CHP lideri Kılıçdaroğlu “Erdoğan gerilimi tırmandırıp seçime gitmek istiyor. Siyasi gerilime yönelik kaygılarım var” dedi. KARAR’a dikkat çeken açıklamalar yaptı.
ELİF ÇAKIR
-Karşı taraf gerilimi tırmandıracaktır. Siyasi cinayetten endişe ediyorum. Eğer ‘belli grupların eline silah alıp belli kişileri öldürmesi’ yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz.
-Seçimden sonra atacağımız her adımı bugünden planlıyoruz, çalışıyoruz. Çünkü Türkiye’nin sorunlarının beklemeye tahammülü yok. ‘Geldik, bunları yapacağız’ dememiz lazım.
-‘Erdoğan gitsin de ne olursa olsun’ tehlikeli bir yaklaşım. Vatandaşın önüne bir sayfalık ‘şunları yapacağız’ tablosunu koyarsınız. Bunda uzlaşı sağlanırsa genel başkanlar imzalar.
-Anayasa değişikliği çağrısının amacı gündemi değiştirmek. Ekonomi konuşmayalım, lüzumsuz tartışma yapalım. Toplumun gündeminde anayasa değil işsizlik, yoksulluk, açlık var.
Gerilimden uzak duralım iktidarımızı planlayalım
CHP lideri Kılıçdaroğlu, aralarında KARAR yazarı Elif Çakır’ın da bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecini, sonrasını ve kaygılarını anlattı.
- Erdoğan gitsin de ne olursa olsun çok tehlikeli bir davranış olur. Biz geleceksek ne yapacağımızı bilmek ve hazırlığımızı yapmak zorundayız.
- Ekibi de biliyor ki gidecekler ve bütün çabaları giderken devleti nasıl soyabiliriz... Kalma şansları yok. Vatandaş gerçekleri görüyor.
-Erdoğan gerilimi doruk noktasına çıkarıp seçime gitmek ister. Umarım Türkiye’de öyle bir tablo yaşanmaz. Böyle -siyasi cinayetler- kaygılarım var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Büyük Nakliyeciler Buluşması’na katıldığı Mersin’de gazetecilerle bir araya geldi. Öğrencilerin yurt sorunundan muhalefetin parlamenter sistem temaslarına, iktidarın sertleşen söyleminden devr-i sabık tartışmalarına birçok konuyu değerlendiren Kılıçdaroğlu’na göre mevcut iktidar Türkiye’yi yönetemiyor. Barınamayan ve Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kayyum rektör eylemlerine katılan gençlerin ‘terörist’ ilan edilmesine değinen CHP lideri “Bu tepkilerin nerelerden kaynaklandığı ülkeyi yönetenlere bildirilir ama siz tepkilerin gerekçelerine bile bakmadan doğrudan doğruya bunları terörist olarak ilan ederseniz, devleti yönetemediğiniz algısı pekişmiş olur benim gördüğüm de zaten şu anda ülkeyi yönetemiyorlar” dedi. Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Erdoğan, Hükümet Sistemi’nden memnun olduğunu ve asla parlamenter sisteme geçiş olmayacağını söyledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“2017’den bu yana yaşamımızın her alanında geriye gittiğimizi görüyoruz. Sürekli geriye giden ve ülkeyi bir kişinin iki dudağına teslim eden bir yapıyla karşı karşıyayız. Bundan vatandaşlar rahatsız. Dolayısıyla güçlü bir parlamenter sistemle; eski anlayış gibi değil -bunun altını özenle çizeyim,- demokrasisi gelişmiş, milletvekillerinin gerçekten milletin vekili olduğunu, parlamentonun üzerinde herhangi bir vesayetin olmadığı bir yapıyı istiyoruz. Var olan anayasa, hukuk sistemi askıda. Erdoğan her istediğini yapıyor. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamıyorsa hakim kendi talimatı üzerine -zaten terbiyeli bu hakim- bunun için Erdoğan’ın özel bir anayasa yapmasına gerek yok ki her şey askıda, istediğini yapıyor parlamentoda. Bakanlar bizim anladığımız anlamda bakan değil. Bunun neresini değiştirecekler merak ediyorum.”
Niye anayasa değişikliği istiyorlar?
“Gündemi değiştirmek için... Ekonomiyi, işsizliği gündemden çıkaralım. Lüzumsuz anayasa tartışması yapalım. Anayasa yok ki memlekette neyini tartışacaksın. Toplumun gündeminde ekonomi, işsizlik, açlık, yoksulluk var. Erdoğan’a göre sistem mükemmel yürüyor. Her dediği oluyor. Tarafsız Cumhurbaşkanları namusu ve şerefi üzerine yemin ediyor herhalde onu değiştirip böylece bu tartışmayı bitirmek istiyor.”
