CHP lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İktidar partisi ile ana muhalefet partisi arasında siyasi ittifak olmaz" sözlerine yanıt verdi. "Ben de haftalardır bunu söylüyorum." diyen Özel, "22 yılın sonunda AK Parti ile yürüyecek bir yolumuz olamaz. Bir masa varsa etrafında oturunca bu masa ya ittifak masası olacak ya da devrilecek savaş çıkacak. Siyaset böyle bir yer değil. Bazen rakibinizle oturur müzakere edersiniz. Bunlar başka bir şeydir." dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış için TBMM’de düzenlenen cenaze töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erken seçim ve siyasette normalleşme tartışmalarına yönelik açıklamalarda bulunan Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İktidar partisi ile ana muhalefet partisi arasında siyasi ittifak olmaz" sözlerine "Ben de haftalardır bunu söylüyorum. Bir masa varsa etrafında oturunca bu masa ya ittifak masası olacak ya da devrilecek savaş çıkacak. Siyaset böyle bir yer değil. Bazen rakibinizle oturur müzakere edersiniz. Bunlar başka bir şeydir." şeklinde yanıt verdi.
Özel'in açıklamaları şöyle:
“Erken seçim meselesinde CHP olarak istikrarlı bir şekilde aynı değerlendirmeyi yapıyoruz. Biz 31 Mart seçimlerinde oy isterken seçmenden bunun bir genel seçim olmadığını, yerel seçim olduğunu, tüm siyasi partilerin seçmenlerinden oy istediğimizi söylemiştik. Seçim gecesi de 47 yıllık büyük başarıyı gösterdiğimiz ve birinci parti çıktığımızda da şunu söyledim. 'Biz aldığımız desteğin de kredinin de farkındayız. Bu sonuçları sadece partimize mal ederek bir erken seçim çağrısı yapamayacağım' demiştim. Erken seçim ancak isterse halk ister demiştik. Tabi bunu çok olumlu yorumlayanlar olduğu gibi zaman zaman birinci parti ne için erken seçim istemiyor diye eleştirilerde de bulunanlar oldu. O günden bugüne 4 aydır bütün anketlerde, bütün yine yayınlanan hepinizin takip ettiği, her tarafta gündem olan anketlerde de dördüncü ay üstü üste bu pazar erken seçim olsa, hangi partiye oy verirsiniz? CHP her ay farkı bir puan daha açarak, birinci parti durumunu muhafaza ediyor. Bu bizim açımızdan çok önemli. Bu şartlarda erken seçimi halkın isteyip istemediğine bakmak lazım. Seçimden hemen sonra bir erken seçim talebi yokken, her ay bu talep biraz daha artıyor. Bu sesi her yerde duyuyoruz.
"VATANDAŞ ERKEN SEÇİM İSTER, SİZİ GÖNDERİR"
Şu an itibarıyla erken seçim isteyenlerle istemeyenler arasında belirgin bir farklılık yok ama toplumun yarıya yakınında bir erken seçim talebi var. Erken seçim talebi yükseldikçe biz bu talebi seslendirmeye devam ederiz. Ben buradan şunu ifade etmek isterim. Erken seçim yapılabilmesi için 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç var. Bugün için böyle bir milletvekili sayısı bizde ve muhalefette yok zaten. İktidar istemeden erken seçim teknik olarak mümkün değil. Ancak siyasi olarak da erken seçime direnebilmenin belli şartları var. Ekonomi bu kadar kötüye gidiyorken siz asgari ücrete zam yapmazsanız, 10 bin liralık emekli maaşı dünyanın hiçbir yerinde izah edilemez bir noktadayken 270 Euro gibi Avrupa Birliği'nin üyesi bir çok ülkedeki emekli maaşlarını 10’da biri, 8’de biri noktasındayken siz bu sese kulak tıkarsanız, üzüm üreticisinden çay üreticisine, fındık üreticisinden buğday üreticisine hepsini perişan ederseniz, esnafı bu kadar zor durumdayken duymaz, halen daha faizlerini artırırsanız ve para yok dediğiniz sırada da yandaş müteahhitlerinizi, müteahhit firmalarının hala daha vergi ödemedikleri ortaya çıkıyorsa, bıçak kemiğe dayanır, vatandaş erken seçim ister, sizi gönderir.
