CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında kamuda tasarruf paketini değerlendirdi. Her maddeye tam olarak uyulursa 100 milyar lira tasarruf edileceğini anımsatan Özel, "Bütçeden faize bu sene 1,3 trilyon ayırdılar. Tasarrufun tam 13 katı." dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Gündemine Soma maden faciası, ilaç fiyatları, çiftçiler, Engelliler Haftası, atanmayan öğretmenler, teleferik kazasında tutuklanan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ü alan Özel, dün açıklanan kamuda tasarruf paketini de değerlendirdi.
Meclis'in tasarruf genelgesinin dışında tutulmasının olması gereken olduğunu ifade eden Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrıda bulunarak, "Kendi genelgemizi hızla hazırlamayız. Yürütmenin ortaya koyduğundan çok daha kapsamlı tasarruf genelgesi için CHP olarak tüm gruplara ve Meclis Başkanı'na çağrıda bulunuyoruz. Başkanlık Divanı toplansın. Millete kemer sık denirken milletin vekilleri tasarrufun dışında kalmasınlar." dedi.
Tasarruf genelgesinin tüm maddelerine uyulursa 100 milyar lira tasarruf edileceğini anımsatan Özel, bu rakamın 31 katının 4 kaleme ödendiğini belirtti. Özel, "Bütçeden faize bu sene 1,3 trilyon ayırdılar. Tasarrufun tam 13 katı." dedi.
Öte yandan Özel; 18 Mayıs Cumartesi günü saat 13.00'te İstanbul Saraçhane Meydanı'nda atanmayan öğretmenlerle birlikte olacaklarını sözlerine ekledi.
Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Dün memleketim Manisa Soma'daydık. Soma maden katliamının tarihimizin en büyük iş cinayetlerinden, işçi katliamlarından birinin 10'uncu yılında hep birlikte Soma'daydık.
Öncelikle maden faciası sırasında hayatını kaybeden 301 şehidimize, daha sonra onların haklarını ararken hayatını kaybeden 2 şehidimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine, arkadaşlarına bir kez daha başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
'MHP'NİN TARAF DEĞİŞTİRMESİ GÖZLERDEN KAÇMADI'
İlk duruşmada 4 kilometre kuyruk, kapıda 10 bin kişi vardı. Salon 400 kişiydi her aileden 1 kişi alındı. Son duruşmada salonda 200 kişiydik. CHP kurumsal olarak hiç yalnız bırakmadı orayı. Çeşitli siyasi partiler ilk gün var, son gün bazıları vardı. Ama orada salonun 87 duruşmada yaşadığı yavaş yavaş artan ilgisizlik, medyanın büyük oranda kayıtsızlığı, o gün ilk günler muhalefet partisiyken orada bulunan MHP'nin milletvekillerinin, yöneticilerinin sanki sarayla ittifak yapınca sorumlular değişmiş gibi adeta kamuoyu önünde de taraf değiştirmeleri hiçbirimizin gözlerinden kaçmadı.
'5 GÜNDE GİDECEK KARAR 5 BUÇUK AY BEKLEDİ'
İlk günlerde müthiş bir adalet mücadelesi, kararı verecek genç, dürüst, namuslu bir hakimin, yüz binlerce sayfa dokümana hakim bir hakimin karardan önce değiştirilmesiyle, seyyar bir giyotinin adalet katletmek üzere Elbistan'dan Soma'ya sevkiyle önce birinci kademe mahkemesinde hepimizin yüreklerini sızlatan bir karar alındı.
Yargıtay kararı 5-0 bozdu. 301 kere müebbet istemelisin diyerek yolladı. Yolladım sandı yollayamadı. 5 günde gidecek karar, 5 buçuk ay bekledi. Mahkeme heyetinin 3'ünü görevden alıp tayin ettiler. Yerine 3 yandaş 3 seyyar giyotin daha getirdiler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı 5 buçuk ay sonra karara itiraz etti. 3'e 2 kendi dairesinin kararını bozdu.
