Menzil Tarikatı'nın miras kavgası her geçen gün daha da alevlenerek devam ediyor. Son olarak ağabey Saki Erol, meselenin Cumhurbaşkanı’na gittiğini ileri sürdü ve kardeşlerine yönelik çarpıcı iddialarda bulundu. Erol, kardeşlerinin babalarının odasına gizlice girerek kasasını boşalttıklarını iddia etti. İptal edilen şeriat mahkemesi öncesinde yapılan toplatıda Erol, mollaya hitaben “Sen bu işi çözemezsin, hayale kapılma” dedi ve ekledi, “Devlet girsin, bunların çakallıkları ortaya çıksın!"
BÜŞRA CEBECİ
Menzil Tarikatı’nın miras kavgası devam ediyor. Şeyhliğini ilan eden üç kardeşin birbirlerine yönelik suçlamaları da… Geçtiğimiz günlerde kardeşler, miras anlaşmazlığını şeriat mahkemesi kurarak çözmeye karar verdiyse de bu karar anlaşmazlığı çözüme kavuşturamadığı gibi kavgayı daha da alevlendirdi. Mahkeme öncesi yapılan toplantılarda yükselen tansiyon, kardeşlerin birbirlerine yönelik suçlamaları mahkemenin belirsiz bir tarihe ertelenmesine sebep oldu.
Yapılan toplantılardaki hararetli tartışmalara büyük kardeş ve tarikatın en büyük mürit kitlesini elinde tutan Muhammed Saki Erol’un suçlamaları damga vurdu.
"ŞEYHİN ODASINA GİZLİCE GİRİP KASASINI BOŞALTTILAR"
“Şer’i Hüküm Heyeti Toplantısı” olarak adlandırılan mahkemeye, Şeyh Abdulbaki Erol’un ölmeden önce hilafet verdiği Molla Nezir, Molla Abdurrahman ve Molla Şeyhmus hakemlik edecekti. Bu sebepten Saki, Mübarek ve Fettah Erol’un da katıldığı ve beyanlarını sunduğu toplantılar gerçekleşti. Mahkemenin kurulması beklenirken ise mahkemeye hakemlik edecek molla heyetinden bir açıklama geldi ve toplantı ileri bir tarihe ertelendi.
Fettah-Mübarek kardeşlerin temsil ettiği Semerkand grubu yaptığı yazılı açıklamada toplantının ertelenme sebebi olarak abileri Saki Erol’u gösterdi ve Erol’un mahkeme heyetine baskı uyguladığını, kendi aleyhine karara varılması sebebiyle toplantılara kendi heyetini göndermediği öne sürüldü.
Abi Erol’un ise toplantılarda mollalara anlattığı ve kayıt altına aldığı suçlamalar çok daha ağırdı… Saki Erol, kardeşlerinin babasının odasına gizlice girdiğini ve kasasını boşalttıklarını iddia etti.
‘DEVLET GİRSİN, BUNLARIN ÇAKALLIĞI ORTAYA ÇIKSIN’
Yapılan toplantıda Saki Erol, kardeşlerinin var olan malları sakladığını iddia etti. Erol, 11 aydır süren kavgayı mollaların çözebileceğine inanmadığını söyledi ve mollalardan birine hitaben “Bunu sen çözemezsin, hayale kapılma, devlet çözebilir bunu. Devlet bir girsin, ne kadar çakal olduklarını tespit ederler. Hepsi çulsuz!” dedi.