(Güçlendirilmiş parlamenter sistem) “Biz eskiye dönüşü kabul etmiyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem derken sadece parlamentonun güçlenmesi değil, parlamentoya seçilip gelen milletvekilleri üzerinden de vesayeti kaldırmak istiyoruz. Biz buna hukuk sisteminin darbe hukukundan arınması gerekir diyoruz. 12 Eylül, 12 Mart dönemindeki darbe hukukunun getirdiği siyasi partiler yasası gibi yasaların da değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin bütün kesimlerin bir masaya oturup bir anayasa yazmaya ihtiyaçları var ama bu birden bire olacak şey değil. Bunun için önce parlamenter sisteme geçmemiz lazım. Var olan gerilimleri düşürmemiz lazım.”
AK Parti ile ilk 4 maddenin değişikliğini istemeleri halinde bir araya gelebilir misiniz?
“Biz hiçbir zaman AK Parti’yle bir anayasa değişikliği için masaya oturmayacağız. Oturduğunuz andan itibaren otoriter yönetime meşruiyet kazandırmış oluyorsunuz.”
Erdoğan’ı üçüncü kez Yüksek Seçim Kurulu’nun kabul edeceğini tahmin etmiyorum. Bence 2023’ün ve bugünün en önemli sorunu CHP’nin bu konudaki tavrı. Bu konuda ne diyeceksiniz?
“Yüksek Seçim Kurulu’nun Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını reddedeceğini hiç düşünmüyorum. Tam tersine ‘Hikmet buyurdunuz, zaten adaysınız, bana sormaya gerek bile yoktur’ diyecektir. Gelecek talimata göre karar verecektir. İster 5 sefer, ister 50 sefer aday olabilir ama Erdoğan da artık biliyor ki ‘Evet ben gideceğim.’ Sadece Erdoğan değil, ekibi de biliyor. Gidecekler ve onların bütün çabaları giderken devletten neleri götürebiliriz, devleti nasıl soyabiliriz, nasıl para kazanabiliriz... Bir soygun düzeninin son aşamasındayız ama ne yaparlarsa yapsınlar gidecekler. Kalma şansları yok. Çünkü sokaktaki vatandaş sonunda gerçekleri görüyor.”
“Erdoğan gitsin de ne olursa olsun çok tehlikeli bir davranış olur. Biz geleceksek ne yapacağımızı bilmek zorundayız ve ne yapacağımızı kamuoyu ile paylaşmak zorundayız. Bugün ittifakın aktörleri, güçlendirilmiş parlamenter sistemde ne anladıklarını oturup kendi mutfaklarında çalıştılar. 50, 100, 150 sayfalık raporlar çıktı. 300 sayfalık raporla kamuoyu önüne çıkamazsınız. Onu ancak meraklısına verebilirsiniz, gazetecilere özetini verebilirsiniz ama sokaktaki vatandaşa en fazla bir, bir buçuk sayfalık ilkeler tablosu koyarsınız. Biz şunları yapacağız ve amacımız şudur diye. Bu bir sayfayı geçmemeli. Benim şahsi kanaatim bunun üzerinde bir uzlaşma sağlanırsa genel başkanlar da onu imzalarlar.”
Şu anda öyle bir arayış mı var?
“Öyle bir arayış var zaten. Şu anda DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcıları bu konuda çalışıyorlar. Toplantılardan sonra metin ortaya çıkacak ve genel başkanlarına sunacaklar. Üzerinde son şekil verildikten sonra bizler oturup altına imza atacağız.”
Bir takvim var mı?
“Genel Başkan Yardımcılarının çalışmasına bağlı. Onlar sonuçlandırırsa biz imzalarız. Burada önemli olan ilkeleri belirlemek. İlkeler konusunda uzlaşırsak, o ilkelerin yasa maddesine dönüştürülmesi kolay olur.”
6 partinin bir araya gelmesi Millet İttifakı’nın 6 partili hale gelmesinin bir göstergesi mi?
“Diğer genel başkanlar hakkında konuşma hakkına sahip değilim. Öyle bir yetkim de yok ama şu bir gerçek, şu anda 6 siyasal parti güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda görüş birliği içindeler. Ortaya çıkan raporları okuduğumuzda en son Sayın Babacan’ın raporları vardı, aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyoruz. İlkeleri netleştirebilirsek böyle birer ikişer cümle ile önemli bir mesafeyi almış oluruz.”
Her parti kendi adayını mı gösterecek, yoksa ortak bir adayını mı Erdoğan’ın karşısına muhalefet çıkacak? Son dönemde bu konuda bazı anketler de yayınlanıyor. Sizin bu konuda bir anket çalışmanız ve tespitiniz var mı?
