Murat Ülker, kişisel internet sitesindeki makalesinde sanatın toplumsal hafızadaki önemine dikkat çekiyor ve Ahmet Güneştekin’in “Kayıp Alfabe” sergisini, kaybolan diller ile kültürlerin izini süren çarpıcı bir yolculuk olarak tanımlıyor.
İş insanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde paylaştığı makalesiyle, sanatın toplumsal hafızadaki rolüne ve “Kayıp Alfabe” sergisinin önemine dair zengin bir perspektif sundu. Hem kültürel mirasın korunması hem de sanatın paylaşılması gerektiğini vurgulayan Ülker, ünlü sanatçı Ahmet Güneştekin’in son çalışmalarına dikkat çekti.
SANAT ESERLERİNİN “YENİ SÖZ” POTANSİYELİ
Üniversite anılarından bir örnekle yazısına başlayan Murat Ülker, sosyoloji hocasının “Belki yeni bir söz söylemiştir” cümlesi üzerinden sanatın da yeni sözler üretme kapasitesine sahip olduğunu belirtti. Ülker’e göre her sanat eseri, ister yeni bir sanatçı keşfetmek ister o sanatçının yolculuğunu takip etmek olsun, bizlere daima farklı bir anlatı sunar.
AHMET GÜNEŞTEKİN VE “KAYIP ALFABE”
Ülker’in yakın dostu olarak nitelendirdiği ve sanat yolculuğunu yakından takip ettiğini söylediği Ahmet Güneştekin, “Kayıp Alfabe” başlıklı son sergisiyle Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasının zengin tarihini izleyiciye aktarıyor. Sergide, yok olmuş kültürler ve unutulmuş diller, taş ve metal gibi doğal malzemeler aracılığıyla yeniden canlandırılıyor. Ülker, bu eserleri “insanlığın silinen hafızasını belgeleyen özgün notlar” olarak tanımladı.
FESHANE’NİN TARİHİ DOKUSU
Serginin düzenlendiği yer olan ve 1833 tarihli bir mekân geçmişine sahip Feshane de Ülker’in dikkat çektiği noktalardan biri. Feshane’nin deniz kıyısındaki konumu ve tarihi dokusu sayesinde, “Kayıp Alfabe” ziyaretçilere yalnızca bir sergi deneyimi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda kültürel hafızayla zaman arasında güçlü bir bağ kuruyor.
YILDIZ HOLDİNG’İN SANATA DESTEĞİ
Yıldız Holding’in ana sponsoru olduğu sergiye yönelik kurumsal desteğini de vurgulayan Murat Ülker, sanatın paylaşıldıkça büyüyen bir miras olduğunu ifade etti. Bir şirketin toplumsal sorumluluğunun ötesinde, sanat desteklerinin geleceğe bırakılan kıymetli bir iz olduğunun altını çizdi. “Mutlu et mutlu ol” felsefesinin, sanatın birleştirici ve dönüştürücü gücüyle örtüştüğünü belirten Ülker, bu yaklaşımın sanatı toplumun her kesimine ulaştırmada önemli bir rol oynadığını vurguladı.
“BİZ FANİYİZ, SANAT KALICIDIR”
Murat Ülker, makalesinde eserlerin “geçici ev sahipleri” olduğumuzu ve sanatın ait olduğu döneme dair özgün bir kayıt görevi üstlendiğini söyledi. Sanatın tarihsel bir belgeleme formu olduğu fikrini işleyen Ülker, “Kayıp Alfabe” sergisi vesilesiyle insanlığın kolektif hafızasının ve zengin kültürel geçmişinin yeniden hatırlanması gerektiğine işaret etti.
Yazı, “Kim olduğumuz ve nereden geldiğimizle yüzleşme, geleceğe dair umutlu düşler kurma” çağrısıyla son buluyor.