‘Yurt dışında Türk sineması lobisi eksik’

‘Yurt dışında Türk sineması lobisi eksik’

Sakarya Üniversitesi 35 Avrupalı sinemacıyı ağırladı. Hollywood’un sinema dünyasındaki hegemonyasını kırmaya çalışan AB CinEd Projesi ortağı üniversite, iki Türk yönetmenin filmini de konuklara izletti. CinEd Türkiye Temsilcisi Mustafa Aslan: “Yurt dışında ‘Gece Yarısı Ekspresi’ algısı var, Türk sineması lobisi eksik. Bizi eğitilmesi gereken insanlar olarak görüyorlar. İzleteceğimiz filmi seçerken yönetmenin kendi ülkesine ‘oryantalist’ bir bakış açısıyla bakmamasına dikkat ediyoruz.

SALİHA SULTAN

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema Bölümü, geçtiğimiz hafta boyunca 16 Avrupa ülkesinden 35 yabancı sinemacıyı Sakarya’da ağırladı. Hollywood karşısında ezilen Avrupa sinemasını güçlendirme fikriyle hayata geçirilen CinEd Projesi’nin ortaklarından biri olan SAÜ, 5-8 Mart tarihleri arasında CinEd’in 2024 yılı illk toplantısına ev sahipliği yaptı.

Creative Europe Media programı kapsamında Avrupa Birliği’nin (AB) en uzun soluklu projesi olmasıyla öne çıkan CiNed, aynı zamanda Avrupa’da özellikle gençler arasında film eğitimini yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Bu kapsamda geçtiğimiz hafta boyunca Almanya, Portekiz, İtalya, Fransa, Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya gibi 16 farklı Avrupa ülkesinden temsilciler Sakarya’daki okullarda genç sinemacılarla buluştu.

09kr02-haberici.jpg

Yönetmen Soysal, film gösterimi sonrası genç sinemacılarla sohbet etti.

Yabancı sinemacılar hafta boyunca ayrıca, CinEd Türkiye ekibinin proje kataloğuna önerdiği, yönetmen Ahmet Uluçay’ın ‘Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ ve Faysal Soysal’ın ‘Üç Yol’ filmlerini de izledi. Projenin kataloğuna kabul edilen filmler, proje kapsamında diğer ülkelerde düzenlenen etkinliklerde Avrupalı genç sinemacılarla buluşuyor. Proje bu özelliğiyle esasen her ülkenin kendi sinemasında önemsediği filmleri diğer ülkelerde tanıtmasına olanak sağlamasıyla büyük önem arz ediyor. Dolayısıyla SAÜ, sessiz sedasız ortak olduğu bu projeyle birlikte Türk sineması adına Avrupa’da dikkat çekici bir lobi faaliyetine imza atıyor.

09kr02-man1.jpg

SOYSAL: DÜNYADAKİ BÜTÜN SOYKIRIMLAR BENİ İLGİLENDİRİYOR

Etkinliğin, 7 Mart’ta gerçekleşen ‘Üç Yol’ film gösterimi ve ardından yönetmen Soysal’ın yabancı sinemacıların sorularını cevapladığı bölümüne katılma fırsatı buldum. Soysal, ilk uzun metrajı olan filminde Hasankeyf’teki Malabadi’den Bosna’daki Mostar Köprüsü’ne uzanan lirik bir hikayeye imza atarak dikkatleri üzerine çekmiş, 2014’te Ankara Film Festivali’nde ‘Gelecek Vadededen Yönetmen’ ödülünü kazanmıştı. Filmi izleyen yabancı sinemacılar Soysal’a yönelttikleri sorularda Türk bir yönetmenin Bosna Hersek ile ilişkisini sorguladı.

09kr02-man2.jpg

Yönetmen Soysal bu soruları şöyle yanıtladı:

“Bir belgesel çekmek için Bosna’da savaşta yıkılan, ardından yeniden inşa edilen Mostar Köprüsü’nün açılışına gitmiştim. Orada kuyular ve toplu mezarlarla karşılaşmıştım. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Mostar’dan Malabadi’nin ikizi olarak bahseder. Bizde Hasankeyf’in sular altında kalması bir tarihin yok oluşuydu. Bosna’da da o yıllarda çok eser yok edildi. Oradaki yok ediliş çok büyük acıydı tabii, bir soykırım olayıydı. Dünyadaki ilk soykırım kabulü biliyorsunuz Bosna ile oldu. Ancak, buna rağmen acılar henüz dinmemişken, belleklerde hala tazeyken, bugün de dünyanın gözü önünde Gazze’de benzer, hatta çok daha kötü bir soykırıma imza atılmıyor mu? Dolayısıyla bu tarz filmler de gündeme geliyor. Bir yönetmen olarak, dünyanın neresinde olursa olsun bir soykırıma sessiz kalamıyoruz. Her sanatçıyı ilgilendirdiği gibi bu yaşananlar beni de doğrudan ilgilendiriyor.”

