Dizi sektöründe tekelleşme iddiası nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan menajer Ayşe Barım, Gezi Parkı olaylarına katıldığı iddiasıyla "Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla gözaltına alındı. Barım’ın ev ve işyerinde arama yapıldığı bildirildi. Başsavcılık, Barım’ın Gezi davası sanıklarıyla yoğun iletişim kurduğunu ve sahibi olduğu firma aracılığıyla sanatçıları Gezi olaylarına yönlendirdiğini iddia etti.
ID Danışmanlık Limited Şirketi'nin kurucusu ve ortağı olan ünlü menajer Ayşe Barım hakkında, Gezi Parkı olaylarına katıldığı iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Yazılı ve görsel basında yer alan iddialar üzerine resen açılan soruşturma kapsamında, Barım “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçlamasıyla gözaltına alındı.
EV VE İŞYERİNDE ARAMA YAPILDI
Soruşturma kapsamında Ayşe Barım’ın hem evinde hem de işyerinde arama yapıldığı bildirildi. Yetkililer, aramalarda elde edilen dijital materyaller ve belgelerin incelenmek üzere el konulduğunu açıkladı. Soruşturmanın detayları hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmazken, Barım’ın savcılığa sevk edilerek ifadesinin alınacağı öğrenildi.
Başsavcılık'tan yapılan açıklamada, Ayşe Barım'ın, Gezi davası sanıklarından Mehmet Osman Kavala, Çiğdem Mater Utku ve Memet Ali Alabora ile olaylarla ilgili yoğun iletişiminin tespit edildiği kaydedildi.
Açıklamada, "Gezi Parkı olaylarının başlangıç tarihi aralığında Barım'ın, sahibi olduğu ID İletişim Danışmanlık A.Ş. isimli firmasına bağlı sanatçıları Gezi Parkı olaylarına katılması için yönlendirdiği, ayrıca bizzat kendisinin de firmasına bağlı sanatçılarla birlikte olaylara katıldığı" iddiasına yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklama şöyle:
"Kamuoyunda “Gezi Parkı” olayları olarak bilinen ve 61’inci Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebir ve şiddet kullanılarak görevini yapmasını engellemeyi amaçlayan eylemler silsilesiyle ilgili olarak;
Gürcistan ve Baltık ülkelerinde Turuncu Devrim, Arap ülkelerinde Arap Baharı, Türkiye’de ise TAKSİM GEZİ PARKI adıyla anılan olayların, GEORGE SOROS'un
yönetimindeki Open Society Institute Assistance Foundation - Açık Toplum Vakıfları vasıtasıyla gerçekleştirildiği veya teşvik edildiği, olaylara maddi destek verildiği, özellikle sanal ve sosyal medya üzerinden Sırbistan’da başlayan bu dalganın bir şekilde daha önce Arap Ülkelerine ihracının sağlandığı, sonrasında da ülkemize de kendileri açısından ihracına çalışıldığı,
Bu doğrultuda ülkemizde, neredeyse her ideolojiden ve özellikle de sol görüşlü terör örgütlerinin sahada mevcut bulunan potansiyel militan gücünden ve bu örgütlerin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine yönelen sürekli bir eylem gayretinde olmaları sebebiyle, daha önce sahneye konulan bu planın diğer ülkelerde olduğundan farklı olarak, ülkemiz sosyal ve ideolojik yapısına uyarlandığı, bu nedenle de kitlelerin sanal ve sosyal medya kullanılarak bir şekilde sokağa itildiği/davet edildiği, bu olayların
kitlelerin birleşme ve ortak hedefe yönelen birliktelik içerisinde bulunacakları kesişim noktası haline getirildiği anlaşılmıştır. Bu maksatla çeşitli bahanelerle başlatılan eylemlerin, toplumun hemen her kesimi tarafından destek görmesini sağlayacak şekle büründürülerek Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasını engellemeye imkan sağlayacak boyutlara ulaşmasının hedeflendiği bilinen bir
vakıa olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöndeki faaliyetlerin de dış ülkelerdeki eylemlerle
uygulama mantığı yönünden benzerlikleri sebebiyle Gezi kalkışmasını da George SOROS'un ve aynı düşünce amacını hedefleyen odakların ülkemizde mevcut uzantıları tarafından organize edildiği anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığımızca olaylara ilişkin yürütülen ve kamu davası açılan 2018/210299 sayılı soruşturma evrakındaki bilgilere göre;
TAKSİM GEZİ PARKI kalkışması ile ilgili olarak Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca 15.06.2013 tarihli raporda Gezi eylemlerinde “OCCUPY (İŞGAL)” hareketi olarak bilinen ve teorisyenliğini Gene Sharp’ın yaptığı sözde “Sivil Başkaldırı” yönteminin kullanıldığı, söz konusu hareketin uygulayıcısının ise OTPOR/CANVAS (Direniş) adı verilen grup olduğu, Sırp asıllı İvan Maroviç (Ivan MAROVIC) tarafından kurulan “OTPOR” isimli örgütün, Gürcistan ve Arap dünyasında yaşanan ve sosyal medyanın etkin bir şekilde kullanıldığı, ayaklanma ve devrimlerde etkin olduğu, bu kapsamda OTPOR lideri İvan Maroviç’in, 18.06.2012-21.06.2012 tarihleri arasında ülkemizde bulunduğu, daha sonraki dönemde yani 07.07.2012-15.07.2012 tarihleri arasında Mısır’ın başkenti Kahire’de, Gezi Parkı Eylemlerinde daha sonradında ön planda bulunacak olan Memet Ali ALABORA, eşi Ayşe Pınar ALABORA (ÖĞÜN), Defne ANTER, yazar Handan Meltem ARIKAN, reklamcı Melin Osasogie EDOMWONYI isimli şahıslarla görüştüğü, adı spekülasyonlarla ve dünyada benzer devrimlere giriştiğinden bahisle anılan George SOROS tarafından Dünya çapında kurulmuş olan ve Türkiye'de de faaliyet gösteren Açık Toplum Enstitüsü Danışma Kurulu üyesi olan Mehmet Osman KAVALA’nın bu olaylarda organizatör ve finansör olduğu, bahsedilen olaylarda adı geçen şahısları yönlendirdiği, şahısların Mısır’da olduğu sırada, Mehmet Osman KAVALA’nın da çok kısa bir zaman diliminde sırasıyla Belçika, Almanya, ABD ve
tekrar Almanya‘da olduğu, Türkiye dönüşünde ise Mi Minör isimli tiyatro oyunu provalarına başlanıldığı, bu oyunda özetle TEMSİLİ ÜLKENİN BAŞKANINA KARŞI AYAKLANMANIN TEŞVİK EDİLDİĞİ, bu süreçte şahısların TV programlarında “twitterla devrim olasılığı var" ve “140 karakterle ülkeler devriliyor” şeklinde ifadelerde bulundukları anlaşılmıştır.
