İngiliz popunun divası, Rolling Stone grubunun ilham perisi Marianne Faithfull 78 yaşında hayatını kaybetti.
SALİHA SULTAN
1960’larda dünya çapında şöhret olan sanatçı, yaşamı boyunca uyuşturucu bağımlılığı nedeni ile kötü şöhretle de mücadele etti. Dört yıl boyunca manşetlerde birlikte boy gösterdiği Mick Jagger ardından “Uzun zamandır hayatımın bir parçasıydı. Harika bir arkadaş, güzel bir şarkıcı ve harika bir oyuncuydu. Her zaman hatırlanacak” dedi.
İngiliz popunun divası, Rolling Stone grubunun ilham perisi Marianne Faithfull 78 yaşında Londra’da hayatını kaybetti. Faithfull’un müzik tanıtım şirketi Republic Media, yıldızın 30 Ocak Perşembe günü İngiltere’nin başkenti Londra’da vefat ettiğini açıkladı. Şirket sözcüsü yaptığı açıklamada, “Şarkıcı, söz yazarı ve oyuncu Marianne Faithfull’un ölümünü derin bir üzüntüyle duyuruyoruz. Marianne bugün Londra’da, sevgi dolu ailesinin yanında huzur içinde hayata veda etti. Kendisini çok özleyeceğiz” denildi. Şarkıcı ve aktrist Faithfull 60 yılı aşan kariyerinde Rolling Stones ve Metallica’dan Jean-Luc Godard’a kadar müzik ve sinemanın duayen isimleriyle birçok projede bir araya geldi.
İLK TEKLİSİ İLE ÜNLENDİ: Gençliğinde, 1960’larda Londra’da Rolling Stones’un menajeri Andrew Loog Oldham ile tanışan Faithfull, Oldham, Mick Jagger ve Keith Richards’tan 1964’teki ilk teklisi ‘As Tears Go By’ı yazmalarını istedi. 1964’te yayınlanan bu tekli İngiltere’de Top 10’a girdi. 1965’te Top 10’a giren üç teklisi daha vardı ve hepsi de ABD’de Top 40’a kadar ulaştı. Faithfull oyunculuğa da aynı dönemde başladı; Çehov’un ‘Üç Kız Kardeş’ oyununda Glenda Jackson ile sahneye çıktı ve Hamlet’te Anjelica Huston’ın dublörü olduğu Ophelia’yı canlandırdı. Ekranlarda Orson Welles, Oliver Reed, Alain Delon ve Anna Karina gibi isimlerle birlikte rol aldı ve Jean-Luc Godard’ın 1966 yapımı ‘Made in the USA’ filminde kendisini oynadı.
SON YILLARINI MÜZİĞE ADADI: Şöhretle birlikte eroin bağımlısı olan Faithfull, 1985 yılında uyuşturucuyu tamamen bıraktı. Son yıllarını müziğe adayan sanatçı, 2015 yılında 90 kişinin hayatını kaybettiği Bataclan konser alanına düzenlenen terör saldırısına, saldırı günü yazdığı ‘They Come at Night’ adlı şarkıyla tepki göstermişti. Faithfull, 2020 yılında kovid-19’a yakalandı ve 22 gün hastanede yattı. Doktorlar onun hayatta kalmasını beklemediklerini söylediler; ancak o, bir yıl sonra 21. albümü ‘She Walks in Beauty’yi çıkararak bu zor süreci atlattı. Faithfull, 2009 Kadınlar Dünya Ödülleri’nde ‘Dünya Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne, Fransa hükümeti tarafından da Sanat ve Edebiyat Nişanı’na layık görüldü.
KÖTÜ ŞÖHRETLE DE MÜCADELE ETTİ
Müzik ve oyunculuk dünyasında yakaladığı şöhreti ünlü rock grubu Rolling Stones ile yaşadıklarından kaynaklanan kötü şöhretle yer değiştirdi. Sanatçı müzisyen John Dunbar ile 1965’te evlendi ve Nicholas adında bir oğlu oldu, ancak kısa süre sonra Dunbar’ı Rolling Stones’un solisti Mick Jagger için terk etti. 1966’da görüşmeye başlayan Faithfull ve Jagger, müzik dünyasının en göz alıcı ve kötü şöhretli çiftlerinden biri haline geldi. Geleneksel değerlere yönelik meydan okumalarının yanı sıra, grubun üyeleri Jagger ve Keit Richards’ın hapse girmesine neden olan 1967 tarihli uyuşturucu baskını sırasında Faithfull’un adı manşetlerden inmedi. Bir dönem sokaklarda yaşayan, uyuşturucuyla boğuşan, 2006’da göğüs kanserini yenen Faithfull 2007’de yayımlanan ‘Memories, Dreams and Reflections’ (Anılar, Hayaller ve Yansımalar) adlı anı kitabında “Kötü alışkanlıklarınızı düzeltmenin tehlikelerinden biri de bazı insanların sizi vahşi bir şey olarak görmelerinden vazgeçmemeleri” diye yazmıştı.