Kim bu AİHM Başkanı Spano?
Ülkemizi ziyaret eden AİHM Başkanı Robert Spano, Alparslan Altan ve Osman Kavala davalarına bakan 2. Daire’nin başkanıydı.
Yaklaşık altı yırdır Türkiye hakkındaki AİHM kararlarının altında onun imzası var.
Demek ki habersiz, ilgisiz bir AİHM başkanı ülkemizi ziyaret etmiş değil.
Spano 2013’de AİHM’de hakim olarak göreve başladı. 2014’ten beri de Türkiye’den gelen dosyalara bakan 2. Daire’de görev yapıyordu.
2020’nin Mayıs ayında AİM Başkanı seçildi, Eylül başında Türkiye’ye geldi, Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi, AYM’yi ziyaret etti, Adalet Akademisinde ders (lecture) verdi, İÜ’deki fahri doktora töreninde konuştu.
Konuşmalarını teorik düzeyde tuttu fakat vurguladığı konular Türkiye’deki hukuk ihlalleriyle ilgili.
ALPARSLAN ALTAN DAVASI
Hukuk devletinde yargıçları keyfi tutuklanma baskısından kurtarmak için onlar hakkında özel soruşturma usulleri vardır. Sulh Ceza hakimine talimat verip falancayı tutuklattırmak kolay olabilir. Ama adalette son sözü söyleyen yüksek yargıçlar için özel usuller vardır.
Usul esastan önce gelir üstelik.
Fakat AYM Üyesi Alparslan Altan ve HSYK Üyesi İbrahim Okur gibi birçok hukuk görevlisi, hain darbenin kaos ortamında Ankara’dan gönderilen listelere göre sulh Ceza Hakimlerince tutuklandılar.
Bir süre sonra bu yanlışların yargıda düzeltilmesi gerekirdi, olmadı.
AİHM’ye intikal etti. AİHM’de Robert Spano başkanlığındaki 2. Daire, Alparslan Altan’ın “hakim teminatı” hükümleri ihlal edilerek ve haksız tutuklandığına karar verdi. (B. No: 12778/17)
Bu karar uygulanmadı! AYM ve Yargıtay da uymadı AİHM’nin bu kararına.
Altan hâlâ tutuklu.
Spano’nun ziyaretinde AYM Başkanı Zühtü Arslan’la bu konuyu da görüştükleri anlaşılıyor.
OSMAN KAVALA DAVASI
Osman Kavala hakkında, yine Robert Spano başkanlığındaki 2. Daire, tutuklanmanın hak ihlali olduğuna karar verdi. Hatta “hak ihlali” olduğu gibi daha ağır bir kavram olan “hakların ölçüsüz kısıtlanması” (AİHS 18. Madde) olduğuna hükmetti. (B. No: 28749/18)
Dahası, Spano imzasını taşıyan bu kararda, “siyasi sebeplerle tutuklama yapıldığı” kayda geçirildi. (Paragraf 172 ve 206)
Siyasetin yargıya müdahale ettiğini gösteren bir AİHM kararıdır bu!
Spano zihninde Alparslan Altan davası, Şahin Alpay, Ahmet ve Mehmet Altan’lar, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davası gibi bir çok dava dosyası olduğu halde Türkiye’ye geldi, konuşmalar yaptı.
SPANO’NUN SÖZLERİ
Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilen Robert Spano iki konu üzerinde durmuş:
“Hukukun üstünlüğü ve demokrasinin özellikle de yargının bağımsızlığı ile ifade özgürlüğünün korunmasının önemi…
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edildiğine dair AİHM karar verdiğinde ilgili devletin buna uyma yükümlüğünün olduğu…”
Yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamış hiçbir devlet “AİHM kararları bizi bağlamaz” diyemez. Bizim anayasamıza göre de diyemez. (Md. 90, son fıkra)
Adalet Akademisi’nde hakim ve savcı adaylarına konuşan Spano’nun sözleri, özetle:
“İktidardaki kişiler mahkemeleri kontrol edemez. Kanunlar sadece halka değil, aynı zamanda gücü elinde bulunduranlara da her an uygulanabilmelidir. Kanunun üzerinde hiç kimse yoktur…
Hukukun üstünlüğü ilkesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sisteminin kutup yıldızıdır. Bize yol gösteren, ileriye gitmemizi sağlayan parlak yıldız…”
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ’NDE
Spano’nun İÜ’den Fahri Doktora payesi almasını eleştirenler oldu. Ben buna katılmıyorum. Diplomasını taşıdığım İÜ Hukuk Fakültesinde “evrensel hukuk” iklimini güçlendirecek her gelişmeyi doğru bulurum.
Fahri doktorayı başkalarına değil, bilimde, hukukta üstün hizmet sahiplerine vermek doğrudur.
Spano’nun doktora törenindeki konuşması özetle şöyle:
“Eleştirel bakış yoksa toplum gelişemez. Düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğü, akademik dünyada da aynı şekilde önemlidir. Bana takdim edilen bu ayrıcalıklı ödülü de demokrasinin korunması, insan haklarının gözetilmesi, hukukun üstünlüğü ve akademik özgürlük adına kabul ediyorum.”
Sözlerinin anlamı açık değil mi?
Hukuk karnemizdeki kırık notlar, uluslararası sıralamalardaki hazin yerimiz ve düzeltmek için neler yapmak gerektiği açık.
Yeter ki üstünlüğün “biz”lerde değil, hukukta olması istensin.