NATO Genel Sekreterliği görevine gelmesinden sonra Ankara’ya ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Mark Rutte Cumhurbaşkanlığında kabul edildi. Erdoğan ve Rutte arasındaki görüşmede, Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimin artmasıyla nükleer bir savaş riskini de barındıran sürecin gündeme geldi. Görüşme sonrasında Rutte, Türkiye'nin NATO'ya olan katkılarına dikkat çekti. NATO Genel Sekreteri'nin Türkiye ziyaretini Ahmet Özay KARAR'a yorumladı. Özay, " NATO'nun Türkiye izolasyonu bittiyor" dedi.
FEYZA NUR ÇALIKOĞLU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreterliği görevine gelmesinden sonra Ankara’ya ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Mark Rutte'yi Cumhurbaşkanlığında kabul etti. Erdoğan ve Rutte arasındaki görüşmede, Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimin artmasıyla nükleer bir savaş riskini de barındıran sürecin gündeme geldiği ifade edildi. Görüşme sonrasında herhangi bir açıklama yapılmadı. Rutte, sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesine ilişkin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile, terörizm tehdidi, Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'daki kriz de dahil olmak üzere, kolektif güvenliğimize yönelik büyüyen zorlukları görüşmek üzere bir araya geldim. Giderek daha öngörülemez hale gelen bir dünyada, Türkiye NATO'ya paha biçilmez katkılarda bulunuyor" ifadelerini kullandı.
‘AVRUPANIN SİYASETİ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR’
Kırım Tatar Milli Meclisi Avrupa Temsilcisi Ahmet Özay, Ankara’daki görüşmeye ilişkin şifrelerin son birkaç haftalık süreçte yaşanan gelişmeler ışığında çözülebileceğini dile getrdi. Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa Parlamentosu tarafından Brüksel’de düzenlenen Rusya-Ukrayna savaşının geleceğine ilişkin müzakerelere Kırım Tatar Milli Meclisi delegasyonu üyesi olarak katılan Özay, KARAR’a anlattı. Özay, “Erdoğan'ın Amerika ziyareti esnasında Alman Başbakanı’nın Türkiye'ye gelip Erdoğan’la görüşmesi aslında bu yönde bir sürecin başladığına işaret etmekteydi. Şimdi de Avrupa’da bu doğrultuda yeni bir siyaset şekilleniyor” dedi.
“Aslında 1-2 ay öncesine gidersek bu ilişkilere işaret eden bazı gündem maddeleri vardı. Mesela Erdoğan'ın Amerika ziyareti esnasında Alman Başbakanı’nın kendisiyle görüşmesi, akabinde Biden'ı Berlin'de kabul etmesi, Biden'la yaptığı görüşmenin arkasından, cuma gecesi olmasına rağmen bir saat sonra Alman Başbakanı’nın Türkiye'ye gelip Erdoğan’la görüşmesi... Aslında bu yönde bir sürecin başladığına işaret etmekteydi. Şimdi de Avrupa’da bu doğrultuda yeni bir siyaset şekilleniyor.”
‘TÜRKİYE’NİN NATO’DAKİ İZOLASYON SÜRECİ BİTTİ’
Trump’ın ilk kabul ettiği devlet adamı olan NATO Genel Sekreterinin bu görüşme akabininde Türkiye’ye gelmesine dikkat çeken Ahmet Özay, “Türkiye'nin izolasyon sürecinin biteceğine dair ittifak bünyesinde bir karar alınmış olmalı” dedi.
“NATO Genel Sekreterinin Trump'ın ilk kabul ettiği devlet adamı oldu. Ardından Rutte, Türkiye'ye geldi. NATO toplantısından bir gün önce yapılan bu toplantı Türkiye'nin son dönemde ihmal edilmesiyle oluşan dışlanma, izole edilme sürecinin biteceğine dair ittifak bünyesinde bir karar alındığını gösteriyor. Şimdi Avrupa'nın gündeminde çok hızlı bir değişiklik var. Pazartesi günü Brüksel’de, Ukrayna'daki savaşın birinci yıldönümü vesilesiyle yapılan siyasi müzakerelere katıldım. Toplantıda özellikle İtalya'nın önderlik ettiği bir güvenlik kaygısı adına konuşuldu. Bir müzakere süreci oldu.”
