Karar Gazetesi Yazarı Osman Sert, Karar Tv'de Yıldıray Oğur'un konuğu oldu. Sert, ekonomik krizin seçmen davranışına etkisinden Millet İttifakı'nın tutumuna kadar bir çok sıcak konuyu ele aldı.
KARAR TV'de Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtlayan Osman Sert, kur şokunun toplum üzerindeki etkisine değinerek; ''Bundan sonraki süreci belirleyecek olan halkın alım gücü olacaktır. Ekmek kuyrukları, süt fiyatları gibi gördüğümüz rakamlar olacaktır. Türkiye siyasi ve ekonomik anlamda çok şok yaşadı, halkın bunları tolere etme, yok sayma sebepleri vardı. Şu anda bu sebepler ortadan kalkmış durumda. Bundan sonra oy verme davranışlarından toplumsal olaylara kadar belirleyici olacak şey raf fiyatlarıdır'' dedi.
SEVİLAY YILMAN'IN NUREDDİN NEBATİ RÖPORTAJINA DAİR DETAYLAR
Habertürk yazarı Sevilay Yılman'ın yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile yaptığı röportajda öne çıkan başlıklara değinen Yıldıray Oğur, Bakanın 'Peki bu modeliniz ya tutmazsa? sorusuna verdiği ''Karamsar tablo çizenler var. Hiçbir şekilde bize inanmayanlar. Onlara diyorum ki; “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer. 1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim. Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim. Ben bunu göze alır mıyım Sevilay Hanım? Bu işi ya düzelecek ya düzelecek! '' cevabını ''Hafif bir burjuva kibri olduğunu görüyorum'' dedi.
Osman Sert; ''Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sayın Nebati'nin işlerini kurtarması için kurulmuş olan bir yer değil. Hazine Bakanlığı'nda takip edilecek politikaların önceliği de Nureddin Nebati'nin şirketinin mali durumunu düzeltmek değil. Alınacak kararda Türkiye için doğru fakat Sayın Nebati'nin işleri zarar görecekse bu durumda ne yapacak bu çok önemli, burada çok açık bir çıkar çatışması var. Bu demokratik bir ülkede olacak bir şey değil. Bu sadece Nebati'ye mahsus değil, özellikle başkanlık sistemine geçtikten sonra bunların örneklerini gördük. Özel okul sahibi olan biri Milli Eğitim Bakanı'nın özel okullarla ilgili karar alması gerekecek, özel okul sahibi olan bunu nasıl yapacak? Kişilerin önceliklerini ne belirleyecek? Mesele Sayın Nebati'nin iş yerinin geleceği değil Türkiye'nin geleceğidir. Bir kere bunun altının iyi çizilmesi gerekir'' ifadesinde bulundu.
Osman Sert sözlerine şöyle devam etti:
''Olumlu olan yönlere de bakmak gerek Lütfi Elvan'dan sonra Nureddin Nebati'nin gelmesinde doğru olan taraf, Lütfi Elvan ortalarda yoktu, olmayan bir bakandı. Dalgalı bir rotada ilerliyorsunuz. Geminin 2. kaptanı yok ve dümene geçmiyor. Dümensiz olmak en kötü kaptanla gitmekten daha kötü bir şeydir. Lütfi Elvan onurlu bir şekilde istifa etmek yerine sessiz kalmayı sonra da affedilmeyi tercih etti. Bir bakanın olmamasındansa doğru ya da yanlış bir bakanın olması, politikalarını savunması, iş adamlarıyla bir araya gelmesi, gazetecilere cevap vermesi müspet şeyler. Ekonomide en önemli şey öngörülebilirlik ve bunu sağlamanızı sağlayan tek şey sizin muhataplarınızla konuşuyor olmanız.''
Bakan Nebati için siyasi bir geçmişten geldiği için ortaya bir iddia koyduğunu ileri süren Sert, "Nabati kendine güvenmediğini hissettiren bir fotoğraf çizseydi kötü olurdu. Ekonomiyi yöneten kişilerin devletin en tepesinde bu işi yönetenlerle uyumlu olması gerekir. Naci Ağbal da olduğu gibi daha büyük bir maliyet üretebilir. Dolayısıyla tüm bunlar müspet, ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun siyaseti yapanların gazetecilerle konuşması lazım. Bu yanlarıyla olumlu olsa da içerisinde bir çok problemi barındırıyor'' dedi.
