaleti deyip Suriyelileri içeri almanın hoşgörüleceği düşünülüyorsa yararı yoktur.Ülkemizin barınma-yeme içme giyinme ve eğitme sorunları çözülmüş olsa size katılabiliriz ama benim aç ve muhtaçlarım çok fazla...Suriyeliler şimdi sığıntılık hissettiklerinden dolayı sessizler,hele bir yıllar geçsin o zaman en büyük derdimiz olacaklarını söyleyebiliriz.Bunlar cahil ve saldırgan azizim,bizden çok uzaktalar ama bak ki kalabalıklar.Vatanını seven bu insanların kalmasını isterse ben bişey bilmiyorum..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 13:12

    Oda tv sorusunu Bakanlığı işgal eden zata sorun.Hani bu haberi sıkıysa Almanya da yapsınlar diyordu ya...Hadi sıkıysa Almanyada bir hahkeme toplumca alenen bilinen bir konu hakkında keyfi tutuklama ve karatma kararı versin bak abakalım o koltuklarda ne bakan ne hükümet bırakıyorlar mı..Sen kimi kandırdığını zannediyorsun?

    Yanıtla (0) (0)
  • Ferhan Birgül / 07.03.2020 12:09

    Hukukumuz temelden bir devrim mi geçirdi de haberimiz mi olmadı? Şimdilerde sazımız "karadır bu bahtım kara"yı mı tınlıyor? "Oda" zifiri karanlık mı, yoksa boşluklarında renklerin cümbüşü mü var? Benim için ceza gerektiren eylem, senin için ceza gerektirmez mi? YORUM YOK.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 11:31

    Iktidari ölümüne destekledikten sonra, göz ameliyati olmus gerçekleri yaziyor bu gazete yazarlari nicedir! Bu da az kaldi kahramanlik sayilacak! Suriyeli meselesi bizim 50 yillik gelecegimizi karartan bas sorunlar arasinda çoktan yerini aldi. Ülke kurumlari, kaynaklari ve sosyal devleti ultra neo-yandasli neo liberalizmin ultra tekelci özellestirilmelerine kurban gitti. Az kaldi, saglik , egitim artik devlet hizmeti olmaktan ćikiyor. Hayirli olsun! Gelecegimizi iyi insâ ettiler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hacı / 07.03.2020 10:06

    Monarşiye dogru gidis , demokrasiden uzaklasma nasil olacak? Once muhalefeti susturup, yargıyı kontrol etmekle degil mi?

    Yanıtla (0) (0)
  • Alper / 07.03.2020 10:04

    Bu gidişle kendimiz mülteci olmayız umarım 5 milyon işsiz, bi okadar aylik geliri 1000 küsür olan emekli, çiftçi, esnaf vb.var.Tok acın halinden anlamazmış, yöneticiler bunu anlayamaz, söyleyenlere de ananı da al git diyen, yok muydu?

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 07.03.2020 10:02

    Dahiliye Nazırı hergün şu kadar kişi geçti şu kadar kişi kişi geri gönderildi şu kadarı dövüldü rakamları vermekle meşgul. Yok İdlib, yok Rusya, yok KK ile meşgul ederken arka kapıdan Tayyip 80 tane vergiyi azar azar giydirdi ama senin ruhun bile duymadı sevgili vatandaş. Neyse sen yine AKP'ye oyunu verir hırsız benim hırsızım dersin, mal benim malım dersin.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 09:44

    Avrupa'ya geçen on yüz bin kisi ile mesele halledilemez. Milyonlarca Suriyeli, Irakli, Afganli, Somali, Pakistan vd kaç milletten akin akin insan geldi. Hepsi duruyor. Gelene buyur dedi iktidar. Milyonlarca Suriyeliyi ülkenin sehirlerine saldi. Belli yerde toplamadi. Baskent Ankara'nin yarisi Suriyeli, Irakli.. Sokaklarda yari yariya dolasiyoruz. iktidar önce Suriye politikasini haklilastirmak için de set çekmedi göçün ülkenin ićine dagilmasina. Ayrica her milletten gelene, ülkenin sinirlarini her elini sallayana ne zaman açmamayi bilecegiz?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 09:35

    Sizin dogrulari yazma borcunuz var!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 08:56