Benim değerlendirmem şudur. Bence beş yıl tamamlanmaz, 2,5’uncu yılda, tam ortasında bir erken seçim olur. Bugünden 1,5 yıl sonrası olası görüyorum. İstiyor muyum? Vallahi gelecek hafta olsun istiyorum. Gelecek ay olsun istiyorum erken seçim. Parti birinci partiyken, bu kadar zor durumdaki insanların umudu CHP olmuşken ben neden erken seçim istemeyim? 130 milletvekilimizle, AK Parti ve MHP oy vermediği taktirde erken seçim kararı alınamıyorsa, bizim burada erken seçim dememizin ya da demememizin teknik bir karşılığı yok. Ama siyaseten, hele hele böyle devam edeceklerse, kesinlikle ve kesinlikle erken seçim kaçınılmaz olur.''
"CUMHURBAŞKANI DA NORMALLEŞME DEMEYE BAŞLADI"
''Normalleşme ve yumuşama'' kavramlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Özel, şöyle devam etti:
“Son diyeceğim de şudur. Uzun süredir bir normalleşme diyorduk. Sayın Erdoğan 'yumuşama' diyordu. Dünden itibaren bu sürecin terminolojisinde bizim kullandığımız ifadeye döndü. O da normalleşme demeye başladı. Şunu görmüş olmalılar. Bu süreçte muhalefette yumuşamayı kimse beklemesin. Millet bu kadar zorluk içindeyken ne yumuşaması? Ama diyalog zemini, görüşmek, konuşmak, el sıkışmak… Biraz önce de pek çok AK Parti yöneticisi ile selamlaştık, el sıkıştık. Herkes işini yapıyor. Benim işim mağdurun, mazlumun, yoksulun, güvencesizin hakkını korumak. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanıyım. Onların kimlerin hakkını koruduğunu görüyoruz. İzlemeye devam edeceğiz. Normalleşme kelimesini kabullenmelerini önemli bir dönemeç olarak düşünüyorum. Çünkü yumuşamanın içinde ne yumuşaması, bu kadar ağır şartlar, sert şartlar varken, muhalefet mi yumuşayacak? Kendileri yumuşayacaksa, yumuşamasınlar, normalleşsinler. Normal demokrasilerde, iktidarlar Anayasa Mahkemesi kararlarına uyarlar. AİHM kararlarına uyarlar.
''BU ŞARTLARDA MUHALEFETTEN YUMUŞAMA BEKLEMESİN''
Hukuka uyarlar. Bir de iktidar ortakları günün her aşamasında birilerini tehdit etmezler. Anayasa Mahkemesi'ni kapatacağız demezler. Bir cinayetin ortaya çıkmasının üzerine sis perdesi örtmeye çalışmazlar. Biz en sert muhalefete devam ediyoruz. Ama ortaya koyduğumuz normalleşme, müzakere, diyalog, selamlaşma, milletin oylarına saygıdan dolayı o oyu verdiği partilerin genel başkanlarına hürmetsizlik etmemek, onlarla birbirine hakaret eden bir düzlemde buluşmamak normalleşmenin ta kendisidir. Millet normalleşmeden memnundur ama kimse bu şartlarda muhalefetten yumuşama beklemesin. Terimler tam yerine oturmuştur. Yumuşama kelimesinin terk edilmesinden fevkalade memnunum. Normalleşmeye devam.”
