İBB Başkanı İmamoğlu, adaylık tartışmalarına, "Her CHP'linin ailesinin adayı lideri olan Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu'dur" son noktayı koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın grup toplantısındaki 'baba-oğul' sözlerine de yanıt veren İmamoğlu, "Kıskançlık duygusu Cumhurbaşkanımda yüksek. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi, daha çok sarılacağız" dedi.
Dünyanın yaşayan ve üreten en eski tersanesi ‘Haliç Tersanesi’ bu yıl 567. yaşını kutluyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikte 5 elektrikli deniz taksisi de bugün düzenlenen törenle kamuoyuna tanıtılarak suya indirildi.
Haliç Tersanesi'nde inşa edilen ilk elektrikli tekne olma özelliği taşıyan elektrikli, çevre dostu deniz taksileri tanıtıldı. 150 Günde 150 Proje kapsamında yer alan törene İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.
Törenden sonra gazetecilerin soruları yanıtlayan Ekrem İmamoğlu, kendisine adaylıkla ilgili yönetlilen bir soru üzerine "Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Takım oyunundan, oyuna girecek oyuncudan, teknik direktörden bahsediyorum. Millet yıllardır tek kişilik oyun görüyor. Ben diyorum ki takım oyuncusuyum, oyun oynayabilecek kişilerden biriyim. Beni daha sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar. Ben CHP'liyim, her CHP'linin ailesinin lideri olan sayın Kılıçdaroğlu adaydır" ifadelerini kullandı.
DEMİRTAŞ'IN AÇIKLAMASINA DESTEK
İmamoğlu, 6 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bugün yaptığı "Hepimizin amacı, bu makamı gerçek sahibine, yani halka teslim etmek olmalıdır. İsimler üzerinden tartışma yürütmek, belirlenen amaçtan sapmak anlamına gelir" açıklamasının kendisine sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
“Ne güzel söylemiş. Az önce söylediğimi tekrar etmiş. 85 milyon insana emanet etmek istiyoruz Cumhurbaşkanlığı koltuğunu. Kendilerine, ‘Geçmiş olsun’ diliyorum. İnşallah bu süreç, onu da çoluğuna, çocuğuna, ailesine, eşine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp, içeride yatan benim kardeşim Tayfun'u da Can’ı da diğer arkadaşlarını da çoluğuna, çocuğuna, evlerine, ailelerine kavuşturacak. Yani bütün bu hukuksuz alanlar sona erecek. Kesinlikle öyle. Bu seçim mücadelesi, kişisel mücadele alanı değil kardeşim. Ben ne diyorum? İstanbul Belediye Başkanıyım. Neferiyim. Ve bu seçimi, milletimiz için kazanacağız. 85 milyon insan için. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocukları ve eşleri için kazanacağız bu seçimi. Onların çocuklarının, onlarının eşlerinin hayat boyu hiçbir hukuksuz alanla, ortama maruz kalmamaları ve mağdur olmamaları için bu seçimi kazanacağız. O bakımdan, çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık.
"KISKANÇLIK DUYGUSU SAYIN CUMHURBAŞKANI'NDA YÜKSEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın grup konuşmasında, kullandığı "Birbirlerinin gözlerini oyacak noktadaydılar, çıktı, ‘Benim oğlum gibidir’ dedi. Oğluna sahip çık" ifadeleri hakkında da şunları kaydetti:
Bizde ayrı gayrı yok. Sayın Kılıçdaroğlu, bizim ailemizin lideri. Dolayısıyla, eğer ona bir laf edilmişse, ona bizim de cevap verme hakkımız vardır. Zira bahsettiği kavramın içinde ben de varım. Tabii bizim bir aile oluşumuza, kuvvetli bağlarla birbirine sarılıyor olmamıza bu kadar ilgi göstermesi, garip. Demek ki, kendi ailesi içerisinde bu birliği ve bütünlüğü kaybetmiş ki, o alanda bile bizi kıskanıyor. Yani bu kıskançlığı o kadar büyümüş ki Sayın Cumhurbaşkanı'nın, gözü hiçbir şey görmeyecek hale geldi diyebilirim. Ama biz, çok sıkı bağlara sahibiz. Cumhuriyet Halk Partisi ailesi olarak, Genel Başkanımla benim aramdaki ilişkiyi, Genel Başkan’ın bir ‘baba-oğul ilişkisi’ diye tariflemesi, muhteşem bir duygu. Bunu bir tek babam kıskanır diye düşündüm. Hani babam der ki, ‘Ya nasıl böyle bir şey der benim oğluma.’ Ama babam da kıskanmaz. Babam da gurur duyar oğluna böyle bir duygu besleyen Genel Başkanı olmasından. Fakat görüyorum ki, kıskançlık duygusu Sayın Cumhurbaşkanı'nda yüksek.”
"CUMHURBAŞKANI'NI İNSAN EKSİLTMEYE DEĞİL, MERTÇE MÜCADELEYE DAVET EDİYORUM"
“Ben, buradan hem bir Kasımpaşalı olarak hem de hemşehri sayılırız, mertçe mücadeleye davet ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı'nı. Yani bizim bu büyük ailemizden, bu büyük takımımızdan, bu büyük muhalefet cephesinin oluşumundan insan eksiltmeye çalışmasın. İnsan eksiltmeye değil, mertçe mücadeleye davet ediyorum. Bu elinizdeki devlet gücünü kullanarak, insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bunu da bir tek kendileri yapabilir. Lütfen yapsın. Bu işin yanlış olduğunu, bu işin doğru bir karar olmadığını çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bu işin istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa, kendine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım. Kıskanmaya devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize. Ama bu mertliği bekliyorum ben.”
"BİZİM MESELEMİZ, 85 MİLYON İNSANIN İKTİDAR OLMASI MESELESİ"
İmamoğlu, "Mertçe mücadeleden kastınız Cumhurbaşkanlığı yarışında bir mücadele mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:
“O tarafın meselesi, kimin Cumhurbaşkanı adayı olacağı meselesi olabilir. Bizim meselemiz, memleketin iyi olması meselesi. Yani karşımızdaki iktidarın meselesi, ‘O bir kişi makamda kalsın da gerisi teferruat’ olabilir. Bizim meselemiz, 85 milyon insanın iktidar olması meselesi. Onun için farklı yerlerden bakıyoruz. Onun için benim söylediğim hiçbir sözün, benim kişisel bir kararım ya da yolculuğumla ilgisi yok. Muhalefetin bütüncül mücadelesinin ortaya koyduğu kararlı yolculuğun mertçe bir alanda olabilmesi için şartları sağlasın. Bu hem vazifesidir bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyet’i devletinin 200 yıllık demokrasi mücadelesi verilen bu toprakların Cumhurbaşkanı olarak, sorumluluğudur, onu hatırlatıyorum hem de Kasımpaşa'dan sesleniyorum: Yapması gerekir. Ne demek istediğimi anlamıştır, diye düşünüyorum.”