TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, 14 Mart Tıp Bayramı'nda sağlık çalışanlarının maruz bırakıldığı şiddet ve kötü koşullarla ilgili bir rapor hazırlayarak alınması gereken önlemleri paylaştı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle sağlık çalışanlarının maruz kaldığı kötü muamele ile ilgili hazırladığı raporu paylaşarak "Hekimler İçin 10 Acil Talebimiz" başlığıyla da hekimlerin koşullarını iyileştirmek adına yapılması gerekenleri sıraladı.
Tanrıkulu'nun raporu şu şekilde:
ŞİDDET
Sağlık emekçileri, sağlık hizmeti vermenin büyük zorluklarının yanı sıra ekonomik sorunlarla ve sürekli şiddete maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar…
• Yalnızca 2020 yılında, 12 bine yakın beyaz kod verilen sağlıkta şiddet olayı yaşanmıştır.
• 2021 yılında meydana gelen -en az- 190 olayda -en az- 316 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı…
• Sağlık-Sen’in yaptığı çalışmaya göre, 190 şiddet olayının 146'ı hastanelerde ve özellikle acil servislerde, 13 olay aile sağlığı merkezlerinde, 31 olay saha çalışmalarında meydana geldi.
• 2021 yılında 92 doktor, 59 hemşire, 50 güvenlik görevlisi, 46 -112- çalışanı, 69 diğer sağlık çalışanı şiddet olaylarının mağduru oldu.
• 124 saldırgan hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, 135 saldırgan gözaltına alınıp serbest bırakıldı.
• Sadece 41 saldırgan tutuklanırken, 3 saldırgana ise para cezası verildi.
KOVİD-19
• Kovid-19 nedeniyle bugüne kadar 553 sağlık çalışanı (2022’de 10’u hekim 20, 2021’de 74’ü hekim 211, 2020’de 128’i Hekim 322 kişi) yaşamını yitirmiştir…
• Kovid-19’un meslek hastalığı sayılmamasının yanı sıra (Hükümetin bütün vaatlerine karşın) ücretleri yeterli düzeye getirilmeyen ve pandemi ile ağırlaşan ekonomik krizin sonuçlarıyla zorlanan Hekimler, uzun nöbetlere de zorlanmaktadır.
• 2021 Yılı Ekim Ayında 36 saat süren nöbetten çıktıktan sonra yorgunluğun etkisiyle kaza yapan Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği Asistanı Doktor Rümeysa Berin Şen'in ölümü halen daha hafızalardan silinmedi…
• Sağlık çalışanları için koronavirüsün (Kovid-19) illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmesi taleplerine dönemin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanının “Evde hastalananlar var, nasıl meslek hastalığı kabul edelim” yanıtı verdiği de unutulmadı…
BURADAYDIK, BURADAYIZ, BURADA KALACAĞIZ!
Gerek ekonomik kriz, gerekse Türkiye’de çalışmanın zorlukları son zamanlarda çok sayıda Hekimin yurtdışına göç etmesine neden oldu. Cumhurbaşkanı ise 8 Mart Günü yaptığı bir açıklamada, “Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz” demişti.
Bunun üzerine Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yapılan açıklamada şu yanıt verilmişti:
Öncelikle belirtmek isteriz ki; Cumhurbaşkanının bu sözleri başından sonuna kadar yönetememe krizinin göstergesidir. Türk Tabipleri Birliği olarak “Karanlığa Karşı Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz” diyerek başlattığımız mücadele programında yaşanan tüm sorunları, hak kayıplarını teşhir ettik.
İktidar eliyle çökertilen sağlık sistemini, sağlıksızlık üreten hastaneleri, başa çıkamadığı kışkırttıkları sağlık talebine, beş dakika muayene dayatmasını, sağlığa da yansıttıkları şiddeti teşhir eden ve beyaz eylemler ile mücadeleyi büyüten hekimlere yönelik bu açıklama başarısızlığın itirafıdır.
Sağlığa yönelik acil taleplerimizi görmezden gelen, insanca yaşanabilir ücret talebimizi hedefe koyan bu açıklama toplumu yanıltma, topluma Hekimlerin tek istekleri paraymış gibi göstererek sağlıkta yaşanan krizin üstünü örtme çabasıdır.
Bütün bu sorunların ışığında sağlık çalışanlarının haklı taleplerini bir kere daha dile getirmeyi yararlı görüyoruz…
HEKİMLER İÇİN 10 ACİL TALEBİMİZ
1) TTB’nin önerdiği “Sağlıkta Şiddet Yasası” acilen yasalaşmalı; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” düzenlemelerinin uygulandığı sınırların üzerine çıkarılmalıdır.
2) Kamu hastanelerinde göreve yeni başlayan pratisyen ve asistan hekimler için temel ücret (maaş+sabit ek ödeme) yoksulluk sınırının en az iki katı, uzman hekimler için yoksulluk sınırının en az iki buçuk katı olmalı; sabit ek ödemeler genel bütçeden karşılanmalıdır.
3) Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri “prim ödeme tavanı” üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki buçuk katı olmalıdır.
4) Aile hekimi maaşları en az yoksulluk sınırının iki katına yükseltilmeli; tüm ASM binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalı, bütün giderleri Sağlık Bakanlığınca karşılanmalı; Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir.
5) OSGB'lerde çalışan işyeri hekimlerinin ücretleri Türk Tabipleri Birliğinin belirlediği asgari ücret üzerinden ödenmelidir.
6) Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-KUR farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşları (25 yılda emeklilik baz alınarak) pratisyen hekimler için asgari 15.000 TL, uzman hekimler için asgari 18.000 TL'ye çıkarılmalıdır.
7) Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere nöbet ücreti kesilmeden nöbet ertesi izin hakkı tanınmalı, intörn hekim ücretleri en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır.
8) COVID-19 “illiyet bağı” aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı, pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalı, hekimler için ek gösterge 7.200 olmalıdır.
9) Sağlık sistemi ve kurumsal sorunlar kaynaklı malpraktis davaları ile hekimleri ödeyemeyecekleri tazminatlara mahkum eden uygulamaların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
10) Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.