ASGARİ ÜCRET NEYE GÖRE BELİRLENİYOR
Osman Sert, ''Asgari ücret toplantılarının görüşmelerinin ardından iş veren bölümü ve işçi kesiminin üzerinde anlaşmaya çalıştıkları şey, asgari ücret hesaplanırken bir işçinin alması gereken kalori miktarı olmuştur. Bir normal işçi ile ağır işçilerin alması gereken kalori miktarını aynı olmaması üzerine neden herkese uygulamalıyız gibi bir tartışma olmakta, geldiğimiz noktada bir işçinin yaşamak ve çalışması için kaç kalori alması gerektiğine indirgenmesi tek başına asgari ücretin kaç olacağından daha önemli bir belirleyici tartışma konusudur'' şeklinde konuştu.
Asgari ücret ile önerilen ekonomik program arasında bir çatışma olduğunu belirten Oğur, '' Ekonomik şartlar o kadar kötü ki asgari ücreti yüksek yapmayı planlıyorlar fakat kimse bir şey diyemiyor. Dolar her geçen gün yükseliyor maaşlar tuzla buz oluyor '' diye ekledi.
NEBATİ EKONOMİ EKİBİYLE OLAN UYUMU SAYESİNDE BAKAN OLDU
Oğur'un Cumhurbaşkanı'nın sürekli yanında olan ekonomist ve danışmanlardan oluşan ekonomi aklının yanı sıra bir de bakanlıktaki kişiler var bu iki ekip arasında bir ekonomik çatışma olmaması mümkün mü? sorusuna da cevap veren Sert, '' Nureddin Nebati ekonomi ekibiyle olan uyumu sebebiyle Hazine ve Maliye bakanı oldu. Eğer tekrar Naci Ağbal Hazine ve Maliye bakanı olsaydı o zaman ekibin kaybettiği başka bir ekolün kazandığı anlamı çıkardı. İstikrarın daha anlamlı ve yönetim mantığına da daha uygun olduğu kanaatindeyim. Muhtemelen Lütfi Elvan da bu düşünülerek göreve getirilmişti ama olmadı" şeklinde konuştu.
BUNDAN SONRAKİ SÜRECİ BELİRLEYECEK RAF FİYATLARIDIR
Sert, ''Bundan sonraki süreci belirleyecek olan halkın alım gücü olacaktır. Ekmek kuyrukları, süt fiyatları gibi gördüğümüz rakamlar olacaktır. Bu çok sürdürülebilir bir şey değil. Bu çok ciddi bir problem. Türkiye siyasi ve ekonomik anlamda çok şok yaşadı, halkın bunları tolere etme, yok sayma sebepleri vardı. Kimi zaman darbe tehdidi, kimi zaman darbe girişimiydi, dışarıdan bir çatışma ortamıydı, hükümetin elinde olmayan 2008 küresel kriz gibi onun bile oy verme davranışına etkisi olmuştur. muhalefet bu kadar güçlü dişli alternatif üretecek bir fotoğrafta vermiyordu. Şuanda bu sebepler ortadan kalkmış durumda. Bundan sonra oy verme davranışlarından toplumsal olaylara kadar belirleyici olacak şey raf fiyatlarıdır'' dedi
ANKET SONUÇLARI NE DİYOR?
Oğur'un açıklanan son anket sonuçlarında seçmenlerin iktidarla kurduğu ilişkinin devam ediyor olması ve yaşanan ekonomik krizin oy verme davranışına yansımamasının sebebi sorusuna da cevap veren Sert, '' Anket şirketlerinin rakamları üç aşağı beş yukarı birbirine yakın. Bizde Panaromatr olarak sürekli anket yapıyoruz. Cumhur İttifakı'nın oy oranı 44'ün biraz altında %2 her zaman için araştırmalarda bir hata payıdır. Trend olarak %40'a kadar kararsızlar dağıtıldığında Cumhur İttifakı'nın gerilediği görüyoruz. Ak Parti tek başına 2018 seçiminde %42'ydi. Bugün toplamlarında %40 ve biraz üzeri bir rakamdan bahsediyoruz. MHP'yi bir kenara bırakın ki MHP'de de bir erime söz konusu, bu Ak Parti'nin 10 puan civarı bir düşüş yaşadığını gösteriyor. Yanı hiçbir şey değişmiyor değil. Dolayısıyla Erdoğan iktidardan en uzak olduğu dönemleri yaşıyor'' şeklinde konuştu.