“Ben de gazetelerden büyük bir keyifle okuyorum. Cumhur İttifakı’nın anlayışı zaten otoriter yönetim, bir kişi benim diyor, herkes ona tamam diyor, kimsenin itiraz etmeye hakkı yok. Biz ise demokrasiyi savunuyorsak Cumhurbaşkanı adayını belirlerken bir araya gelip konuşmamız lazım. Eğer biz bir araya gelip oturup konuşmazsak bu olmaz. Bir araya gelip oturup konuşacağız, seçimden sonra ne yapacağımızı da konuşmamız lazım. Biz seçimi kazanıp, ülke yönetiminde söz sahibi olduğumuzda atacağımız her adımı bugünden planlamamız lazım.”
Bunu ne zaman yapacaksınız?
“Yapıyoruz. Atacağımız her adımı çalışıyoruz. Her şey hafızamızda duruyor, çalışıyoruz. Çünkü şöyle; kazandınız, geldiniz, ne yapacağız? Hadi oturup konuşalım. Ülkenin onu beklemeye tahammülü yok. Bugünden hazırlığımızı yapmak zorundayız. Evet geldik, bunları yapacağız dememiz lazım.”
“Benim şahsi kanaatim, kazandıktan sonra AK Parti de AK Partili milletvekilleri de bizim getireceğimiz düzenlemelere evet diyeceklerdir. Onlara siyaset yapma yolunu Millet İttifakı açtı. Korkularından ses çıkaramıyorlar. Milletvekilliği listelerinde yer almayabiliriz diye. Ama onlar bu düzenden müthiş rahatsızlar. Dolayısıyla parlamento zemininde iktidar-muhalefet ne ise bütün partilerin rahatlıkla siyaset yapabilecekleri bir zemini inşa etmek istiyoruz. Yoksa biz gelelim öbür tarafı tamamen susturalım... O zaman nerede bunun demokrasi anlayışı?”
Bu süreçte endişeleriniz, kaygılarınız var mı?
“Gerilim konusunda endişem şu: Erdoğan gerilimi doruk noktasına çıkarıp, seçime gitmek ister ve geniş kitlelerin var olan yönetim etrafında konuşlanmasını sağlamak için. Biz ise eğer mantıklı davranırsak bu gerilimden olabildiğince uzak durmamız lazım. Ben bütün milletvekili arkadaşlarıma, il başkanlarına söylüyorum. Sakın ola ki işte birisi bir laf edecek, hemen sokaklara çıkıp... Yok, sakin olacağız. Nasıl olsa değişecek bu düzen, böyle gitmeyecek. Gerilimden kaçınacağız. Benim gördüğüm kadarıyla ittifakı oluşturan diğer partiler de gerilim istemiyorlar. Bunu kendi aramızda da ifade ediyoruz. Gerilimden kaçınmak lazım. Karşı taraf gerilimi tırmandıracaktır. Çok daha sert bir ortamda siyaset yapmayı nasıl sağlayabiliriz, onun arayışına girecektir ama ben şundan eminim eğer iş belli grupların ellerine silah alıp, belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz. Bütün tahriklere rağmen bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz.”
Kemal Bey buradan kastınız ne?
Siyasi gerilim. (Burada ‘Siyasi cinayetler’ diyor)
Böyle kaygılarınız var mı?
“Böyle kaygılarım var.”
Bu kaygıyı hissediyorsunuz, yoksa bunun temeli mi var, bildiğiniz şeyler de var mı?
“Erdoğan’ın bizzat kendi ifadeleridir. ‘Dur bakalım daha başınıza neler gelecek’ dedi. Bunu sıradan bir insan söylemiyor. Yani ben söylesem diyecekler muhalefet söyledi. Bir başka siyasi parti söylese, deriz ki o siyasi parti. Bir sivil toplum örgütü onu da der ama ülkeyi yöneten ve devletin bütün güçleri elinde olan bir insan bunu söylüyorsa, çok tehlikeli bir cümle. Yani ben önümüzdeki süreçte durun bakalım, daha ben başınıza neler getireceğim, daha siz işin, yolun başındasınız diyor. Açıkça tehdit ediyor.’’
(7 Haziran-1 Kasım arası hatırlatıldı) Benzer kaygılarınız var o zaman?
“Kaygılarım var evet. Yani Erdoğan iktidardan gitmemek için her yolu deneyecektir. İşin Türkçesi bu. Gitmemek için her yolu deneyecektir. Çünkü iktidardan gitmenin kendisi için maliyetinin ne kadar ağır olduğunu görüyor.”