7 Mart’taki etkinliğin sonunda düzenlenen yemekte bir araya gelen konukları selamlayan SAÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel de “Bu projede yer almanın sinemamız adına önemli bir kazanım olduğuna inanıyoruz. Bütün konuklarımızı üniversitemizde ve şehrimizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk, ortak çalışmalarımızın gelişerek devamını diliyorum” ifadeleriyle teşekkür etti.

09kr02alt-kutu.jpg

Vera Herold

‘HOLLYWOOD HEGEMONYASI BİZİ BOĞUYOR’

Etkinlikte CinEd projesi Genel Koordinatörü Vera Herold ile de konuşma fırsatı buldum. Herold, projenin çıkış noktasına dair şunları söyledi:

“Hollywood hegemonyası bizi boğuyor, tabii mükemmel filmler de yapıyorlar ama çok kötü gişe filmleri de çıkabiliyor. Avrupa sineması ise daha yavaş, oturaklı bir sinema sunuyor. Dünyaya bir çeşitlilik sağlıyor, farklı kültürleri aktarıyor.”

Son bir haftadır Türkiye’de olan Herold, Türk sineması hakkında daha önce çok bir fikri olmadığını vurgulayarak, etkinlikte izlediği filmleri ise şöyle değerlendirdi: “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak ve Üç Yol filmleri çok etkileyiciydi, çok beğendik. Filmleri izledikten sonra kültürel arka planımız olmadığı için her şeyi anlamadığımızı da fark ettik. Uluçay’ın filmindeki şamanist öğeler mesela bizim kültürümüzde olmadığı için anlayamadığımı söyleyebilirim. Türkiye devasa bir ülke, bölgeler arasında da çok farklılık var sanırım bu nedenle o kültür değişimini anlamak bizim için biraz güç oluyor.”

Tarihi sebeplerden ötürü kültürel benzerliklerimiz olduğunu belirten Herold, “Çok radikal olmasa da Avrupa ve Türk sineması arasında birçok benzerlik görebiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Herold, son olarak SAÜ’nün başarılı bir organizasyona imza attığını belirterek, “Harika bir tecrübeydi. Türkiye’nin Asya tarafında bu kadar güzel bir kampüs olduğuna çok şaşırdım mesela. Öğrencilerin bu kadar hevesli olması, özellikle kız öğrencilerin ilk soru soranlar olması çok ilgimi çekti. Üniversiteye misafirperverlikleri için çok teşekkür ediyoruz.”

09kr02dik-kutu.jpg

Mustafa Aslan

‘ÜLKEMİZE ORYANTALİST BAKMAYAN YÖNETMENLERİ SEÇİYORUZ’

Son üç yıldır CinEd projesinde yer alan Sakarya Üniversitesi Sinema TV Bölüm Başkanı, CinEd Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi Doç. Dr. Mustafa Aslan, projeye katılmalarının ardında yatan fikrin ne olduğu soruma “Türk sineması lobisinin yurt dışında eksik olduğunu düşünüyoruz” cevabını verdi.

09kr02-man.jpg

Yabancı sinemacılara izlettikleri filmleri hangi kriterlerle seçtikleri sorumu da şöyle yanıtladı:

“İzleteceğimiz filmi yönetmenin kendi ülkesine ‘oryantalist’ bir bakış açısıyla bakmamasına dikkat ediyoruz. Çünkü yurt dışında genellikle Türkiye’yi ‘acınası insanlar’ olarak gösterdiğinizde ödül alıyorsunuz. Diğer taraftan bizim bugüne kadar Oscar adayı gösterilen filmlerimiz hep yerel yapımlar. Avrupalılar bu yerel filmleri anlamıyor. Normalde filmin sesini kapattığınızda hikayeyi anlamanız lazım çünkü. Ahmet Uluçay, Faysal Soysal gibi yönetmenlerimizin filmleri ülkesine çarpık bir bakış açısıyla bakmıyor. Bizi doğru yansıttıklarını düşündük. Mesela Soysal’ın filmi evrensel bir yapım. Farklı kültürlerden hikayeler var ve ayrıca zengin, şiirsel bir sinema dili var.”

09kr02-man3.jpg

Aslan, Türk sinemasını Avrupa’da tanıtma amaçları doğrultusunda Doç. Dr. Serhat Yetimova, Dr. Öğretim Üyesi İsmail Kurtuldu ve Arş-Gör Dr. Doğuşcan Göker ile birlikte kendi imkanları ile Avrupa’daki film festivallerine gittiklerini vurguladı. Aslan, Avrupa’nın Türk sinemasına bakışına dair izlenimlerini ise şöyle aktardı: “Bizi eğitilmesi, destek olunması gereken insanlar olarak görüyorlar. Biz Afrika ülkelerine nasıl bakıyorsak, öyle bakıyorlar. Zihinlerinde ‘Gece Yarısı Ekspresi’ algısı da var. Mesela konuklarımızdan biri Sakarya’yı görünce çok şaşırdı. İşte bizim amacımız bu algıları, oryantalist bakış açısını kırmak.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN