Taha Akyol ile Elif Çakır'ın sorularını cevaplayan Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, erken seçim için net tarih verdi. "2023'e kadar Türkiye bu yönetimi taşıyamaz. Hatta Cumhurbaşkanı yeni bir şaibe yaratmak istemiyorsa, 2022'nin 23 Haziran'ından önce mutlaka seçim yapması gerekir. Cumhurbaşkanı kesinlikle iki dönemini dolduruyor" diyen Davutoğlu, 'güvenli oda' iddiaları hakkında da ilk kez konuştu: Ben tünele saklanmadım. Kimse konuşmasın. Ülkenin başbakanı darbe teşebbüsünde tünele saklanmaz.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Gündem Özel'de Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sorularını cevapladı.
Erken seçim tartışmalarına değinen Davutoğlu "Bu tablo 2023'e kadar gitmez, 2023'e kadar Türkiye bu yönetimi taşıyamaz. Hatta Cumhurbaşkanı yeni bir şaibe yaratmak istemiyorsa, 2022'nin 23 Haziran'ından önce mutlaka seçim yapması gerekir. Cumhurbaşkanı kesinlikle iki dönemini dolduruyor" diye konuştu.
"HAFTADA BİR NİKAH TAZELİYORLAR"
"AK Parti'den tam vaktinde ayrıldığımı düşünüyorum. Ben o partinin genel başkanıydım ve o kitleler bana hala 'hocam' der. O kitleleri mahcup edecek hiçbir şey yapmadım. AK Parti'nin içinde yüzde bir umut kalana kadar devam ettim" diyen Davutoğlu, ittifak sorusunu şöyle cevapladı:
"Üçüncü ittifak demek için birinci ittifakı kabul etmek gerekiyor. Ben onun kalıcı olmayacağına inanıyorum. Cumhur ittifakı da büyük ihtimalle seçim öncesi dağılır. 'Cumhur İttifakı'nı bozmaya hiç kimsenin gücü yetmez' demeye başlanmışsa.. İyi giden bir evlilikte 'Bizim evliliğimiz iyi gidiyor' diye devamlı söylemezsin. Cumhur İttifakı haftada bir nikah tazeliyor."
Davutoğlu, 'güvenli oda' iddiaları ile ilgili de ilk kez konuştu. İddialara cevap verirken sert ifadeler kullanan Davutoğlu "Ben ne tünelde saklandım, ne de etrafımda koruma ordularıyla bir yerden bir yere hareket ettim. Etrafımda bir tek koruma amirim vardı. Ülkenin başbakanı tünelde saklanmaz darbe teşebbüsünde" dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti: "Devletin bana verdiği korumanın görevi; beni güvenilecek bir konumda tutmak. Çünkü o sırada TV'ye çıkacağım. Bulunduğum yerin tespit edilmemesi için Emniyet'in verdiği korumalar 'Başbakan her an bir şey ile karşılaşabilir' dedi. Telefonumun kartları alındı. Bir arabayla başka bir mahalleye gidiyormuşum gibi yanıltma yapıldı.
CNN'i, NTV'yi hepsini aradık. Erol Bey'in haberi geldiğinde, iki rekat namaz kıldım. Şimdi istismar ettikleri husus telefonla konuştuğum yerin tespit edilmemesi. Kusura bakmasınlar normal alınan bir güvenlik. Etrafımda bir etek güvenlik amiri vardı. O gece görevde olanları tek tek çıkartın, bakalım. Kimler TV'ye çıktı?"