AVRUPALILAR PUTİN’LE MASAYA OTURULMAYACAĞINI ANLADI
Pazartesi gününden itibaren Avrupa gündeminin barış odaklı olduğunu ifade eden Özay, Rus jeostratejisi talepleri doğrultusunda Avrupa’da bir nüfus veya toprak değişikliği olabileceğini Avrupalıların anladığını ifade etti.
“Pazartesi salı gününe kadar Avrupa'nın gündemi şöyleydi. Trump geldi. Eğer Trump ve Putin görüşürse bir barış süreci başlar. Bu barış sürecinden de Avrupa toprağa değil barışa odaklanarak, yani Kırım'ı taviz olarak vermek suretiyle çıkar. Bu Amerikan tezi. Ancak Ukrayna'nın ve Kırım Tatar Milli Meclisi temsilcilerinin “Bu savaş Kırım'da başladı, Kırım'da biter. Eğer Rusya Kırım'ı terk edeceğini ilan ederse barış gelir” şeklinde bir doktrini savundukları için Avrupalılar da zaten artık Ukrayna'nın güvenliğini kendi güvenlikleri gördükleri için Rusya'yla barış masasına oturmak ve toprak taviziyle bir barışın olamayacağını anladılar. Nihai hedefin Kırım veya Zelenski değil. Avrupa'da bir Rus jeostratejisinin talepleri doğrultusunda bir toprak veya bir nüfus değişikliği olacağını son 48 saat içerisinde Avrupalılar anlamış durumdalar. Artık Avrupa'dan neyi verirsek masaya otururuz değil. Putin'in hedefinde şimdi hangi ülke var sorusu gündeme geldi. Putin’in gayesi Kırım veya Ukrayna değil Avrupa'nın tamamı bu adamla oturulup konuşulmaz şeklinde bir görüş var.”
TRUMP VE PUTİN YA DA HİTLER VE STALİN
Özay, Trump ve Putin arasında yaşanan süreci Hitler ve Stalin’in ikinci dünya savaşından önce barış başlığı altındaki toplanmaların benzeterek, “Bu ilkesiz insanın Ukrayna toprakları üzerinden, Ukrayna'nın kesesinden bir barış elde etme arayışı bence karakolda biter” dedi.
“Çek Cumhuriyeti, Polonya, Baltık ülkeleri, Almanya, Finlandiya, Norveç, İsveç, Danimarka ve şimdi buna İtalya'da eklendi. Yani Portekiz, İspanya gibi en az 17 Avrupa ülkesi artık Putin Rusya'sını kendi varlığı için gerçekten sıcak bir tehdit olarak görüyor. Barış süreci veya müzakere süreci bize Ağustos 1939'daki Almanya Sovyet Lider Birliği barış müzakerelerini hatırlatıyor. Hitler ile Stalin Polonya'da barış başlığı altında toplanarak bir yumuşama süreci ön görmüşlerdi ve bu kapsamda belli toprakların Rusya'ya bırakılması sonucuyla anlaşma imzalanmıştı. Ancak bundan kısa bir süre sonra Almanya ile Stalin masada anlaşmış oldukları halde cephede anlaşamadılar. 54 milyon Avrupalı’nın veya dünyadaki 54 milyon insanın öldüğü 2. Dünya Savaşı başlamıştı. Trump'ın barış yaklaşımı bana Hitler-Stalin faktörü andırıyor çünkü Trump ilkesiz bir insan, Putin de öyle. Bu ilkesiz insanın Ukrayna toprakları üzerinden, Ukrayna'nın kesesinden bir barış elde etme arayışı bence karakolda biter. Yani Amerika ile Rusya çok kısa bir süre içerisinde anlaşamayacakları için karşı karşıya gelebilirler.”