ERDOĞAN- BAHÇELİ GÖRÜŞMESİ
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki görüşmeye ilişkin soruya da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Normalleşme en çok MHP ve içindeki o iki kişi ile temsil edilen bir odağı rahatsız etti. Normalleşme hukuka uymaksa onların hukuktan büyük kaygıları var. O odaklar MHP’yi belli bir yere çektiler. İktidar ortaklarına rest çektirdiler. Dediler ki CHP ile yürüyün. Bizim bu 22 yılın sonunda AK Parti ile yürüyecek bir yolumuz olamaz. Dün Sayın Cumhurbaşkanı da şunu söyledi zaten. Muhalefet ile ittifak olmaz. Muhalefetten diyalog olur. Belli konularda uzlaşma olur dedi. Siyasetin normali budur dedi. Ben de haftalardır bunu söylüyorum. Bir masa varsa etrafında oturunca bu masa ya ittifak masası olacak ya da devrilecek savaş çıkacak. Siyaset böyle bir yer değil. Bazen rakibinizle oturur müzakere edersiniz. Bazen katkı sağlarsınız, başka bir şeydir. İktidar iktidarlığını yapacak. Ne isteniyor. Ne yapacak? Enflasyonu düşürecek, hayat pahalılığını düşürecek, işsizlere iş bulacak. Yoksulları bu cendereden kurtaracak. Yapabiliyor mu? Yapamıyor. Görünen o. Yapamıyor. Muhalefet muhalefetini yapacak. Ne yapacak? Bu toplum kesimlerinin sesi olacak. Onların dertlerini anlatacak. Maaşlarına zam isteyecek. Meclis’te mücadele. Olmadı mitingler yapacak, yollara düşecek, sesini duyuracak. Muhalefet görevini yapıyor mu? Vatandaşa bakarsanız, anketlere muhalefet görevini yapıyor.
"MHP, AK PARTİ’NİN BU ÜLKEYE YAŞATTIĞI HER ŞEYİN ORTAĞIDIR"
Görevimizin en önemli süreçlerinden bir tanesi pazar günü Kocaeli’nde yapacağımız büyük emek mitingidir. Biz geçinemiyoruz diyen herkesin sesi olmaya devam edeceğiz. Bu şartlar altında normalleşmeden rahatsız olan bir parti ve onun restine karşılık onun gönlünü yapmak isteyen ittifak ortağı dün birbirlerine olumlu mesajlar verdiler. Zaten doğrusu budur. MHP, AK Parti’nin bu ülkeye yaşattığı her şeyin ortağıdır. AK Parti de bugünkü ekonomik krizin müsebbibidir. Çözemiyorlarsa, vatandaş daha fazla sabretmez. Erken seçim gelir. Halkın iktidarı kurulur. Herkesin yüzü güler. Bundan sonraki süreçte devam eder. O süreçte de birinci partinin, iktidar partisinin genel başkanı olarak ben siyasette artık her şeyin normal ilerlemesi için üzerime düşen her şeyi yaparım. Muhalefet ile de her türlü diyalogu kurarım. Bayramlarda yine bayramlaşırız. İhtiyaç olduğunda yine görüşürüz. Kimseyi itmeyiz, kakmayız. Normali budur. Türkiye’yi 20 yılda getirdikleri süreç, ya benimlesin ya da düşmanımsın. Masada değilsek birbirimize ateş açalım. El bombası atalım. Hakaret edelim. 5 Kasım gününden itibaren Erdoğan’a bir hakaretim yok. Bir tane de hakaret duymadım. Bir dava açmadım, bana da bir dava açılmadı. Hakaret davasının havada uçuştuğu bir ülkeden bu ülkenin vatandaşları memnun değil. Bu şartları dayatan MHP’nin çok arzuladığı o gerginlik siyasetini de bu ülke hak etmiyor. O oyunlara gelmeyiz. İstedikleri kadar gersinler, tehdit etsinler sakinliğimizi koruruz. Diyeceğimizi söyleriz. Sözden bir kelime geri, durduğumuz yerden bir adım geri, pozisyonumuzdan bir santim aşağı durmayız. CHP özgüvenli siyasetine devam ediyor. Ben meselenin oturduğu zeminden son derece memnunum.''
"ERDOĞAN'IN KELİMELERİNİ 'BUNU MHP’YE Mİ DİYOR' DİYE BİR OKUYUN"
CHP Genel Başkan Özgür Özel, siyasette gerginlik istemeyen bir tutum sergilemesi hakkında, “Bu yeterince görülüyor. Sayın Erdoğan’ın bazı kelimelerini acaba 'bunu MHP’ye mi diyor' diye bir okuyun. Ben hep öyle yaparım. Çok faydasını görüyorum" dedi.