"ARKADAŞLARIM ASLA FETÖ BORSASI'NIN PARÇASI OLMADI"
15 Temmuz'da direnen AK Partililerin şu an Gelecek Partisi'nde çalıştığını hatırlatan Davutoğlu "O gece Selim Bey, A Haber'e bağlanamadı. Selim Bey'i arayan tek kişi bendim, Cumhurbaşkanı ben arayana kadar aramamıştı. İstanbul teşkilatına 'Sonuna kadar direneceksiniz' dedim. Ulaşabildiğim her il başkanına 'Sonuna kadar direneceksiniz' dedim. Kendim de çıktım televizyonlara açıklamalar yaptım, bütün televizyonlara. Ve o gece bulsunlar; çıkarsınlar uluslararası basına konuşan tek aktif siyasetçi bendim. Ülkenin dışişleri bakanı neredeydi, konuştu mu bir televizyona? Cumhurbaşkanı bir mülakat verdi mi? NBC'ye, El-Cezire'ye... Hemen sonrasında BBC'ye çıkan kimdi?" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Darbe gecesi bir Mesut Yılmaz çıktı televizyonlara, bir de ben çıktım. Başka kim çıktı, bir baksınlar bakalım. Ucuz kahramanlıkla olmaz, AK Parti'de görevli olup da 15 Temmuz'da alanda direnen arkadaşların büyük çoğunluğu bizim partimizde şu anda.
Benimle birlikte olup da 15 Temmuz'da direnmiş arkadaşların hiçbirisi FETÖ borsalarının parçası olmadı, 1 kuruş rant almadı. O gece sağda, solda saklanıp sonra FETÖ borsalarını yönetenleri de halk biliyor. 15 Temmuz şehitlerimizin, gazilerimizin kanları üzerinden, FETÖ borsaları üzerinden para kazananların hepsinin burnundan getireceğiz, açık söylüyorum. Bu paraların hepsini alacağız ve 15 Temmuz şehitlerinin hakkı hukuku için Hazine'ye devredeceğiz."
"Erdoğan 2023'e kadar ekonomiyi toparlayamaz. Faiz-enflasyon-kur denklemini anlamamış bir zihin bugün ülkeyi yönetiyor" diyen Davutoğlu, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi:
"Şu anda enflasyonun en büyük sebebi; kurun artışıdır. Faizin düşmesi için enflasyonun da aşağı inmesi lazım. Ülkeye güven olması lazım. Faiz; güvensizliğin fiyatlandırmasıdır. Dünyada faizler yüzde 0 ile 1 arasında. Türkiye'de faiz yüzde 19. En üst sıralardayız. Bunun sebebi ne? Faiz yüksekse; kurun düşük olması lazım.
Cumhur İttifakı hakkında konuşan Davutoğlu "AK Parti-MHP ittifakının kalıcı olacağına inanmıyorum. Bu ittifak dağıldığında Türk siyasetinin doğası değişir. MHP'nin oy desteği, kaybedilen oyların çok gerisinde kaldığında Erdoğan 'Neyi kazandım, neyi kaybettim' demeye başlayacak" dedi.
"TRT ARTIK TROLL KURUMU OLDU"
TRT atamalarına da tepki gösteren Davutoğlu, şunları kaydetti: "Gelecek Partisi'nin şu ana kadar TRT'de hiçbir haberine rastlanmadı. Bir-iki habere rastlandı, o da olumsuz olduğu düşünülen. Kime ait bu TRT? TRT artık troll kurumu oldu."
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'gece yarısı' operasyonlarını eleştirdi, "Merkez Bankası Başkanı'nı ata, 4 ay sonra görevden aldı. Rektörü ata, 7 ay sonra görevden al. TRT zaten başlı başına bir vaka" ifadelerini kullandı.
Meclis'e gelecek olan OHAL yasasına da tepki gösteren Davutoğlu "Devleti yönetemedikleri için OHAL'i daimi kılma çabası içindeler. Bu, 'Ben devleti olağan hukuk kuralları içinde yönetemiyorum' demektir. Otoriterliği kalıcı kılmaya çalışıyorlar. Tıpkı yolsuzluk gibi" diye konuştu.
SEDAT PEKER'İN 'KAYIP SİLAHLAR' İDDİASI
Davutoğlu, Sedat Peker'in 'kayıp silahlar' iddiası hakkında konuştu:
"Sedat Peker'in bütün iddiaları, benim başbakanlığım sonrası. Esenyurt olayı, Sezgin Baran Korkmaz iddiaları ve Marina'ya çökülmesi. Bunları hepsi benden sonra, bunları bilmem zaten mümkün değil.
15 Temmuz'dan sonra dağıtılan silahlarla ilgili doğrudan bir bilgim yok. Fakat bu iddiaları ciddiye alırım, bu ihtimal yüzde bir bile olsa ciddiye alınmalı. Meşru güçler dışında kimsenin silah kullanma yetkisi yok. Buna asla izin vermemek lazım. Bunun lafının edilmesi bile milleti silahlanmaya teşvik eder. 'Kontrol edebilirim' diyerek ayrı bir yapı kurmak, 'kamu düzeni bitti' anlamına gelir. Devleti yönetenlerin bir B planı olmaz, devleti yönetenlerin hep A planı olması gerekiyor. Sedat Peker'in iddialarında tek tek isim var. Savcı o isimleri çağırıp sormalı. Yanlışsa yanlışlığı ispat edilecek. Aksi takdirde Türkiye önü açılmaz bir döneme girer."
ERDOĞAN NEDEN DİYARBAKIR'A GİTTİ?
"Son 1 yıl içinde 41 vilayete, 150'yi aşkın ilçeye gittim. Büyük bir dip dalga geliyor, büyük bir sosyolojik değişim yaşanıyor. Bunun sürükleyici unsurları var; genç muhafazakarlar, genç işsizler, kadınlar, Kürtler ve değişik segmentlerden gelen insanlar" diyen Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyarbakır ziyareti için de "Tayyip Erdoğan'ı, Diyarbakır'a götüren şey nedir? Tayyip Erdoğan'ın götüren sebep; bizim Diyarbakır'da ve doğuda hızlı bir şekilde teşkilatlanmış olmamız" yorumunda bulundu.
"ANKETLERİ KIRA KIRA GELECEĞİZ"
"Bir sosyal bilimci olarak anketlere güvenmiyorum. Açıkça anketi rant sektörü haline dönüştürenler var. Zaten siyasi olarak bir yere angaje olanlar da var. Benim anketim alandadır. Alanda gördüklerimdir. Gördüğümüz ilgidir" diyen Davutoğlu, Erdoğan'ın son anketlerden rahatsızlık duyduğunu iddia etti.
Davutoğlu, şunları kaydetti: "Tayyip Erdoğan'ın önüne birkaç ilde bizim birinci ya da ikinci parti olduğumuza dair anketler konulduğunu biliyoruz. Zaten bu yüzden telaşı. Ben alanda gördüklerime mi inanacağım, masa başı anketlerine mi inanacağım? Biz o anketleri kıra kıra geleceğiz. Bizi göz ardı etmenin kendi mesleki kariyerlerini nereye düşürdüğünü o anketçiler de görecekler.
"KÜRTLERE İLGİ OYUNDAN İBARET"
Eğer Tayyip Erdoğan'ın önüne gelen anketler veya alan gözlemleri Bahçeli'nin desteğiyle Cumhurbaşkanı seçileceğini bilseydi, Diyarbakır'a da gitmezdi, Kürt seçmene de selam vermezdi. Bahçeli de eğer Erdoğan'la birlikte seçilebileceklerinden emin olsaydı, Erdoğan'a dönüp 'Diyarbakır'da ne yapıyorsun, otur Ankara'da, ne çözüm süreci, Serok ne oluyor?' derdi. Mesele ne muhafazakarların kazanımlarını korumak, ne de Kürtlere hak vermek. Onları kullanarak Erdoğan bir sonraki seçimde Cumhurbaşkanı olmak istiyor, Bahçeli de Meclis'teki varlığını korumak istiyor. Oyun bundan ibaret."
"BENİM BİRLEŞTİRİCİ TAVRIMDAN RAHATSIZ"
Bahçeli ile yaşadığı 'Serok Ahmet' tartışmasına da değinen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Tayyip Erdoğan'ın ekonomik sorunları anlayamaması nedeni; halktan kopuşu. Aynısı Bahçeli için de yeterli. Bahçeli de kendi kafasındaki millet kavramını dikte ediyor ve gerçek milletten kopuyor. Benim birleştirici tavrım; Türkiye'yi germek isteyenler için çok rahatsız edici. Bahçeli de o yüzden benden rahatsız. Kürtlerin Serok Ahmet demesine sevinmek lazım. Aslında bu çocuksu milliyetçilik ile olgun milliyetçilik arasındaki farktır. Biz herkesi kapsamaya çalışıyoruz. Aramızdaki fark; budur."