Sert sözlerine şöyle devam etti:
''Burası tam bir sınır noktası hem iktidar için hem muhalefet için bir değişim anı geliyor. Bu sürecin nasıl evrileceği Türkiye'nin geleceğini belirleyecek. Tüm bu anketler kur şokundan önce yapılan araştırmalar. Bu kur şokunun etkisi aralık ayı araştırmalarında göreceğiz. Aralık 15 itibariyle göreceğimiz rakamlar bize kur şokunun hükümeti nasıl etkilediğini gösterecektir. Muhtemelen Cumhur İttifakı %40 bandının altına düşebilir. Bu hala nihai fotoğrafı değiştirmiyor. Toplumun önemli bir kesimi başka bir iktidarla yaşamadı. Belediye seçimleriyle bu kırıldı. Halkta muhalefetin sorunları çözeceği inancı çok güçlü değil fakat bugünden iyi olacağı inancı yerleşti. Burada belirleyici olan iktidarın performansı olacaktır.''
MİLLET İTTİFAKININ GÜNDEMİNDE NELER OLMALI?
İYİ Parti'den yükselen adaylık tartışmalarına da değerlendiren Sert, ''İYİ Parti Millet İttifakı'nın kendine kattıklarının ve öneminin farkında zedelenmesini istemiyorlar. Fakat her toplantıda kendilerine Kılıçdaroğlu adaylığının sorulmasından rahatsızlık duyduklarını gizleyemiyorlar. Soru sorulduğu için cevap verme ihtiyacı duyuyorlar. Millet İttifakı kolay kolay dağılıp çatlamaz. Henüz Kılıçdaroğlu'nun adaylığında bir genel mutabakat olmadığını söyleyebiliriz. Ben iktidarın Sayın Kılıçdaroğlu adaylığından mutlu olacağı kanaatindeyim. Kim aday olacak üzerinden kişileri konuşmak sokağın gündemini geri plana atıyor. Adayın kim olacağının sona ana bırakılması gerekiyor diye düşünüyorum'' dedi
SOKAK RÖPORTAJI KANALLARINA ŞAFAK BASKINI
Türkiye Kanallarının en popülerlerinin sokak röportajları olduğunu belirten Oğur, ''Çok ilginç bir trend bu, dünyada buna benzer bir şey var mı acaba, bu ancak medyanın halkın sesini duymadığı ve duyurmadığı anlamına gelmektedir. Bunun büyük bir rahatsızlık yarattığı ortada toplumun nabzının yansımasından rahatsızlık duyulduğu aşikar'' ifadesinde bulundu.
Sert ise bu konu hakkında, ''Sokak röportajlarının bu noktaya gelmesi hiç normal değil. Basın üzerinden medya üzerinden toplumun iletişim kanallarının tıkandığını gösteriyor. Türkiye'de özellikle çoklu kanallara geçiş döneminde tartışmalar canlı bir şekilde ekranlarda yapılırdı. Siyaset Meydanı gibi programlarda izlerdik. Siyasi liderler karşı karşıya gelip tartışırlardı. Şimdi sokakta ki insanın problemi sansürsüz bir şekilde ekranlara yansımıyor.'' dedi.
''Bütün bunlar toplumun gerçekle bağını medya üzerinden kuramadığını gösteriyor. Bugün dijital medya var, bu sokak röportajları gerçeğin ta kendisi haline geldi. Bunun en önemli nedeni medyada ki tıkanmadır. Bu göz altılar ise sosyal mecradan rahatsızlığın sonucudur'' diye ekledi.
