AFAD’ın hazırladığı Türkiye Afet Müdahale Planı ‘Bu çapta bir felaket beklenmiyordu’ söylemini boşa çıkardı. Cumhurbaşkanı onaylı çalışmada çok sayıda insanın enkaz altında kalacağından iletişimin kesileceğine ve yolların kapanabileceğine kadar her şey öngörülüp alınması gereken önlemler sıralandı. Rapordaki ‘Bu planın başarısı sahiplenilmesine bağlı’ ifadesi ise dikkat çekti.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşların sayısı 45 bini aştı. Kamuoyunda yaklaşık 115 bin vatandaşın yaralandığı felakette vefat edenlerin sayısının daha da artabileceği endişesi hakim. Özellikle depremin ilk 48 saatinde kamu kurumlarının müdahalede yetersiz kaldığı, koordinasyonu sağlayamayarak eldeki imkanları gerektiği şekilde kullanamadığı eleştirileri yapılıyor.
İktidar ise afetin 13 milyon kişinin yaşadığı 11 kentte etkili olduğunu, peş peşe iki ayrı büyük depremin meydana geldiğini ve ‘asrın felaketi’ yaşandığını belirterek böylesi bir depreme hazırlıklı olunamayacağını savunuyor. Muhalefet ve çeşitli sivil toplum kuruluşları 21 yıllık AK Parti iktidarının bu denli bir afete hazırlık aşamasında ihmali bulunduğunu belirtiyor.
Arama-kurtarma çalışmalarına yetersiz sayıda askerin katıldığı, bu konuda tecrübeli madencilerin alana geç sevk edildiği, sahadaki ekiplerin koordine edilemediği görüşü depremin ilk günlerdeki en büyük tartışma konusuydu. İletişim sorununun günlerce aşılamadığı, yardım kampanyaları ile arama-kurtarmanın organize edildiği anlarda sosyal medyaya kısıtlama getirilmesi büyük tepki çekmişti. Barınma problemi de 25 gündür tam olarak çözülemedi.
AFAD’ın 2019’da Pazarcık merkezli 7.5 büyüklüğünde depremi öngören tatbikat yapması, birçok kuruluşun yayımladığı raporlarla bölgeye dair uyarılarda bulunması felaketin göz göre göre yaşandığını ortaya koydu. AFAD’ın ‘yaşanan afetlerden elde edilen tecrübeler doğrultusunda afetlere etkin müdahaleyi sağlamak amacıyla’ 2014 yılında hazırladığı Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) da depremden önce ve sonra yaşananların öngörüldüğünü ancak hazırlığın kâğıt üzerinde kaldığını gösterdi.
Buna göre Türkiye Afet Müdahale Planı’nda ‘çalışma grupları’ altında ana çözüm ortağı ve destek çözüm ortağı gibi başlıklarla her bakanlık, kurum ve kuruluşun afette nasıl rol alacağı tablolar halinde belirlenerek görev ve sorumlulukların tek tek sıralandığı görülüyor. Çalışmada “TAMP, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanır. Ulusal düzey çalışma grubu planları birbirleri arasındaki uyum ve standartların sağlanabilmesi için AFAD tarafından belirlenen formata uygun hazırlanır. Ana Çözüm Ortağının bağlı olduğu Bakanın onayı ile Bakanlığa bağlı olmayan yapılarda ise üst yönetici tarafından onaylanarak yürürlüğe girer ve çalışma grupları tarafından Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi’ne (AYDES) yüklenir” deniliyor.
2018’deki sistem değişikliği ile TAMP’ın yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine uyum sağlayacak şekilde revize edildiği belirtiliyor. TAMP’ın hedefleri arasında “Hayat kurtarmak, kesintiye uğrayan hayatı ve faaliyetleri en kısa sürede normale döndürmek, müdahale çalışmalarını hızlı ve planlı bir şekilde gerçekleştirmek, afet bölgesinin ve çevresinin güvenliğini sağlamak, halk sağlığını korumak ve sürdürmek, mülkiyet, çevre ve kültürel mirası korumak, ekonomik ve sosyal kayıpları azaltmak, ikincil afetleri önlemek ya da etkilerini azaltmak, halkı bilgilendirmek ve süreçle ilgili iletişimi canlı tutmak ve kaynakların etkin kullanımını sağlamak” yer alıyor. Plan Entegrasyonu kısmında “Tüm afet ve acil durumlara karşı her seviyede hazırlıkları yapmak, ilgili kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak” hedefleri sıralanıyor.
‘Varsayımlar’ bölümünde ise 6 Şubat sonrası yaşanan birçok olumsuzluğun yıllar öncesinde öngörülmesi dikkat çekiyor. Bu kısımda afet sırası ve sonrasında yaşanması muhtemel durumlar şöyle sıralanıyor:
Muhtemel afetin geçmiş yıllarda o bölgede meydana gelen en büyük çaplı afetten daha büyük ve yaygın olabileceği, geçmişte bilinen afet hasarı olmasa dahi afet tehlike haritasındaki olası afetlerin meydana gelebileceği Hasar gören bina sayısının fazla olabileceği, açıkta kalan ailelerin barınma problemlerinin artabileceği
Afet bölgesi ve dışında ulaşım talebinin artabileceği Ulaşım yollarında ve tesislerinde hasarlar meydana gelebileceği, ulaşımın bir süre aksayabileceği veya durabileceği İletişim ve haberleşme sistemlerinin kesintiye uğrayabileceği Elektrik, doğalgaz, içme suyu, arıtma ve kanalizasyon tesislerinin ağır hasar görebileceği ve çalışamaz hale gelebileceği, bu durumun susuzluğa ve salgın hastalıklara yol açabileceği, ısınma, aydınlatma ve enerji sorunlarının ortaya çıkabileceği, Hasarın büyük olabileceği, enkaz altında insanların kalabileceği Kuvvetli artçı veya başka depremler sonucunda binaların hasar düzeyinin artabileceği hatta yıkılabileceği Gıda, ilaç, ısınma, barınma vb. temel ihtiyaçların karşılanmasında zorluklar yaşanabileceği
Kamu binası, sağlık ve eğitim tesisleri gibi kritik tesislerin hasara uğrayabileceği Görevli personel ve ailelerinin de afetten etkilenebileceği Afet bölgesinde görevlendirilen ekiplerin de barınma, ısınma, yiyecek ve içecek ihtiyaçlarının olabileceği Afet bölgesinde asayiş sorunlarının ve toplumsal olayların olabileceği Afetin ve varsa ikincil afetlerin etki alanının birden fazla ili kapsayacak büyüklükte olabileceği, bu nedenle destek illerin de yardımına ihtiyaç duyulabileceği
Kontrolsüz nüfus hareketlerinin olabileceği Yaşanan afetler sonrası ekonomik krizlerin tetiklenebileceği.
NEDEN ÖNLEM ALINMADI?
CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra hazırlanan ve kabul edilen “2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı”nda yer alan deprem önlemlerine ilişkin hedefleri Meclis gündemine taşıdı. İlgili programda deprem ile ilgili belirlenen eksikliklerin giderilmediğini, hedeflere ulaşılamadığını belirten Kılınç, TBMM Başkanlığı’na Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması için soru önergesi verdi.
Kılınç, Oktay’a “On binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirmesine neden olan deprem öncesinde belirtilen önlemler neden uygulanmamıştır? Depremin özellikle ilk iki gününde depremzede vatandaşlarımızın yardımına ulaşmada neden geç kalınmıştır? Deprem bölgesinde kesintisiz ve güvenli haberleşme neden sağlanamamıştır” diye sordu.