"Türkiye'de Türkçülük veya Kürtçülük adına aşırı uçlarda bulunanlar, Türklerin sevdiği Kürt'ten ve Kürtlerin sevdiği Türk'ten nefret ederler. Çünkü onlar birleştirir" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bahçeli'nin beni hedef almasının sebebi; ben onun kendi doğal havzası olarak gördüğü Toroslar'daki Yörük Türkmen havzasında doğdum. Çok rahat provoke edebileceği bir kitle olarak gördüğü Yörük-Türkmen kitlesinin içindeki popülaritemi gördükçe rahatsız oluyor. Halbuki ben o kitleyi Diyarbakır'daki, Dicle'nin çocuklarıyla birleştirebilen biriyim. Birleştirdiğim zaman Bahçeli'yi rahatsız ediyor, bir tehdit olarak algılamaya başlıyor."
Bütün partiler ile temas halinde olduklarını belirten Davutoğlu "Konjonktüre teslim olmayız, o konjonktür değişecek, nehrin altından çok sular akacak, dolayısıyla önümüze bakalım ama DEVA ile de Saadet Partisi ile de bütün partiler ile de en iyi ilişkileri geliştirmeye hazırız" diye konuştu.
"TAYYİP BEY'E GÖRE HERKES NANKÖR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da sert ifadelerle yüklenen Davutoğlu "Reel dünyadan kopuş şu; bir ülkeyi yönetiyorsanız sizin meseleniz, şirketlerin değil devletin çıkarının düşünmektir. Öyle bir sürreal dünyada yaşıyor ki; kamu bankalarının mevduatlarını kendi şahsi mülkü zannediyor. Tayyip Bey şu an herkese nankör olarak bakıyor" diye konuştu.
Sık sık Türkiye'nin çeşitli bölgelerine gittiğini hatırlatan Davutoğlu, son olarak Erzurum'da büyük bir ilgi ile karşılandığı söyledi.
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'de çok büyük bir devinim var. Son bir hafta içinde AK Parti'nin güçlü olduğu yerlerdeydim. Erzurum'da 7 ilçeye gittim. Erzurum'da özellikle iki olay beni çok etkiledi, bir esnaf gözleri dolu dolu anlattı.
"YOĞUN BİR PROGRAM İLE ANADOLU'YA İNECEĞİZ"
Erzurum ziyaretim sırasında uzun süre uyumadım. Birincisi; yoğun bir sorumluluk hissi. Tarihin içinde yaşamak ayrı, nehrin içinde akmak ayrı bir şey. Bayram sonrası yoğun bir programla Anadolu'ya ineceğiz. Her yerde aynı hava var. Oltu'da müthiş bir ilgi vardı. Hınıs'a 1983'te Evren gitmiş; o zamandan sonra ilk giden benmişim. Milletvekilleri gitmiş sadece. Bir siyasi liderin gitmesi... Halk bir lider görünce bütün problemlerini bir anda döküyor.
Konya Projesi 2016'da nasıl bıraktıysam; öylece duruyor. Konya Ovası'nda su gelmediği için kanallar açıldı, o kanallar da kurumaya başlıyor. Geçmiş yatırım da ölüyor. Kanal İstanbul gibi felaket bir proje yapacaklarına... Anadolu'da neler var. Amik Ovası her yağmurda göle dönüyor. Her yerde eksik kalmış proje var. İddialarla başlatılmış ama yarım kalmış."
MELİH BULU YORUMU
Prof. Dr. Melih Bulu'nun görevden alınmasını da değerlendiren Davutoğlu "Boğaziçilileri takdir etmek lazım, özellikle akademisyenleri. Hiçbir şiddete başvurmadan, nezaketsizlik yapmadan bunu kabullenmeyeceklerini gösterdiler. Erdoğan'ın Melih Bulu'yu görevden alması direnişe teslim olmak değil, belki de Bulu'nun yeterince sert olduğunu düşünmediği için almış da olabilir. Bu ihtimali yabana atmayın. Nasıl bir atama yapacağına göre göreceğiz. PKK'yı öven, FETÖ'yü açıkça öven, her türlü şahsiyet suikasti yapan bir troliçeyi TRT yönetim kuruluna atayan kafa, Boğaziçi'ne bakalım şimdi kimi atayacak? dedi.