'ANT OLSUN ADALETİ GETİRECEĞİZ'
Soma'daki mahkeme apar topar yeni 3-2'lik karara uydu. Ölen işçi başına 5 gün yatanlar, çıktılar dolaştılar. Dün de küstahlık yaptılar. "Soma demeyin, geride kaldı. Biz orayı unuttuk" dediler. Dün bu partinin üyeleri Soma'yı unutmayanlara sarıldılar. Dün Soma'da tarihin en büyük kalabalığı vardı. Karar değişmedi ama atmosfer değişti. Dün oradaki anneler "İlk kez adaletin bir gün geleceğine inandık" dediler. Getireceğiz ant olsun, ant olsun, ant olsun.
'YARGIYA HAKİM SERMAYE SİZE 'ÖRGÜTLENİN' DİYOR'
Türkiye işçi sınıfına çağrı yapmak isterim. Soma'da 301 kişi öldü. Büyün dünya duydu, Türkiye'de hayat durdu 1 ay. Soma'dan bugüne Türkiye'de 649 madenci daha öldü. Yani Soma'dan bugüne iki Soma daha oldu. Ama kimsenin haberi olmadı. Mesaj Türkiye işçi sınıfınadır. Yargıya, medyaya hakim sermaye size diyor ki "Örgütlenin". Öğüdü tersten veriyorlar. "Birer birer ölürseniz sizi görmeyiz, ölecekseniz bile hep birlikte ölün ki haberimiz olsun" diyorlar. Bu mesajı alın ve asla ölmek için değil, yaşamak ve emeği savunmak için örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin.
Bütün işçileri sarı sendikalara değil, mücadele sendikalarına üye olmaya davet ediyorum. ILO rakamları açıkladı, Türkiye ölümlü işçi kazalarında dünya birincisi. Bu ülkede yarın senin evladın, senin komşun en sevdikleriniz hayatını kaybederler çünkü dünyada işçi hayatının Türkiye kadar ucuz ve tehdit altında olduğu başka ülke yok.
'PARTİMİZ BİR TASLAK HAZIRLADI'
Partimiz bir taslak hazırladı. Paydaşların, işçi sendikaların, işçi örgütlerinin ve tüm siyasi partilerin görüşüne sunacağız. Önümüzdeki günlerde bunu tüm paydaşlarla çalışıp Meclis'e getireceğiz. O gün bir kez daha göreceğiz kim emeğin yanında, kim ölen işçinin anasına taziyeye giderken samimi, kim ölen işçinin evladına bunlar bizlere emanet derken samimi? O gün söylemekle değil bugün yeni facialar olmasın diye bir şey yapmakla, oy vermekle, parmak kaldırmakla, kendi partine itiraz etmekle olur. Önümüzdeki günler bununla ilgili mücadele vereceğiz. Soma'dan İliç'e bütün cinayetler bu vurdumduymazlığın eseridir. Unutmadık, unutmayacağız.
'HASTALARIN CEBİNİ YAKAN İLAÇ FİYAT FARKLARI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR'
TÜİK verilerine göre ülkemizin sağlık harcamalarına ayırdığı para yüzde 3,7 OECD'nin en düşük rakamı. Bunun da çok düşük kısmı ilaca harcanıyor. Euro 35 lira olmuşken ilaçta 17 lira olarak kabul etmek her türlü kesintiyi yapmak bakın nelere mal oluyor.
Geri ödeme kapsamında yer alan ilaçlarda kısıtlama gidiliyor, firmalar yeni icat edilmiş ilaçları, Türkiye'ye getirmek istemiyorlar, geri ödeme listesine girmek istemiyor. Dünya yeni ilaçlardan yararlanıyor, biz yararlanamıyoruz. Hastalarımızın cebini yakan ilaç fiyat farkları var ve her geçen gün artıyor.
'ŞURUBUN 55 LİRASINI DEVLET 75 LİRASINI VATANDAŞ VERİYOR'
Ateş düşürücü şurup 130 TL. Devletin buna ödediği para 75 TL. Yarısından 10 TL fazlasını anne-babalar ödüyor. 55 lirasını devlet ödüyor. Böyle bir fiyatlandırma sistemi eczacıya zarar değil, utanç. Doktor şurup yazmış devlet 55 TL ödüyor sen de 75 TL vereceksin.
'YERLİ İLAÇTA GERİLEME YABANCI İLAÇTA BÜYÜK ARTIŞ VAR'
Türkiye'deki pek çok ilaç firması yabancılara satıldı, satılmaya devam ediyor. Türkiye'nin yerli ilaç kullanımı 2002'ye göre kendi içinde 8,8'den 8,0'a geriliyor. Yabancı ilaç kullanımı ise 2 buçuk katına kadar 2019'a kadar çıkmıştı. Ondan beri de veriler sağlıklı açıklanmıyor. Yerli ilaçta büyük gerileme yabancı ilaçta büyük bir artış var.
'BU ÜLKENİN YETİM İLAÇ POLİTİKASI OLMAZI LAZIM'
Nadir ve çok nadir görülen hastalıklara yakalanıyorsun. Bunun ilacı nasılsa az satılıyor diye devlet tarafından karşılanmazsa ülkeye gelmiyor. Hatta yeterince satılmayacak diye teşvik edilmezse, özel bir tedbir alınmadıysa üretilmiyor. O yüzden bu ilaçların adı yetim ilaçlardır. Türkiye'nin yetim ilaç politikası yoktur. Bu yüzden SMA hastası ana-baba tek başınadır. Adını bilmediğini binlerce çok nadir hastalığa yakalanan anne ve baba tek başınadır. Bu ülkenin yetim ilaç politikası olması lazım.
'20 YILDIR 2 TRAKYA KAYBETTİK'
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimiyle milletin efendilerinin Çiftçiler Günü'nü kutluyorum.
Bugün ağır bir tarım ve gıda kriziyle karşı karşıyayız. Nüfusu her yıl ortalama 1 milyon artan bir ülkedeyiz. 20 yıldır uygulanan politikalarla Türkiye'nin ekilen, dikilen arazileri 3,7 milyon hektar azaldı. Bu iki tane Trakya demek. Her yıl doyurmak zorunda olduğumuz yeni 1 milyon kişimiz var ama maalesef AKP döneminde 2 Trakya kaybettik.
'ÇİFTÇİLERİN HAK ETTİĞİ PARA KKM'YE GİTTİ'
Geçen seneki rakama bakarsak çiftçiler kanuna göre 263 milyar destekleme primi hak etmişken 85 milyar ödenmiş. 178 milyar lira hakları duruyor. O para nereye gitti? O para kur korumalı mevduata gitti. O para Plan Bütçe Komisyonu'nda son dakika önergeleriyle 5'li çetenin kesinleşmiş vergi borçlarının aflarına gitti. Siyaset ki öncelik belirleme işidir. Birilerinin önceliği 5'li çeteler, yandaş müteahhitler, CHP'nin önceliği çiftçiler.
'TÜRKİYE İTHAL ETMEZSE KENDİNİ DOYURAMAYAN ÜLKE HALİNE GELDİ'
Türkiye, Ukrayna'dan buğday, Arjantin'den soya, Amerika'dan mısır, Hindistan'dan mercimek, Şili'den hayvansal ürünler ithal etmezse kendini doyuramayan ülke haline getirilmiş durumda. Bu ithalatların her biri de yerli üreticimizi zor durumda bırakıyor.