Memet Ali ALABORA'nın ise gezi olayları sırasında, twitter hesabından; “MESELE SADECE GEZİ PARKI DEĞİL ARKADAŞ, SEN HALA ANLAMADIN MI” şeklinde provakatif paylaşımlarda bulunduğu, adı geçen diğer şahısların da benzer biçimde bu şekilde paylaşımlarının olduğu tespit edilmiştir. Gezi olaylarında en çok kullanılan hashtagler ile ilgili yapılan araştırmalarda ise #occupygezi isimli etiketi (hashtag) Melin Osasogie EDOMIVONYI’nin açtığı ve bu hashtag’in Twitter üzerinde 500 binden fazla tweet aldığı, #DirenGeziParki isimli etiketi (hashtag) açan şahısla ilgili yapılan araştırmada, ilk açan kişinin tespit edilemediği ancak AliEthamAbdocnMehmet isimli @lauronay twitter hesabının ilk kez paylaştığı, bu şahsın ayrıca Aylin Yılmaz Al Otoibi ismini de kullandığı, bu isimle facebook hesabının da olduğu, #DirenGeziParki etiketi ile ilgili ilk gün 2.619.000 tweet
atıldığı, toplamda ise 7.285.000 tweet atıldığı tespit edilmiştir.
Şüpheli Emine Ayşe BARIM isimli şahıs hakkında ise şüphelinin Gezi Parkı olaylarına iştirak ettiğine dair son dönemdeki yazılı ve görsel basında iddiaların yer alması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca resen soruşturma başlatılmakla yapılan gerek söz konusu dosya gerekse de yeni araştırmalar sonucunda gelinen aşama itibariyle özet olarak;
Şüphelinin olaylardaki rolü açıklanan ve kamu davasına dönüşen davanın firari sanıklarından Memet Ali ALABORA’yla ve Memet Ali ALABORA isimli şahsın başka bir şahısla yaptığı 1 adet tape görüşme içeriğinde gezi olayları kapsamında sanatçılara ilişkin Gezi parkında bir bildiri yayınlanması konusunda fikir alış verişinin yapıldığı, devam eden görüşme içeriklerinde bu aşamada henüz içeriği tespit edilemeyen bildirinin kendilerine zarar verebileceği, eylemlerin daha aktif bir şekilde gerçekleştiği zaman yayınlanması gerektiği kanaati oluşturularak neticelendirildiğinin görüşme içeriklerinden anlaşılması,
Şüphelinin söz konusu dava sanıklarından Mehmet Osman Kavala, Çiğdem Mater Utku ve Memet Ali Alabora ile olaylarla ilgili yoğun iletişiminin bulunduğuna dair tespitler,
Şüpheli hakkındaki analiz çalışmalarında Gezi Parkı Olaylarının başlangıç tarihi aralığında şahsın sahibi olduğu ID İletişim Danışmanlık A.Ş. isimli firmasına bağlı sanatçılarla 29/05/2013-02/06/2013 tarihleri arasında yaptığı dönemde bahse konu sanatçıları Gezi Parkı olaylarına katılması için yönlendirdiği yönündeki değerlendirmeler, ayrıca bizzat kendisinin de firmasına bağlı sanatçılarla birlikte olaylara katıldığına dair tespitler,
Bir arada nazar alındığında daha önce kamu davasına konu olan ve yukarıda isimleri zikredilen diğer şahıslar gibi olayların planlayıcılarından olduğu anlaşılan şüpheli Emine Ayşe Barım hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme suçundan verilen gözaltı kararı kapsamında 24/01/2025 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Şüphelinin evi ve işyerlerindeki arama işlemleri devam etmektedir. Soruşturma ayrıntılı olarak devam edecektir."
Sosyal medya ve çeşitli platformlarda olayla ilgili tartışmalar devam ederken, soruşturmanın seyrine ilişkin gelişmeler merakla bekleniyor.