11 aydır süren kavgada pek çok kişinin asıl merak ettiği, kardeşleri bu denli birbirine düşüren paranın miktarı… 1972’den bu yana var olan tarikat, bugüne kadar müritlerin bağışları sayesinde kazanç elde ettiği gibi bu kazançları da ticarette değerlendirerek bir servet yarattı. Bugün bir türlü bölüşülemeyen mirasın miktarını da yine Saki Erol açıkladı, Erol toplamda 17 Milyar TL’den fazla bir mal varlığı olduğunu, bu mal varlığının 10 milyar kadarının Semerkand grubunda kaldığını, Avrupa’da bulunan dergah, medrese ve taşınmazların bu 17 Milyar TL’nin dışında olduğunu, Avrupa’daki mal varlığının yüzde 90’ının da yine Semerkand grubunda kaldığını, bunların içindeki çoğu şirket, araç ve tapunun aile dışındaki kişilerin adına düzenlendiğini söyledi. Saki’nin konuşmasında tapuların üzerine yapıldığı iddia edilen özellikle üç kişinin ismi öne çıkıyor, Ahmet Türk, Hüseyin Kadıoğlu ve Semerkand Şirketler Grubu Genel Müdürü Yakup Alarçin… Toplantıda bu kişilerin üzerine pek çok tapunun yapıldığını söyleyen Saki Erol, geçmişte İstanbul Kavacık’ta bulunan evlerinin satılıp parasıyla Hüseyin Kadıoğlu’na bugünkü değeri 17 Milyon TL civarında olan Audi A8 markalı araç alındığını da açıkladı.
'MİRAS KAVGASI CUMHURBAŞKANINA KADAR GİTTİ'
Mirasın büyüklüğü kadar usulsüzlüğün de büyük olduğunu söyleyen Saki Erol, bu konunun ancak devlet tarafından çözülebileceğini bu anlamda konudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da haberdar olduğunu ve takip ettiğini söyledi.
Erol, 10 yıldır kendisini özellikle maddi konulardan uzaklaştırdığını, tarikatın şirketleri üzerinden ticaret yapmayı reddettiğini, geçimini araç alım satımı yaparak sağladığını belirtti ve bu sırada kardeşlerini dergahları ticarethaneye çevirmekle suçladı:
“Biri geldi bana dedi ki sen vakıftan para topla yüzde 30’u senin. Bir de komisyonla çalıştırıyorlar insanları. Vakıf bu hale gelmiş Seyda (mollalardan birine hitaben), bilmiyor musun? Ben söylüyorum, bu Cumhurbaşkanına kadar gitti. Devlet bunu düzeltecek, devlet bunu düzeltmek zorunda. Biz vatandaşız, hakkımız yeniliyorsa devlet bunu iade etmek zorunda.”
MÜRİTLERİ BORÇLU ÇIKARDILAR
Şeyh Abdulbaki Erol’un ölümünün ardından, sadece kardeşler değil müritler de defalarca birbirine girdi. Bu kavgaların çoğunun sebebiyse kullanılan dergahların paylaşılamamasıydı. EMSEY Hospital, açılamayan ancak kurulan Semerkand Bilim ve Medeniyet Üniversitesi, pek çok medrese ve külliye yapmak için bugüne kadar müritlerden pek çok kez bağış ya da borç para adı altında paralar toplandı. Bu paylaşılamayan dergahlar da yine Erol ailesi tarafından değil müritlerin çalışmaları, bağışları sonucunda yapıldı ya da satın alındı. İl ve ilçelerdeki bu dergahlarda müritler Menzil’e ait markaların ürünlerini sattı, kermesler düzenleyerek kazanç elde etti ve bu kazançlardan dergah giderleri çıkarıldı ve paralar merkeze yollandı. Şeyh Abdulbaki Erol ölmeden önce oğlu Mübarek Erol, bu dergahların tamamının başkanı olarak görevliydi ve bu paralar da dolayısıyla Mübarek Erol’un yönetimindeydi. Çoğu dergahta olduğu gibi Antalya’da bulunan bir dergahta yaşananlarsa yıllarca emek veren müritlerin nasıl tarikata borçlu çıkarıldığını gözler önüne serdi.
Diğer çoğu dergahta olduğu gibi Antalya’da bulunan dergahın da tapusu kağıt üstünde bir kişinin üzerine yapıldı ve göstermelik bir kira bedeli belirlendi. Tapuda adı geçen kişinin bölünme sonrasında Semerkand grubunda yer almasıyla birlikte ise dergahı kuran, yıllarca bağışta bulunan ya da kermes açarak dergaha kazanç sağlayan müritlerden 15 yıllık kira bedeli, faiziyle birlikte talep edildi.