TÜİK nisan gıda enflasyonunu yüzde 68,5 olarak açıkladı. OECD ülkelerinde bu ortalama yüzde 5,3. Türkiye'nin içinde bulunduğu lige bakın. Türkiye gıda enflasyonunda en yüksek dördüncü sırada. Türkiye'den kötü üç ülke var. Arjantin, Lübnan, Venezuela. Bu ülkenin nasıl yönetildiğini, nereye sürüklendiğini görün. Biraz önce iş kazasını bahsettim. Dünya birincisi. Nüfusa göre ikinci bir tek Malezya'dan geride. Zimbabve'den bile ileride. Gıda enflasyonunda sadece Arjantin, Lübnan, Venezuela'yı geçmemiş.
Bu hükümet sistemi, her şeyi ben bilirim diyen anlayış, bakanların böyle milletvekillerinden milletin seçip yolladığı, Meclis'in onayladığı, hesap sorduklarından değil bir kişinin dolma kaleminden çıktığından işte Türkiye'nin geldiği durum budur.
'ANKARA'DA BÜYÜK ENGELLİ BULUŞMASI DÜZENLEYECEĞİZ'
Bu hafta aynı zamanda Engelliler Haftası. Biz engellileri bir gün hatırlamak istemiyoruz, onlar da bir gün hatırlanmak istemiyorlar. Biz engellileri dezavantajlı grup olmaktan çıkarıp, bu toplumda herkesle birlikte aynı hakları kullanabilmek için bütün engellerin önlerinden kaldırıldığı yeni bir kamusal düzenleme öneriyoruz. 16 Mayıs Perşembe günü Ankara'da büyük engelli buluşması düzenleyeceğiz. Hepinizi bekliyoruz.
'SADECE MECLİS DIŞARIDA TUTULMUŞ'
Dün nihayet kamuda tasarruf genelgesi yayınlandı. Bu genelgede bugüne kadarkinden olumlu bir farkı var. O da sarayın Cumhurbaşkanlığı harcamalarının genelge dışında tutulmamış olması ama pratikte neler oluyor en yakından takip edip paylaşacağız. Sadece Meclis dışarıda tutulmuş. Gayet normal. Bu Meclis israf etsin demek değil.
NUMAN KURTULMUŞ'A ÇAĞRI
Yürütmenin başının Meclis'e talimat vermemesi gerekir. Vermesi hadsizlik olur. Bu konuda Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrıda bulunuyorum. Bir iki ipucu vermişti. Bu hafta içinde TBMM Başkanlık Divanı'nı olağanüstü toplantıya çağırsın. Meclis tasarruf genelgesi dışında değildir. Meclis'e tasarruf et deme yetkisi yürütmede değildir. Kendi genelgemizi hızla hazırlamayız. Yürütmenin ortaya koyduğundan çok daha kapsamlı tasarruf genelgesi için CHP olarak tüm gruplara ve Meclis Başkanı'na çağrıda bulunuyoruz. Başkanlık Divanı toplansın. Millete kemer sık denirken milletin vekilleri tasarrufun dışında kalmasınlar.
'GENELGEDE DİKKATİMİZİ ÇEKEN İKİ HUSUS VAR'
Genelgede dikkatimizi çeken iki husus var. Bir tanesi şu. Diyor ki "yüzde 15 yatırım harcamalarından tasarruf yapacağız" CHP'nin tasarruf ettiği paralarla yarattığı bütçeyle veya yurt dışından bulup da sizin imza atmadığınız veya yurt içinden bulup imzalamadığınız kaynaklarla yapacağımız kaynaklara, yatırımlara dur deyip CHP'li belediyeleri "üretmeyen belediyeler" olarak göstermeye kalkarsanız biz orada yokuz.
Dikkat çeken diğer tarafı is 3 yıl boyunca emekli olan kadar yeni personel istihdamı. Yani atanmayan öğretmene şunu söylüyor. Bu sene 20 bin kişi emekli oldu 20 bin. Seneye 22 bin kişi olduysa 22 bin. Öyle benden 68 bin 84 bin atama beklemeyin diyor.