"CUMHURBAŞKANI ŞEHİR'İ BOĞMAK İÇİN GEREKÇE ÜRETTİ"
Şehir Üniversitesi'nin kapatılmasına tepkisini yinelenen Davutoğlu "Üç tane firmanın 5,8 milyar dolar kredisini erteleyen Cumhurbaşkanı, Şehir Üniversitesi'ni boğmak için gerekçe üretti. Vakti gelmemiş borçları için 'Kamu bankalarına gidin alın' dedi ve o cinayetin içinde kamu bankalarının başında olan Berat Albayrak vardı.
Barbarca bir kin ile Şehir Üniversitesi'ni yok ettiler. Bir de riyakarca, Mehmet Genç hocanın ismini Marmara Üniversitesi'nde kampüse verdiler.
"BU BİR TAHMİN DEĞİL BİLGİ"
Türkiye'de özellikle bir zamanlar AK Parti'ye güvenen fakat şu an düş kırıklığı yaşayan gençlerin olduğunu hatırlatan Davutoğlu "'Genç muhafazakar' tabiri önemlidir. Genç muhafazakarlar şu anda AK Parti'ye en ağır eleştirileri getiren kesim. İdeallerine inanarak AK Parti'yi daha önce desteklemiş ama artık kendi geleceklerini bile Türkiye'de göremeyen bir genç muhafazakar kesim var.
Annesi, babası AK Parti'de üst düzey yönetimde olan gençlerin çoğu, oylama yapsanız şu anda AK Parti'ye oy vermeyecek. Bu bir tahmin değil, bilgi. Hangi AK Partili ile konuşsam 'Biz kendi çocuklarımızı bile ikna edemiyoruz artık' diyorlar" diye konuştu.
"GÖREVDE OLSAYDIM BUNA ŞİDDETLE KARŞI ÇIKARDIM"
Türkiye'nin Afganistan'da kalıcı hale gelmemesi gerektiğini de belirten Davutoğlu, iktidarın Afganistan planını eleştirdi:
"Geçmişte Afganistan'ın demokratikleşmesi ve istikrara kavuşması projesi içinde, NATO'nun içerisinde Türkiye'nin rol alması hem doğru hem gerekliydi. Şimdi ise herkes çekiliyor ve Türkiye'ye 'Kabil Havalimanı'nın muhafızlığını yap' diyorlar. Bu doğru değil. Ben görevde olsaydım buna şiddetle karşı çıkardım. Burada da maalesef ABD yaptığı hatalarla Taliban'ın önünü açtı.
Havalimanı onlara lazım çünkü yakınlarında ABD Büyükelçiliği ve diğer büyükelçilikler var. Taliban bir baskınla orayı ele geçirirse, tahliye için bir koridoru tutmak istiyorlar. Kusura bakmasınlar Türkiye onların bekçileri değil. Tutacaklarsa kendileri tutsunlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerçeklik ile bağının kalmadığını iddia eden Davutoğlu "Gerçek hayattan kopuk, kendi kendinize iman ettiğiniz, 'ben çok iyi şeyler yaptım' dediğiniz bir dönem başlıyor liderlerde. Tayyip bey bu aşamada. Gerçeklikten bağını koparmamış olması mümkün mü?" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu'nun diğer açıklamaları şöyle:
"Tatil deyince son bir hafta içinde 7 vilayete 12 ilçeye gittim. Yarın sabah da Giresun ve Trabzon ziyaretinde olacağım. Türkiye'de çok büyük bir devinim var. Son bir hafta içinde AK Parti'nin güçlü olduğu yerlerdeydim. Erzurum'da 7 ilçeye gittim. Erzurum'da iktidar dönemi kesilmiş. Bir esnaf tipik bir dadaş. Dedi ki: 27 yıllık esnafım, öyle bir haldeyim ki... Evime ekmek götüremiyorum. Artık benim için toprağın altı, toprağın üstünden yeğdir.