    Plan ilk başta Suriyelilere varandaşlık vermek ve böylece seçimleri garantiye alma üzerineydi. Ancak milletin kabullenemediği ve ensarın her yıl bir çocuk yaptığı görülünce işin rengi değişti. 10 yıl sonra 20 milyon Suriyeli vatandaş olması içten bile değil.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet / 07.03.2020 08:07

    Sayın beki olay çok basit, yıkılış sürecine girmiş bir akapeden mantıklı bir yönetim beklemek yanlış. Neyseki oyları iyiden iyiye azaldı artık o hükümranlık günleri bitti bitiyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Nerden nereye! / 07.03.2020 08:06

    Vatan müdafaasından, Müslümanla müslümanın savaşının durmasına...Ensarcılıktan, beslemeye mecbur muyuz ruh haline...Darbeci abd ve nato dan, patriot ver bizi kolla tarafını hatırlamaya...haram faizden, konutta faiz helal sapkınlığına...dost rusyadan, Askerimizin katili rusyanın ayağına gidip ateşkes istemeye...ACABA DAHA KAÇ BİN TANE BUNA BENZER ÖRNEK LAZIM!!!

    Yanıtla (0) (0)
  • Uyuyan bir millet... / 07.03.2020 07:48

    “Müslümanın Müslümanla savaşı dursun” eylemi yapılsa suç olur mu?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 07:38

    Türkiye, Suriye yapılmaya çalışılıyor, 2005 te gitmiştim, demokrasi sadece seçimlere indirgenmiş, Esad’ın kendini zorla seçtirdiği, muhalefetin bir binaya kapatıldığı, basının tamamen iktidara hizmet eder halde olduğu, ülkeyi Esad etrafındaki grubun ablukaya aldığı bir yapı vardı, biz Esad’ı değiştiremedik, ama oldukça Esad’laştık gibi görünüyor

    Yanıtla (0) (0)
  • Hiç / 07.03.2020 07:28

    Muhalefet eden kaç site kaldı ki..oda tv sayılı bir kaç haber sitesinden biriydi...bir sekilde bahane bulup kapatarak susturmak mevcut iktidarın meşhur taktiği değil mi? Şaşırdık mı? Hayır

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa ALSANCAK / 07.03.2020 07:23

    3)Gördünüz mü AB’nin Yunanistan’a karşı olan bonkörlüğünü? Sığınmacılarla mücadele edebilmeleri için tam 700 milyon Euru yardımı itirazsız Yunanistan’a tahsis etme kararı almışlar. Esas yük bizim üstümüze yığılmışken söz verdikleri halde Euro keselerinin ağzını açmamakta direniyorlar. Öyle bir teknik imkan olmalı ki 300 bin sığınmacıyı bir gecede Yunan tarafına geçirmeliyiz. AB o zaman anlar Türkiye’nin yaptığı masrafların büyüklüğünü.Yunanistan İMDATder demez bütün AB hemen para yardımın miktarını açıkladı. Bizimkiler senelerdir elimizden tutun diyorlar. Umursayan yok. Yük bizde.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa ALSANCAK / 07.03.2020 07:04

    2)Hükümet veya Sn C.Başkanı bu kararı aldıklarında Edirne’ye koşan sığınmacıları Yunan tarafının içeri sokmayacağını çok iyi biliyorlardı. İşin daha da hazin tarafı ise Yunanlıların tespitine göre Yunan topraklarına geçenlerin çoğunun Suriyeliler olmayıp yüzde yetmişi Türkiye’de zaten kaçak yaşayan Afganlılardan oluşuyormuş. Bu arada yüzde 15 TC vatandaşları da Avrupa’ya kapağı atma kurnazlığı ile çoluk çocukları ile Meriç’i geçmişler.Gidenlerin yüzde üçü Suriyelilerden oluşuyormuş. Geri kalanların çoğu Afrika kökenlilermiş.Yani yollara dökülenler yine İstanbul’a dönüyorlar.Yollarda perişan

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa ALSANCAK / 07.03.2020 06:45