'TASARRUFUN 31 KATINI 4 KALEME ÖDÜYORLAR'
Ayrıca dünya kadar işsiz var onlara diyor ki kusura bakmayın ben kamu kaynaklarını KKM'ye verdim, 5'li çeteye verdim, yandaş müteahhide verdim, israfa verdim. Sana diploma verdim ama birazcık bekleyeceksin. 3 sene kamuda alım yok. Biz buna kökten itiraz ediyoruz. Mehmet Şimşek'in açıkladığı rakam toplamda 100 milyar lira edecek. Her şeye tam uyulursa. Önceden kimse uymadı.
Merkez Bankası geçen sene 800 milyar zarar etmiş. 3 yıllık tasarrufun 8 katı. KKM'ye 1,2 trilyon vermişler. Bu dediklerinin tam 12 katı. Kamu özel işbirliği ödemelerine 6 yılda 222 milyar vermişler, bundan sonraki 3 yıl 674 milyar verecekler. Tasarrufun tam 6 katı. Bütçeden faize bu sene 1,3 trilyon ayırdılar. Tasarrufun tam 13 katı.
Saydığım 4 kalem millete kemer sık, öğretmene atanma, İİBF öğrencilerine, veterinere, hemşireye, eczacıya bekle, diploma verdim ama parayı 5'li çeteye verdim. Bunun 31 katını bu 4 kaleme ödüyorlar. O yüzden öyle kemeri garibana sıktırıp 5'li çetelere bir şey gördünüz mü?
İstanbul-İzmir otobanı var bir de İzmir-Çeşme otobanı. İzmir-Çeşme otobanını Turgut Özal yaptırmış, devlet parasıyla yaptırmış, arasındaki geçiş parayı aynı kilometre bu tarafta tam 8 katı. Oraya 15 TL verirken burada 120 TL veriyorsun. Yetmez. Dolar arttıkça rahmetli Özal'ınki sabit yılda bir kere artıyor. Bu dolar arttıkça katlanıyor. Bir de yılda bir dolar farkını verdim ama sen bu parayı Amerika'da tutsan yüzde 4 dolar enflasyon var. Onu da veriyor. Sen bir şey yapacaksan öyle bu sözleşmeyi TL'ye çevir.
Gel bakayım diyeceksin. Artık dolar yok bugünkü kurdan çevirdim, Amerika enflasyonunu da kaldırdım dese. Bakın demin saydım bu tasarrufun 31 katı buraya gidiyor. Oradan yüzde 3 indirse fiyatı 31'in yüzde 3'ü 1 kata denk gelir. Hiç bu tasarruf tedbirlerine gerek kalmaz. Ben kamunun israfa son vermesine sonuna kadar desteğim ama 10 bin TL emekli maaşı zam yap diyoruz. Gör bak diyecek ki kamu tasarruf yapıyor siz de katlanın. Asgari ücrete zam diyeceğiz, biz bile tasarruf yapıyoruz diyecek.
'ŞİMŞEK 2015'TE KAMUDA TAŞIT ALIMINA 'ÇEREZ' PARASI DEMİŞTİ'
O yüzden bu oyuna gelmeyeceğiz. İtibardan tasarruf olmaz diye saray harcamalarını savunanlar, milletin canı burnunda bu sefer sarayı da yazmışlar. Mehmet Şimşek, 2015'te kamudaki taşıt alımına çerez parası onlarla uğraşmayın dedi. Şimdi tasarruf genelgesine koymuş 3 yıllığına. Demekki onlar değil, biz haklıyız.
'KOCA GENELGEDE UMUDUMU ARTIRAN BİR CÜMLE VAR'
Koca genelgede umudumu artıran bir cümle var: Vergide adalet. Şimşek demiş ki vergide adalet ve etkinlik sağlayacağız. Tam zurnanın zırt dediği yer burası. Türkiye'de 100 lira vergi toplanıyor. Bunun 65 lirası dolaylı vergi. Bu nasıl bir adaletsizlik biliyor musunuz? Türkiye'nin en pahalı cipiyle fabrikatör giriyor mazot alıyor. Aynı vergiyi veriyor. Arkadan derme çatma mobiletle onun fabrikasında asgari ücretle çalışan geliyor mazot alıyor. Aynı vergiyi veriyor.