Bir genç hanım da şunları söyledi: 3 çocuğum var, eşim terk etti. 3 kez intihara teşebbüs ettim. İktidar büyük bir vebal ile karşı karşıya. Bütün bunlara rağmen halkın dinamizmi var. İkincisi bizden bir ümit bekliyor. Otelde odama çekildiğimde uzun bir süre uyuyamadım. Yoğun bir sorumluluk hissi. Tarihin içinde yaşamak ayrı nehrin içinde akmak ayrı bir şey. Bayram sonrası yoğun bir programla Anadolu'ya ineceğiz. Her yerde aynı hava var.
"SÜRÜNÜN HİKAYESİNİ ANCAK ÇOBAN ANLATIR"
Herkese nankör diye bakıyor. Bizim iş yapmamız bir görev. Saman Dağı'nı görecektiniz. Halkın içine gireceksiniz. Görebildiğini düşünmüyorum. Reel dünyadan kopuş var. Bu liderler için bir tuzak. Bunu görünce böyle bir duygudan kendinizi korumaya alıyorsunuz. Karaçoban'dan Karayazı'ya giderken...
Karaçoban'dan Karayazı'ya giderken baktım bir sürü var. Başında bir çoban arabayı durdurdum, koşarak gittim; dedim ki anlat bana sürünün durumu ne. Öyle bir anlattı ki tabloyu. Yemin, samanın durumunu. Ancak o çoban anlatır onu. Onun hikayesini dinlemek lazım.
"CUMHURBAŞKANI YAŞANAN HAYATIN ÇOK DIŞINDA"
Dün 5,8 milyar euroluk İGA'ın kredileri ertelendi. 2 yıl ertelemenin faizlerle 5,8 milyar euro bedeli. Ülkeyi yönetiyorsanız; kamu bankalarının sürdürülebilirliğini sağlamanız lazım. Buradan çıkan şu: Aslında bu iktidarı kaybedeceğinin işareti. Bu gerçek dünyanın ötesinde bir dünyanın içinde olduğunu gösteriyor. Boğaziçi rektörünün geri çekilmesi... Bunların hepsi...
FETÖ borsası.. Hazine kaynakları... Liderler tarihin kendine sundukları imkanları şahsileştirmemeli. AK Parti yönetimi, Erdoğan, bütün olarak bu tarihin akışını hızını anlayabilecek durumda değil. Her krizde bu yüzden panik halindeler. Cumhurbaşkanı yaşanan hayatın çok dışında."
"SELİM BEY'İN HAKLI OLARAK İŞARET ETTİĞİ HUSUSLAR..."
Sedat Peker'in bütün iddiaları benim başbakanlık dönemimden sonraydı. (Kayıp silah olayı) Doğrudan bir bilgim yok. Ben ciddiye alırım, bu ihtimal yüzde bir bile olsa ciddiye alınmalı. Buna karşı çıkıp İçişleri Bakanı 'Hayır, yok böyle bir şey' dedi mi? Envantere kayıtlı olmayan bir tek şey; terör örgütlerinden alınan silahlardır. Meşru güçler devlete karşı harekete geçtiğinde ne yapacağız? Bu çetelerin devlete ve güvelik birimlerine sızmalarını engelleyeceksiniz. Meşru güçler dışında kimsenin silah kullanma yetkisi yok. Burada buna asla izin vermemek lazım. Bunun lafının edilmesi bile millette silahlanmaya teşvik olur.
Selim Bey'in haklı olarak işaret ettiği hususlar... Silah eline verdiğiniz kişinin özel bir eğitimden geçmesi lazım. 15 Temmuz gecesi milletin gösterdiği direniş üzerinden böyle bir şeye girdiğinizde yönetenler tarafından bu kötü bir itiraftır. 'Kontrol edebilirim' diyerek ayrı bir yapı kurmak 'kamu düzeni bitti' anlamına gelir. Şu anda yönetenlerin bir B planı olmaz."