    1)Mültecilere sınırgeçişlerini açmak iyi de sınırımızın bu tarafında ve Yunanistan tarafında bir sürü insanın toplandığı görülüyor. Hele Yunanistan otorritesinin sığınmacılara insanlık dışı davranışları insanın içini ürpertmeye devam ediyor. Meriç nehrini geçmeyi başarmış olanların bu kış soğuğunda elbiseleri Yunan polisi tarafından alınarak içdonlarının içinde bırakılarak gavur eziyeti dediğimiz cinsten bir işkence uygulandığı tv kanallarında gösteriliyor. Hele bibergazı ve tazyikli su sıkılarak insanları tekrar bizim tarafa postalama taktiği uyguluyorlar.Bunun bu şekilde olacağı belliydi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Aliş / 07.03.2020 05:45

    İfşa yasağı korunması gereken, sor veya can ile ilgilidir.Ölmüş birinin can güvenliği mi kalmış ki İFŞA SUÇU olsun ula? Maksat iki Barış'ı yazdıkları ve canını sıktıkları için cezalandırmak. Şimdi tutukladılar. Mahsus iddianemeyi de yazmaz bekletirler Osman Kavala gibi! Yazık! Akli ve Kalbi selim yitmiş!Vicdan,ar gitmiş ise vay başımıza geleceklere. Ölmüş bir kişi ifşa olursa ne olur?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 04:25

    Bayırbucak Türkmenlerine ne oldu? 3-4 sene önce varsa yoksa derdimiz Türkmenlerdi. Şimdi adlarını anan yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • külyutmaz / 07.03.2020 02:26

    Bu hükumetin politikalarını anlamak isteyen biri önüne 'Erdoğan'a güven' anketlerini almalıdır.Sonrası kolay. İdlib'de verilen şehitler Şubat başından beri beklenenin aksine Erdoğan'a desteğin azaldığını gösteriyordu.Bu işten nasıl sıyrılırız derken 33 şehit haberi geldi.Erdoğan panikle mülteci politikasını değiştirdi ve daha önce işe yarayan kutuplaştırma işlerinde bir vites daha atarak doğrudan hakarete camideki bira şişesi işlerine geri döndü.Önünde bu anket cetveli olan adam yanılmaz.Ben böyle çok iddia kazandım.En iyisi de Zeytin Dalı'nı 4 ay önceden 1 hafta farkla bilmemdi.

    Yanıtla (0) (0)
  • musto / 07.03.2020 02:22

    Sn,Cumhur başkanımız da bir,iki tane şehidimiz var diyerek üstün körü geçmişti.Muhalefet de haklı olarak AKP iktidarının şehitlere,alışkanlık haline getirdiği tane sözüne itiraz etmişti.Maalesef muhalfete işine gelmediğinde,üslup,adap ve edep konusunda ders vermeye kalkan iktidar,sözcülerin ders almaları lazım.Müstemleke ülkesi yönetmiyorsunuz.Ülkemize 25 milyon avro veremeyen avrupa birliği,Yunanistana anında,700 milyon avro finansman sağladı.Anlaşılan tehdit işe yaradı,telefon trafiği,Belçika da görüşmeler,İnşallah ucuza bekçilik etmeyiz.Ümmet sen şimdilik bir kenarda uslu,uslu otur.Önce can

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 01:45

    Multecileri piyon olarak kullanip AB ulkelerine santaj yapmasi beklenen bir hamleydi. Bir ise yaramadi. Olan Yunanistan siniriyla bizim sinirimiz arasinda kalan onbinlerce multeciye oluyor. Idlib'te savas devam edecek bu gidisle. AB ve ABD bu savasa katilmaz. Ama bizim Rusya ve Suriye ile savasmamiz onlarin isine geliyor. Eninde sonunda Suriye'den cekilmekten baska care yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 07.03.2020 01:41

    Amaç medyaya gözdağı. İktidarı eleştirirsen ya hainsin yada Silivri desin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 07.03.2020 01:29

    1959 ve 1960 iki sefer kuran kursuna gittim.Hocamiz bize devamli müslümanlarin yoksullara ve gariplere yardim etmesi gerektigini söylerdi.Yil 2020 Sol Parti Edirnede mültecilere yemek dagitiyor.Söyleyin! kim müslüman,kim degil.

    Yanıtla (0) (0)
  • yunus / 07.03.2020 01:06

    Sayın Beki size ne oldu böyle

    Yanıtla (0) (0)