SAVAŞ ÇIKARSA TÜRKİYE NE YAPACAK?
NATO’nun savaşa hazırlandığı ve Türkiye’den asker talep ettiği söylentileri üzerinden eğer bir savaş söz konusu olursa NATO Türkiye’den asker talep edecek midir sorusuna Ahmet Özay, “Türkiye zaten NATO'nun acil müdahale gücüne Tugay seviyesinde asker veriyor. Söz konusu durumda yeni askerler gönderilmezse de Türk askeri temsil kriterleri yeniden düzenlenecektir” dedi.
“Putin'in Ukrayna'yı ve Kırım'ı işgaliyle birlikte 70 bine kadar düşmüş olan Almanya'daki Amerikan askeri sayısının 100 bine çıktı. Alman ordusunda da 150 bin dolayında bir asker var. 250-300 bin askeri birlik Almanya'da NATO gücü olarak bulunuyor. Son NATO planlarına göre cephe gerisi veya kanat gerisi olarak görüyorlar. Çünkü artık NATO'nun doğu kanadı Polonya oluyor. Kanat gerisinde 800 bin askerden oluşan bir gücün oluşturulması öngörülüyor. Bu da 500 bin dolayında yeni askerin Almanya topraklarında konuşlanılacağı anlamına geliyor. NATO'nun acil müdahale gücü Polonya'nın Szczecin Gdansk şehrinde bulunuyor. Dönem dönem Polonya'daki NATO acil müdahale kuvvetlerini Türkiye komuta ediyor Tugay seviyesine. Yani Türkiye zaten NATO'nun acil müdahale gücüne Tugay seviyesine asker veriyor. Şimdi eğer bu merkez komutanlığı Kolordu seviyesine çıkarsa, Türk Hava Kuvvetleri Baltık Denizi üzerinde düzenli filo ile nöbet tutuyor. Eğer böyle bir kara kuvvetlerinde asker artırım söz konusu olursa, bence Türkiye belki Almanya veya başka bir ülkeye böyle büyük miktarda askeri güç göndermez ama Türkiye içerisinde NATO'nun yeni bir savunma konsepti çerçevesinde, F-35, F-16'lar da dahil olmak üzere bir reorganizasyona gidilecektir. NATO'nun Avrupa'da birçok komut akademisinde zaten Türk misyonları var. Bu misyonlardaki Türk askeri temsil kriterleri de bence yeniden düzenlenecektir. NATO'nun meşhur 5 maddesi var. NATO'nun şu anda zaten alarm seviyesi hep dört deniliyor. Bu son 10 yıldır dört olan alarm seviyesi, savaş öncesi harbe hazırlık kademesi oluyor. Bu da artık özle ve sözle savaşa hazırlık durumuna NATO'nun girmek üzere olduğu anlamına geliyor.”
‘TÜRKİYE’NİN NATO’YA SÖYLEYECEK SÖZÜ ÇOK’
Ahmet Özay, Türkiye’nin NATO tarafından dışlandığı, izole edildiği dönemlerle ilgili Rutte’ye söyleyecek çok sözü olduğunu ancak gelinen noktada bunların gözardı edileceğini ifade etti.
“Türkiye NATO tarafından kendisine verilmeyen rollerden dahi dışlanma, aşağılanma, izole edildi. Türkiye’nin bu konuda NATO’ya söyleyecek sözü çoktur. Ancak bunlar bir kenara bırakılacaktır. Rutte, Türkiye'yi anlama kapasitesine ve anlama niyetine sahip bir devlet adamı. Rutte’nin Türkiye'ye boşuna geldiğini düşünmüyorum. Rutte, Avrupa'nın gündemine hakim bir insan. Ulus tehditini tanımlayabilecek bir insan, Türkiye'yle ilişkilerde hem Avrupa'nın kabahatlerini, hem Türkiye'nin geçmişte belki eksikliklerini veya hatalarını değerlendirebilecek bir siyasi lider.”