'MESUT KOCAGÖZ'ÜN MASUMİYETİNE İNANIYORUZ'
Bir tarafta bir büyük adaletsizlik bizi yakıyor. Kepez Belediye Başkanımız bir yurttaşımızın hayatını kaybettiği teleferik kazasından sonra Sayın Mesut Kocagöz tutuklandı. Ortaya çıktı ki o görevi çoktan bırakmış. Üstüne 3 kere denetleme geçirmiş. Kocagöz'ü karalayan ifadeyi veren, mahkeme de o karara varırsa çıkan görüntülere göre durmuş teleferiği tekrar çalıştırmış. Kocagöz'e tahliye beklerken 24 gün içinde hazırlanan iddianame kabul edildi. Çok ciddi itirazlarımız var ama sağlık durumu kötüye gidiyor. Ailesinin gözü yaşlı. Kepez oy verdi, arkasında. Biz tahliyenin gecikmeden bu kararın verilmesini, Kepez için, ailesi için, Mesut Başkan için istiyoruz. CHP olarak Mesut Başkan'ın masumiyetine inanıyoruz. tutukluluk halinin kaldırılmasını ve kendisinin eninde sonunda zaten beraat edeceğini biliyoruz.
'DÖRT GÜN SONRA ATANMAYAN ÖĞRETMENLERLE SARAÇHANE'DE OLACAĞIZ'
18 Mayıs Cumartesi günü saat 13.00'te ben, milletvekillerim ve sözümüze değer verenler, İstanbul'da Saraçhane Meydanı'nda olacaklar. Yıllar önce rahmetli Ecevit'e "madem atamayacaktın, bu çocukları niye okuttun" diyenler bugün 1 milyon öğretmeni atamıyorlar. Söz veriyorlar, atamıyorlar. Yetmiyor "atanmayan" öğretmene "atanamayan" öğretmen diyor. Dört gün sonra atanmayan öğretmenlerle birlikte olacağız.
'ÇOCUKLARIMIZ MÜFREDAT MAĞDURU OLACAK'
Sadece mülakat mağdurları değil, hepimizin çocukları gelecek nesiller, müfredat mağduru olacaklar. Öyle bir müfredat yaptılar ki beyzadeler. Boyacı küpü gibi yapıp çıkardılar. Şimdi diyor ki "10 yıldır çalışıyoruz" 7 günde görüş verin. İtiraz ettik. Küstahça 10 güne çıkarmış. Yüzde 50 zam yetmez mi diyor. Öyle bir müfredat yaptılar ki bilim yok, akıl yok, duygu yok ve esas dayanması gereken çağdaş eğitimin en önemli niyetlikleri yok. Laik eğitimi tamamen ortadan kaldıran, bilimsel eğitimi kaldıran ve kendine göre bir nesil yaratma sapkınlığına devam eden bir müfredat.
Eğitimden kadın seçmende CHP'li yüzde 15 memnun, AK Partili yüzde 19 memnun. Yani AK Parti'ye oy veriyor ama bunların verdiği eğitimden yüzde 81'i memnuniyetsiz. Aynı kafa müfredat yapıyor.
'TROLLERE İNAT İKTİDARA YÜRÜYORUZ'
Babaevine büyük bir yönelim var, büyük bir keyif içindeyiz. Bu birilerinin keyfini kaçırdı. Akılları sıra partiye operasyon çekecekler, çelme takacaklar. Sokağı dinleyerek geldik. Sokakta partiden gurur var, umut var, özgüvenli siyasete destek var, Atatürk'ün partisine güven var, inanç var. Sokağı duyduk, duymaya devam ediyoruz. Trollere inat iktidara yürüyoruz, iktidara yürüyoruz, iktidara yürüyoruz!